Yeni yıl ile birlikte denizcilik ve ihracat sektörlerinde yeni zamlar konuşuluyor. Öyle ki deniz taşımacılığı maliyetleri yüzde 50’nin dahi üzerine çıktı. Baltık Kuru Yük Endeksi 1500’lerden 791 puana geriledi. Drewyr Container İndeks’te 1350 dolar olan 40’lık konteyner dünya ortalama fiyatı 1600 doların üzerini gördü. Diğer yandan Shangai Container İndeks’de de büyük bir artış gözlendi. Dünya ana taşıma hatları ortalaması bir haftada yüzde 64 yükselişle 958 dolardan 1022 dolara fırladı. Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) aldığı karar doğrultusunda 1 Ocak 2020 tarihinden itibaren başlayan yüzde 0.5’in üzerinde sülfür oksit emisyonları içeren gemi yakıtlarının kullanılamayacak olma kararından dolayı taşıma maliyetlerinin yüzde 20 artması bekleniyordu. Ancak bu kararın üzerine ortaya çıkan farklı dinamiklerin de binmesiyle oluşması beklenen tablonun da dışında bir durum ortaya çıktı. Söz konusu değişkenlik navlun fiyatlarının beklenenin ötesinde şekil alacağını gösteriyor.

MONOPOL PİYASA ETKİSİ

İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Başkan Yardımcısı Mihri Çelik ortaya çıkan tabloda yakıt fiyatlarının arması karşısında monopol piyasanın dikte ettiği rakamların etkili olduğunu aktardı. Konteyner navlunlarında bir süredir devam eden şirket evlilikleri gibi nedenlerle tekelleşmeye doğru bir gidiş olduğunu söyleyen Çelik, “Büyük oyuncular dünya volümünün yüzde 85’ini kapsıyor. Evet, düşük sülfürlü yakıta geçiş ve gemilerin çok büyük olması sebebiyle bunu çok fazla kullanıyor olması armatörlerin üzerinde bir yakıt maliyet oluşturdu. Tekelleşmiş piyasadaki bu aktörler ortaya çıkan bu ekstra maliyeti gidermek için konteyner fiyatlarını yükseltiyor” dedi.

‘HAM MADDE ARTMAZSA…’

Dökme yükte ise tam tersi bir durum ortaya çıktığını hatırlatan Çelik ticarette beklenen artışın olmamasının bunun nedeni olduğunu belirtti. Armatörün navlunları yükseltme isteği olsa bile bunu gerçekleştiremediğini söyleyen Çelik, “Konteyner ile taşınan malzemeler hammadde değildir, bir ürün haline gelmiştir. Şu anki stoklarla ve ticaret hacmiyle bu navlunlar yüksek gidiyor. Ama yakın gelecekte konteyner volümleri de düşecek çünkü tüm dünyada ham madde artışı yavaşlamış durumda. Dolayısıyla bunların da volümleri düşecek, kalıcı olamaz. Eğer Baltık Dry İndeks yükselmezse, yani ham madde artışı olmazsa konteyner navlunları da yükselemez” ifadelerini kullandı. İngiltere ile AB, Çin ile ABD arasındaki ilişkiler başta olmak üzere daha pek çok konuda belirsizlik hakim olduğunu aktaran Mihri Çelik ABD ile İran arasındaki gerilimin son dönemdeki duruma tuz biber ektiğini belirtti ve dünya ticaretinde beklenen büyümenin bir türlü oluşmadığının altını çizdi.

‘AKIBETİ NE OLACAK?’

Türkiye’nin volüm olarak da ekonomik hacim olarak da kural koyucu olmadığını vurgulayan Çelik, armatörün batma endişesinde olduğunu aktardı. Çelik şöyle konuştu: “Türkiye nehirde akan bir kayık gibi. Her şeyden etkileniyoruz. İran ile ABD arasında gerilim var bugün. Ben iş adamı olsam İran ile çalışmam beklerim, sürecin ne olacağını. Herkes bu şekilde bir şeyi bekliyor. Sonuç olarak hep birlikte duruyoruz. Çünkü ‘Banane’ diyebilme lüksümüz ve gücümüz yok. Her yılbaşında işler duraklar. Ancak bu yılbaşı itibariyle armatörler, birkaç ay daha işlerin bu şekilde ilerlemesi durumunda batacağını düşünüyor. ‘Satacağız gemileri’ diyorlar. Satsalar kim alacak? Hurdacıdan başka alan olmaz, zarar eden gemiyi kim neden alsın? Yakın geleceği çok ışıklı göremiyoruz. Tünelde bir ışık varsa da trenin ışığı bu, ezip geçecekmiş gibi gözüküyor.” Utkucan Akkaş / Özel Haber