Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), Türkiye’de özellikle İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde görülme sıklığı artan, keneler aracılığıyla bulaşan ciddi bir enfeksiyon hastalığı olarak sağlık otoritelerinin dikkatini çekiyor. Fırat Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Sağmak Tartar, hastalıkla ilgili farkındalığın artırılması ve erken teşhisin hayati önem taşıdığına vurgu yaptı.
KKKA, Nairovirüs ailesinden bir virüsün neden olduğu ve çoğunlukla enfekte keneler aracılığıyla insanlara bulaşan bir hastalık. Virüsün yayılmasında enfekte hayvanların kan ve vücut sıvıları ile doğrudan temas da önemli bir rol oynuyor. Nadir durumlarda ise hasta kişilerin kanıyla temas sonucu bulaşma gerçekleşebiliyor. Bu bulaşma yolları, özellikle kırsal alanlarda yaşayan veya doğa ile iç içe olan bireyler için büyük risk oluşturuyor.
Hastalığın Belirtileri ve Seyri
KKKA’nın ilk evresinde ateş, baş ağrısı, kas ağrıları, bulantı, kusma, iştahsızlık ve genel halsizlik gibi belirtiler ortaya çıkıyor. Hastalık ilerledikçe vücutta kanama eğilimi belirginleşiyor. Deri altında morluklar, burun kanamaları ve iç organlarda kanamalar gibi hayati tehlike yaratabilecek durumlar görülebiliyor. Bu süreç bazen ölümle sonuçlanabildiği için erken müdahale kritik önem taşıyor.
Korunmada Temel Önlemler ve Kişisel Tedbirler
Prof. Dr. Ayşe Sağmak Tartar, KKKA’dan korunmanın en etkili yolunun kene ile teması engellemek olduğunu belirtti. Özellikle kırsal alanlarda uzun kollu ve açık renkli giysi tercih edilmesi öneriliyor. Pantolon paçalarının çorap içine sokulması ve doğadan dönüldükten sonra vücudun, özellikle kıvrım bölgelerinin dikkatlice kene açısından kontrol edilmesi büyük önem taşıyor. Kene bulunduğunda, açık elle dokunulmamalı, doğru yöntemlerle çıkarılması sağlanmalıdır.
Sağlık Çalışanlarının Korunması ve Tedavi Süreci
KKKA hastalarıyla temas eden sağlık çalışanlarının da kişisel koruyucu ekipmanları eksiksiz kullanması gerekiyor. Eldiven, maske ve gözlük gibi koruyucuların doğru şekilde takılması, hem sağlık personelinin hem de diğer hastaların güvenliği açısından zorunlu kabul ediliyor. Hastalığın erken teşhisi ve uygun tedavi yöntemleri sayesinde ölüm riski azaltılabiliyor.