Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaş sebze ve meyvede yaşanan pahalılığın mevsimsel etkilerden ve ihracattan kaynaklandığı söyledi. Ancak ziraatçiler ve üreticiler Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi düşünmüyor. Yazın tarlada iklim şartları nedeniyle ürünlerin bollaşacağını, buna rağmen girdi maliyetlerinin ucuz gıdanın önüne geçeceğini öne süren ziraatçiler, “Ürünün ucuz olması mümkün değil. Girdi maliyetleri bu durumu imkansızlaştırıyor” değerlendirmesinde bulundu.  ‘UCUZLAMASI İMKANSIZ’ Gıda fiyatında düşüş beklentilerinin olmadığını, düşse bile alım gücünün ciddi sorunlar yarattığını belirten İzmir Ziraat Odası Başkanı Hakan Çakıcı, “Fiyatların düşmesini bekliyoruz. Her yaz hem de. Fakat bu yaz farklı. Bu yaz aynı olmayacak. Mazot fiyatı ve girdi maliyetlerinin artması en önemli sorunumuz. Ayrıca yaz ürünleri su isteyen ürünler. Burada sulama faktörü devreye girecek, elektrik parasıyla alakalı bir problem. Elektriğinin kesildiğini söyleyen çiftçilerimiz var” dedi. Su isteyen bitkilerin ekiminin azaldığına yönelik soruyu değerlendiren Çakıcı, “Bu maliyetlerle mümkün değil. Ürünlerin ucuzlamasını beklemiyoruz. Nakliye masrafı hepsinin üzerine biniyor. Tarladan kaça alırsanız alın, nakliye hepsinin üzerine yükleniyor. Piyasada fiyat düşüşü beklemiyoruz. Sera ürününe göre bir miktar fiyatların ucuzlamasını bekleyebiliriz. Geçen sene gördüğümüz rakamları artık göremeyeceğiz. Karnabahar ve kabak rekora koştu. Vatandaşın alım gücü düşük olduğu için gıdaya ulaşmak yine zor olacak. Burada gıdanın düşmesi kadar alım gücünün düşmesi de karşımıza çıkıyor. Ucuzlama beklentimiz yok” açıklamalarında bulundu. arif-metin-karagol ‘FİYAT SABİTLENİRSE...’ Fiyat sabitlemenin çiftçiyi öldüreceğini iddia eden Menemen Ziraat Odası Başkanı Arif Metin Karagöl de “Yaz gelince ülkemizin iklimi tarlaya müsait olduğu için domates geniş alanlarda yetiştiriliyor. İster istemez ucuzluk gelecek deniyor ama maliyet düşmediği için mümkün durmuyor. Bazı ürünlerin fiyatının sabitleneceği söylendi. Girdi sabitlenmediği takdirde ürünün fiyatının sabitlenmesi bizi öldürmek demek. Çiftçinin üretim maliyeti sabitlenmiş olsa zaten ürün fiyatı artmaz. Yeniden Amerika'nın keşfedilmesi değil, yaz gelince ürünün artacağının bilinmesi.Yine de pazarlar pahalı olacak. Su isteyen ürünler ekilemeyecek. Kayseri’de soğuk vurdu deniyor, eksik olacak. Domates eken çiftçi 150 bin lira masrafını çıkarabilecek mi? Biz bunu düşünüyoruz. Domatesi 15 lira altında satarsa, kaldı ki çiftçi 10 liranın üzerine satmamıştır şu zamana dek, ancak kurtarabilir. Nakliye ücretini de anlayabiliyoruz. Bu anlamda işçinin ücreti tabii ki yükselmeliydi, o da fiyatlara yansıyacak. Bu noktada fiyaların yazın ucuzlaması mümkün değil” dedi. erdogan-cakmakli ‘REFORM ŞART’ Üretim süreçlerinde en önemli başlığın sürdürülebilir ve uzun vadeli çözümler olduğunu söyleyen tarım avukatı Erdoğan Çakmaklı, “Önce üretimden başlamak lazım. Üretim nedir, ne değildir başlığını incelemeliyiz. Diğer yandan üretimde görev alan kişi sayısı nedir? Çiftçi sayısı çok azaldı. Sektöre hareket gerekiyor. Hayvancılık sektöründe klasik, bir de normal hayvancılık var. İki ineğini bile satmak zorunda kalıyor insanlar. Elinde kalan hayvanları satıyor. Benzin ve motorinin geldiği nokta tarif edilemez. Kısa süre önce çiftçinin bu konularda büyük sorunu yoktu. En büyük sorunlardan biri de çiftçiyi ayakta tutabilmek. Girdi maliyetlerini azaltmak, rahatlıkla üretim yapabilmek için devlet yardımı gerekiyor. Ayrıca devletin maddi yardımı yanında ziraat mühendislerini görevlendirmek zorundayız. Köy ve üretim seferberliği gerçekleştirilmeli. Anket yapmak ve acil yardımda bulunmak çiftçiyi kurtaracaktır. Kredi sağlamak da önemli bir etken. Traktörü varsa kesinlikle elinden alınmamalı, oysa köylünün bir traktörü dahi haczedilip götürülüyor. Türkiye’de çiftçiler için reform gerekiyor” diye konuştu. RANA BEYZA ÖZTÜRK/ ÖZEL HABER