Hazır bu sezon isim de verilmedi, tam zamanı. Maskeni tak, dosdoğru düzgün tak, çene altı değil, burun ve ağız da açıkta kalmayacak. Sosyal mesafeni koru, elini ağzını burnunu yıka, tutma hiç bir yeri...

Hazır bu sezon isim de verilmedi, tam zamanı. Maskeni tak, dosdoğru düzgün tak, çene altı değil, burun ve ağız da açıkta kalmayacak. Sosyal mesafeni koru, elini ağzını burnunu yıka, tutma hiç bir yeri, tutunma, değme, kalabalık yerlere gitme, dizini kır da otur. Gün, dönem böyle. Diye diye yaza yaza 6 ay geçti. Duyulur duyulmaz anında yasak gelmeliydi, kalabalık olan her yer dağıtılmalıydı, olmadı. Sonra para için, verilen vaatler için adında süper kelimesi olan ligi başlattılar sadece. Ya hepsini yasaklayacaksın ya da hepsini oynatacaksın. Salon sporları bitti, tüm amatör branşlar durdu. Spor durdu yani. Sporda süreklilik esastır. Geldik yeni yıla, sezona amatör futbol başlasın mı başlamasın mı, şimdi bu gündemde, başlatın ne çıkar artık bu saatten sonra. Ama amatör sporculara, futbolculara da PCR testi bakılmalı ağızdan ve de burundan, belediyeler de destek olmalı. Tıpkı profesyonellerden istendiği gibi. O kadar çok kişinin ekmek kapısıdır amatör kümeler. Çevre esnafı başta olmak üzere herkesi etkiler. Yeni öneriler de getirdik. Taç atışı elle atılmasın, oyun çift elle başlamasın dedik. Daha doğrusu kalecilerde zaten eldiven var kimse eliyle topa dokunmasın, yere koymasın, yer değiştirme yapmasın. Gerek de yok, ayak yeter. Futbol ayakla oynanan bir oyunsa, ayak var zaten. Seremoni de kaldırılsın mesela. Hani ip gibi diziliyorlar seyircisi, protokolü de olmayan maçlarda kapalı tribünün önünde ya ne gerek var. Kale seçimi, atak yapılacak kale seçimi yani yazı-tura denilen şey, iki kaptanla uzaktan da yapılabilir. 1.5 metre yeter. İstiklal Marşımız da maç başlamadan önce herkes sahaya yayıldıktan sonra yapılsın, ne fark eder olmaz mı ? Tokalaşma bitti, garip garip hareketler de yapılmaz bu arada. Yumruk teması, dirsek teması, nedir bu illa dokunmanız mı gerek. Ya o kısımlarda korona virüsü varsa, ağıza burnuna sürdün mü bir içeri girdi mi, içeri tamamdır. Hakemlere de PCR testi yapılıyor, açıklıyor dernek. Sayıdan ibaret sanki hakem adı verilen kişiler, onlar da insan oysa. 2 hakem 1 yardımcı hakem diye açıkladılar, bir hafta sonra da 4 hakem 2 yardımcı hakeme geldi olay. Maçları geri alındı, başkaları atandı. Adlarını neden vermezler anlaşılır gibi değil. 3 hakem, 6 hakem yazın geçin, o zaman. Yardımcı hakem diye ayrım yapmanın da ayrımı yok ki. Siz hiç 3 stoper, 5 libero 2 de santrfor COVİD-19'a yakalandı diye bir şey duydunuz mu. Bunu yapan da hakemlerin savunucusu, hakem derneği. Hakem böyle savunulmaz ki. Ne günlere kaldık ya Rabbi. Olay takım düzeyine de inmeye başladı. TFF takımlarından PCR testi yapılmasını istiyor, 24 saat veya 48 saat kala maça. Bir maç bu yüzden oynanmadı. Test yaptırmışlar ama yanlış test. Kulüp müdürü, başkan