Barolara yönelik son düzenlemeyle ilgili TBMM'de görüşmeler devam ederken, "İzmir'de de yeni barolar kurulacak mı?" sorusu gündeme taşındı. Konuyla ilgili gelişmeleri yakından takip ettiklerini ve süreci sonuna kadar izleyeceklerini vurgulayan İzmir Barosu Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu Yürütme Kurulu Üyesi Ulvi Puğ, İzmir'de yeni bir baro kurulmasının rakamsal olarak imkansız olduğunu belirtti ve "Bugüne kadar resmi bir girişim olmadı, yasa geçmeden bu yönde bir başvuru da mümkün değildir" dedi.

2 BİN İMZA YORUMU

İzmir'de olası bir yeni baro kurulmasına yönelik girişimlerin başarıya ulaşamayacağına ve havada kalacağına dikkat çeken İzmir Barosu Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu Yürütme Kurulu Üyesi Ulvi Puğ, Ege Telgraf'a yaptığı değerlendirmede, söz konusu çabanın sayısal olarak mümkün olmadığını söyledi ve şunları kaydetti: "Ortada somut bir şey yok ancak bu yönde bazı girişimler olduğu duyumunu aldık. Ancak bunu doğrulayacak elle tutulacak bir kanıt ise yok. Ne resmi bir başvuru, ne de bir tescil işlemi gibi işlem olmadı. Zaten İzmir'de böyle bir şey olacağını da sanmıyorum. Belki bir teşebbüs olabilir, bu yönde görevlendirilmiş isimler çalışma yapıyor olabilir. Ancak İzmir'de iki bin imza toplamaları bence mümkün değil. İzmir ölçeğinde böyle bir şeyin ihtimali yok. Diğer yandan, barolarla ilgili kanun henüz Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden geçmedi. Yasa geçmeden bu yönde bir başvuru da yapılamaz. İzmir'de kendilerine belli bir yönden ikbal yaratmak için kimse iki bin imzaya ulaşamaz. En azından ümidimiz bu doğrultuda. İzmir'de borunun bölüneceği kadar imza toplanamaz, çünkü İzmir özel bir şehir. Avukat sayısına baktığımızda 10 bin civarında avukat var. İstanbul'da 40 bine yakın avukat var, bu olabilir. Yapılan seçimlere baktığınızda, işin aritmetiğini düşündüğünüzde, barodaki oylamalarda hükümete yakın görüşteki grubun aldığı oylar zaten 600 civarında. Bugüne kadar tablo böyleydi. Şu anda bu mümkün değil. İzmir için bir sıkıntı şimdilik olmayacaktır. Ama olay sadece İzmir'den ya da kentlerden ibaret değil. Barolar Birliği'nin genel seçiminde üç büyük ilin etkinliği düşer. Avukat sayısına göre adil bir oy kullanılırken, üç büyük il birliğin kaderini belirliyorken, mesela İzmir'de delege sayısı 30'dan 5'e düşecek. 100 oyu olan ufak bir ilin barosu ile İzmir aynı oranda mı temsil edilecek? O zaman milletvekilliği seçimlerinde neden bu uygulanmıyor? Madem demokrasi buysa, adil olan buysa her ilden aynı sayıda milletvekili belirlensin. İktidarın en çok oyu aldığı İstanbul'da da bunu uygulasınlar. Bu düzenleme ne demokrasi ile, ne hukuk sistemi ile, ne de devletin ve milletin güvenliğiyle bağdaşmamaktadır. Ciddi bir bölünme tehlike söz konusu. Mustafa Kemal Atatürk'ün saraydan alıp millete verdiği egemenliği son referandum ile saraya geri verdik. Ne yazık ki bu düzenleme hayata geçer ise, adaleti de saraya teslim edeceğiz. Bu durum adalet açısından çok büyük tehlikedir. Hukuk sadece düzeni sağlar. Diktatörlükle yönetilen ülkelerde de hukuk vardır. İnsanlar idam sehpasına giderken tek sıraya girerler. Ama huzuru sağlayan adalettir."

‘PARÇALANMAYA GÖTÜRÜR’

Avukat Ulvi Puğ, sözlerinin devamında barolar için hazırlanan son düzenlemenin telafisi güç zararlar doğabileceğini de hatırlatarak, "Türkiye açısından bu düzenleme çok ciddi bir tehlikedir. Polisleri de sağcı solcu diye zamanında ayırmışlardır. Barolar, avukatlar bugün sığınılacak son limanlardır. Eğer onları da ayırırsanız iktidara yakın, terör örgütüne yakın, belli etnik kökene yakın diye gruplandırmaya çalışırsanız, bu Türkiye'yi parçalanmaya götürür. Türkiye'de siyasetin gittiği genel yön de budur. Bakın başkanlık sistemine, bu kural olarak federe devletlerde uygulanır. Ama bizim gibi üniter yapıya sahip bir ülkeye bunu getirirseniz, uzun vadede ülke önce federasyona, sonra parçalanmaya gider. Böyle bir tehlikeyi doğurur. Zaten toplum ortadan ikiye ayrılmış birinin beyaz dediğine diğeri siyah der hale gelmiş. Söylenen şey doğru bile olsa acaba diyerek yaklaşıyoruz, şüpheleniyoruz. Muhalefet olarak biz bir şey dediğimizde ya terörist oluyoruz, ya vatan haini oluyoruz. Keçecizade Mustafa Efendi dünya kötülüklerden yok olmaz, alimlerin kötülüğü dünyayı yok eder demiş. Koskoca profesörler, rektörler olmayacak savunmalar yaparak bugün iktidarı destekliyorlar. Bu tür şeyler pardon denilerek geçilecek şeyler değil. 2010 yılındaki referandumda da biz uyarılarımızı yaptık. Zamanında o düzenlemenin ne kadar yararlı olduğunu anlatanlar şimdi baroları bölünmesinin ne kadar doğru olduğunu anlatıyorlar. Sonra buna da pardon diyecekleri günler gelir ama bu ülkeye çok büyük zararlar verir ve geri dönmek için de çok geç olur" dedi. Erman Şentürk / Özel Haber