‘PSİKOSOSYAL DESTEK’
Ulakçı, çocukların travma sonrası kendilerini sözlü olarak ifade etmelerinin zor olduğunu belirtti, konuyla ilgili şunları aktardı: “Biz bu süreçte çocuğun duygularının daha çok sanat yoluyla ortaya çıkmasını sağlıyoruz. Çocuklar bizler gibi, ‘Bunları yaşadım, böyle hissettim’ diyerek kendilerini ifade edemiyor. Psikososyal destek uygulamalarındaki etkinlikler ile çocuğun duygu durumunu dışa vurmasını sağlamaya çalışıyoruz. Böyle bir travmayı tamamen silemeyiz fakat az hasarla atlatılmasını sağlamalıyız. Yoksa çocuk bu durumu atlatamaz. Bunu sağlamanın en iyi yolu da çocuklarla oyun oynamak.” Deprem bölgesindeki çocukların psikolojik destek ihtiyacının olduğuna da dikkati çeken Ulakçı, “Afetin başladığı, arama kurtarma çalışmalarının devam ettiği ve en sonunda da enkazların kaldırılmasına kadar geçen sürece psikolojik ilk yardım kısmı diyoruz. Daha sonrasında da psikososyal yardım dönemi başlıyor. Bizler bu noktada depremzede çocuklarla iç içeydik. Çok korkmuş ve konuşamayan çocuklar mevcuttu. Onlarla birebir görüşmeler ayarladık. Resim yoluyla, hayal dünyalarına indik. Neler çizdiler, neler anlatmak istediler bunların üzerinden ilerledik. Çizdikleri resimlerde hep yıkık evler gözlemledik. Yaşadıkları travmanın boyutunu da bu şekilde anlayabiliyoruz. Çocukların yaşı büyükse o zaman psikolojik danışmalık yapıyoruz. Deprem bölgesinde hem grup etkinlikleri hem de bireysel etkinlikler gerçekleştirdik. Başta gruba katılmak istemeyen korkmuş çocuklar varken, bir haftanın sonunda çok daha iyi durumda olduklarını gözlemledik” diye konuştu.‘OKULLAŞMAK’
Bu süreçte çocukların okullaşma ile büyük bir yol kat edebileceklerini vurgulayan Ulakçı, “Deprem bölgesinde acilen yapılması gereken şey: okullaşmak. Bu depremin farklı bir dinamiği vardı. Yas süreci ortalama bir buçuk ay gibiydi. Bu süre daha da uzun olabilir ama ortalama bir aydır. Bu yas sürecinde, olayları inkar etmek ve reddetmek yanlıştır. İnsanlar bu süreci yaşayacaklar. Korkup üzülecek hatta kaygılanacaklar, endişelenecekler. Fakat bunları sürdürmeleri durumunda devreye girmemiz gerekiyor. ‘Hayat devam ediyor’ gibi cümleler kurmadan biraz o durumu yaşamalarına izin verip daha sonra normalize etmek gerekiyor. Bu noktada da çocuğun normali okula gitmektir bu da normal bir rutindir. Bunu alırsanız elinden çocuk bir döngüde devam ediyor. Bu sebeple de travmayı da belki daha geç atlatacak ya da uzun yollar sürecek. Okullaşma bu anlamda ödemlidir. Bu durum hayatın her alan ı için önemli. Depremzede bir yetişkinin işi varsa o da işine devam etmelidir. Normalleşme yavaş yavaş yaşanmalı” açıklamalarında bulundu. Malatya’da geçirdiği süre zarfında tecrübelerinden de yararlandığını aktaran Ali Ulakçı, “Japonya’da gördüğüm bir uygulamada çocuklara yemek dağıtım işi verdiklerini gördüm. Bu uygulamayı ben de Malatya’da yaptım. Deprem geçirmiş çocuklar, fakat hayatlarının devam ettiği mesajını da vermek adına çocukları da bu sürece dahil ettim. Yas, paylaşarak azalıyor. Bu sebeple normal hayatın adımları atılmalı ve okullaşma gerçekleştirilmeli” diye konuştu.
Editör: TE Bilisim