Pekin’in “Barış Planı” ve AB-Çin ilişkileri

Bir yıl önce, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Brüksel ile Pekin arasındaki ilişkileri "sağır ve dilsizlerin diyaloğu" olarak nitelendirmişti. Özellikle, Pekin'...

Abone Ol

AVRUPA TEDİRGİN

Anlaşılan Moskova’nın da olurunu alan Çin’in Ukrayna meselesine yönelik “Barış Planı” Avrupa’yı tedirgin etmekte. Hatırlarsak, 21 Mart 2023 günü Moskova’da bir araya gelen Rus ve Çinli liderler (Putin ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping) Pekin’in Ukrayna’daki durumun çözümüyle ilgili önerdiği “Barış Planı” üzerine görüşmüşlerdi. Putin, Plana sıcak baktığını ve çözüme yönelik müzakereler hazır olduklarını bildirmişti. Her ne kadar NATO tarafından Çin’in güvenilmez olduğu ifade edilse de küresel ekonomide, güvenlikte ve kalkınmada önemli roller üstlenmeye hazır istikrarlı bir devlet olarak Çin’in etkisi artmakta. Nasıl ki 1990lı yıllarda Çin’in ekonomik gelişmesinde AB’ye ihtiyaç duyulmaktaysa bugün de AB’nin ekonomik bir ortak ve küresel güvenliğin garantörü olabileceğini düşündüğü Çin’e ihtiyacı olduğunu açıktır. Brüksel’in Ukrayna sorunuyla ilgili olarak en önemli kaygılarından biri de giderek güçlenen Moskova-Pekin ilişkileri çerçevesinde Çin’in Rusya’ya askeri malzeme desteği vermesi olduğu söylenebilir. Pekin için Rusya-Ukrayna Çatışmasının çözümü her şeyden önce Avrasya’nın istikrarlı bir güvenlikli alan haline gelmesidir. 20 Mart’taki Moskova görüşmesinin ardından toplanan Avrupa Konseyinde Çin ile olan işbirliğine vurgu yapıldığı da dikkate alındığında Çin ile diyalog yoluyla Moskova’ya Pekin aracılığıyla baskı yapmak ve Ukrayna meselesini çözüme kavuşturmak, Avrupalı liderlerin Pekin ziyaretlerinin arka planını olarak düşünülebilir. Nitekim Ursula von der Leyen, AB ile Çin arasındaki ekonomik ilişkilerinde karşılıklı bağımlılık noktasından sapmanın zor olduğu; ancak buna rağmen risklerin azaltılabileceğini belirtmiştir. Sonuç olarak Avrupalı liderlerin, Moskova-Washington ilişkilerinden uzak olarak Pekin-Brüksel ilişkilerini güçlendirme çabasına girdiklerini söyleyebiliriz. Türkiye’nin ulusal çıkarları açısından değerlendirecek olursak; böyle bir gelişme ve beraberinde Ukrayna sorununa kalıcı ve yapıcı bir çözümün bulunması kuşkusuz Avrasya Kıtası’nın güvenliğiyle birlikte ülkemizin de yararına olacağını ifade edebiliriz.