Aşılara karşı yapılan olumsuz propagandanın en çok da sağlıkçıları etkileyeceğini açıklayan ve herkesi aşı vurulması konusunda uyaran Türk Sağlık Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Barış Koçak, "Birisi aşı olmak istemiyor diye bunun faturasını neden sağlıkçılar, esnaf ya da toplumun geri kalanı ödesin?" diye sordu. Koçak ayrıca, 1 Temmuz'da başlayacak normalleşme süreci itibarı ile aşı yaptırmayanlara yönelik uygulanması muhtemel tedbirleri desteklediklerini söyledi. Son günlerde artan aşı karşıtlığına dair önemli açıklamalarda bulunan Türk Sağlık Sen İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Barış Koçak, şunları ifade etti: "İnsanların aşı yaptırmamak istemesini anlayabiliyoruz. Kendine göre nedenleri olabilir. Ancak aşı karşıtı propaganda yapmak bambaşka bir şeydir. Doğruluk kaynağını bilmedikleri bir bilgi üzerinden topluma propaganda yapmak, başkalarının aklını bulandırmak başka bir olaydır. Ola ki birisi korona virüs kapsa, bir ölüm vakası yaşansa bunun hesabını hangisi verir? Yıllardır ülkemizde aşı çalışması yapılıyor. Cumhuriyet tarihinin başından bu yana birçok aşı üretildi. Difteri, boğmaca, tetanos, kızamık, verem gibi bir sürü aşı olduk. Hiç bunların kökenini, menşeini, dünyada ne kadardır uygulandığını sorguladık mı? Hayır. Aşı için geldiler, aşı olduk ve bitti. Bunun herhangi bir karşı propagandası yapıldı mı? Siyaset desek değil, çünkü tim siyasi camia aşı olun diye teşvikte bulunuyor. Fakat neye hizmet ettiği belli olmayan bir grup da aşılara kara çalmak üzerine bir iftira kampanyası başlatmış. Aşı tek çeşit değil ki. Onca aşı var. MRNA tipi aşıyı kötülüyorlar, peki Sinovac dediğimiz pasif aşıyı neden kötülüyorsunuz? O klasik yöntemle üretilen, yan etkileri daha az olan bir aşı. Aşı karşıtlığı yapanların ellerinde aslında hiçbir dayanak yok. Mantıklı bir açıklama, bilimsel bir veri yok. Bu hastalıkla mücadelede aşıdan başka hiçbir çare yok. Bunu herkesin çok iyi anlaması lazım." Sağlıkçılar olarak aşı karşıtlarının getirdiği zararın faturasını ödemek istemediklerini belirten Koçak, şunları ekledi: "Türkiye'de günde 1,5 milyon aşı yapılıyor. Bir hemşire günde ortalama 200 tane aşı yapıyor ve onca insanla karşı karşıya. 1 Haziran'dan itibaren bir seferberlik başlatıldı. Şu anda birinci doz aşı yapılan vatandaşlarımızın sayısı 50 milyona dayandı. 6 hafta sonra da ikinci aşılar yapılıyor. Pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının ne kadar yıprandığını, yorulduğunu, hasta olduğunu, vefat ettiğini hepimiz biliyoruz. Bu aşı hem biz sağlık çalışanları için hem de toplum için kritik öneme sahip. Biz kendi sağlımızı geçtik, ülkenin refahı, ekonominin ve hayatlarımızın normale dönebilmesi için aşı artık mutlaka şart. Bizi aşı koruyor. Aşı olmayan bir kişi virüs kaparsa yoğun bakıma yatacak ve ölüm riski de var. Ancak aşı vurulan bir kimse bu hastalığı ayakta ya da evinde geçirebiliyor. Bilimsel verilere göre aşı ölüm oranını yüzde yüz engelliyor. Bunu unutmamak lazım. En az hasarla atlatabilmek için, vatandaşın yararına olan bu aşıyı mutlak olmak zorundayız. 1,5 senedir sağlıkçılar olarak zaten gecemiz gündüzümüz kalmadı. Aşılama bitsin diye sağlıkçılar aralıksız hizmet veriyor. Şimdi 15 Temmuz'da yeni bir yoğunluk başlayacak ve ikinci dozlar uygulanacak. Muhtemelen Eylül ayının sonunda da öncelikle risk grupları üçüncü doz aşılarını vurulacak. Bu kaosun içerisinden çıkabilmek için, hastalığı ve etkilerini silebilmek için herkese aşı olması çağrısında bulunuyoruz. Yoksa önümüze bakamayız. Geçtiğimiz süreçte Türkiye'de ve dünyanın genelinde normal sağlık vakaları birikmiş durumda. Birçok operasyon, tanı, tedavi, korona virüsten kaynaklı yoğunluk nedeniyle ertelenmiş durumda. İnsanlar hastanelerdeki yoğunluktan ötürü sağlık hizmeti almaya gidemiyor. Bazı hastalıkların tanısı, tedavisi, teşhisi gecikiyor. Kanserden kaynaklı ölümler bu süreçte çok fazla arttı. Aşı deyince olay sadece covid-19 ile bitmiyor. Diğer hastalıklarda ölüm oranları artıyor. Bu yığılma aşı ile aşılacak. Dünyada örnekleri var, hastalıkla mücadele konusunda önemli tedbirler alınmalı. Aşı karşıtlığı daha ciddi bir noktaya gelirse yetkililer gerekenleri yapmalıdır. Aşı olmadan ülkeme giremezsin, toplu taşımaya binemezsin, sokağa çıkamazsın gibi tedbirler koyan ülkeler var. Bunların uygulanması düşünülebilir. İnsanlar bunları bireysel özgürlüklerin kısıtlanması olarak görüyor. Fakat aşı vurulmayan aşı karşıtları hastalık kapıp bunu da bize yaydığı takdirde, bizim özgürlüklerimiz ne olacak? Aşı, hastalığın bulaşma riskini de ortadan kaldırıyor. Bu sefer başka birisinin hayatını tehlikeye atacaksınız. Tamam aşı karşıtısınız, aşı vurulmadınız. Peki hasta olursanız, sizin tedavi masrafınız devlet tarafından, dolayısı ile vatandaşın cebinden karşılanacak. Birisi aşı olmak istemiyor diye biz neden yasaklara katlanalım? Neden biz zarar görelim? Aşı karşıtı olup aşı vurulmayanlar şimdi Temmuz'dan itibaren saatli bomba gibi dışarıda, sokakta, aramızda gezecekler. Ülkemize, ekonomiye, esnafa, sağlıkçıya, işinden olana yazık değil mi? Pandemi ile mücadele devam ediyor. Aşı mutlaka yaptırılmalı." Erman Şentürk/Özel haber