ve yöneticilerin bilmesi gerek. PCR yerine elisa, antikor testi yapılmış. Sonuçlar bildiğim kadarıyla hemen TFF'ye bildiriliyor. Ekrandan görmemişler mi ki. Diğer takım sahada ama hakem kabul etmiyor, maç da oynanmıyor. Yanlış test yaptıran takımın hükmen yenik sayılması yönünde yorumlar yapılıyor, eski hakem şimdiki spor yorumcuları tarafından, katılmıyorum. Masa başında oturan kontrol eden arkadaşın kulübü arayıp uyarması gerekirdi. Maç oynanmalı, diğer takımın masrafı için para cezası verilebilir o kadar. Hükmen yenik sayılamaz, bilemediğim eksik bilgi ve yanlış ifade yok ise. Başka bir öneri daha getirmek istiyorum. Hakemlerden koronaya yakalananlar var ya. Maçtan almakla önlem olmaz ki. Maç öncesi yapılan testler yakalayamayabilir. Kesin sonuç, %100 doğru sonuç olamaz. Zaten yaşamda % 0 veya % 100 doğru, hatalı, hatasız, kesin, asla, diye bir ifade yoktur. Yaşamın kendisi değişkendir, virüs niye net olsun. Hakemler birilerinden kapmış olabilir. Kimden kapar statta, görevlilerden, yöneticilerden, personelden, kulüplerden ve de futbolculardan. Ya da yaptıkları gibi belki de onları da hasta etmiş olabilirler. Hakemleri karantinaya almak ile iş bitmez ki. Bulaştıranlar ya da yakalananlar ne olacak ? Asıl konu bu olmalı. Bu salgın, pandemi konusunda çok yazdım. Temel konu, birinci madde insan hayatı ve candır, can. Gerisi de teferruattır. Herkes oynuyor, halay çekiyor, düğünler tam gaz devam. Yasak bir tek seyirciye ve de amatör futbolculara kaldı. Onlara yasak, karar alınacak. Ya herru ya merru diyecekler. Üsttekiler, diğer amatör branşlar başlıyorsa, devam ediyorsa, amatör, yerel ligler niye yok. Her yer de kalabalık var iken tribünde niye seyirci yok. Anlayabilmiş değilim. Değişken günlerde yaşıyoruz Allah sonumuzu hayreyleye, belki de bugünler iyi günlerimiz. Bana bi'şey olmaz dememeliyiz, olur, oluyor, olacaktır da. Başkasını düşünmüyorsan, kendini düşün tak maskeni. Telefonunla konuşurken, maskeni indirme mesela. Duyma organı kulaktır, ağzın değil. Karşındaki duyar merak etme.'Depremle yaşamaya alışmalıyız' sözü günümüze uyarlandı. 'Korona yüzünden ölmemeye alışmalıyız', oldu. 'Her nefs ölümü tadacaktır' sözü de versiyon değiştirdi. 'Her nefs koronayı yaşayacaktır' oldu, bitti. Lütfen, rica ediyorum, Allah rızası için kendinizi de koruyun, çevrenizi de. Geç kalmadan. Yine de her şeye rağmen, yaşam güzel, yaşatmak güzel. Nasıl olsa salgını yaşayacağız diye de salmak olmaz. Önce atını ipiyle, kazığa bağlayacaksın sonrası Allah kerim. Akıl fikir verilmiş, insanız, hepimiz. Bir arkadaşım öneri getirdi, Süper Lig'e bir isim, sezon adı verilmedi yeni sezonda. 'Sağlık çalışanları sezonu' olsun dedi, çok da güzel olur. Zira her şeyin başı sağlık. Sağlık çalışanlarımız, doktorlarımız bizler için yaşamını yitiriyor, biz ölümle dalga geçiyoruz. Unutmayın, sağlık yoksa, para da maç da kupa da bir halta yaramaz ki, kurtarmaz, tek bir canı bile...