Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Eğitim Sen, yaklaşan yeni eğitim öğretim yılı öncesinde eğitimde fırsat eşitliğine vurgu yaparak önemli bir öneriyi de gündeme taşıdı. Eğitim Sen İzmir 4 No’lu Şube Başkanı Şuayip Vayiç, okulların açılacağı 21 Eylül öncesi yaşanan gelişmeleri ve uzaktan eğitim sistemine dair tespitlerini Ege Telgraf ile paylaştı.

‘KASADA PARA YOK!’

Başkan Vayiç “Okulların açılacağı tarih olarak ilan edilen 21 Eylül’e sayılı günler kalmasına rağmen ne yazık ki bugün halen belirsizlik sürmektedir. Biz uzaktan eğitimi tartışıyoruz ama bugün Milli Eğitim Bakanlığı, temizlik malzemesi gibi okullara ait ihtiyaçları liste halinde öğrencilerden istiyor. Biz sendika olarak aynı şeyleri Bakanlık’tan istiyoruz, okullara gönderilmesini talep ediyoruz. Olması gereken şey de bu. Ama gelin görün ki, Milli Eğitim Bakanlığı'nın kasasında para yok. Bu yüzden okullarda kullanılacak çamaşır suyu ve kolonya gibi temizlik ürünlerinden tutun, tuvalet kağıdına kadar birçok ihtiyacı öğrenci velilerinden istiyorlar. Biz öğretmenler olarak geçtiğimiz hafta seminerlere başladığımızda Bakanlık okullara çamaşır suyu ile öğretmenlere birer kutu maske göndermiş. Bizler bunları iyi ki öğretmenlerden istemediler diye şükrettik. Evet, okullara gerekli diğer malzemeler alındı ama okul müdürleri bunları borçlanarak aldı. Durumu olmayan bazı okullar ise hiçbir şey alamadı. Kimi okullar da velilerden bu eksikleri istedi" dedi.

‘YETERSİZ KALIYORUZ’

Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması için ücretsiz internet erişimi verilmesi gerektiği belirten Vayiç şunları söyledi: Bizim taleplerimizden bir tanesi internet erişimi karşılanabilir. Bugün tüm GSM operatörleri bunu karşılayabilir. Türkiye’deki operatörlerden bir tanesi EBA erişimi için ücretsiz kota sağladı. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı bu servisi sağlayabilecek koşulları tüm okullarda sağlayamıyor. Her okulun günlük bir uzaktan eğitim ders kotası var. Ancak tüm okullar teknik olarak bunu başaramadığından ve öğrencilere bu dersler verilemediğinden ötürü farklı uygulamalar yoluyla öğrencilere idareten ulaşmak zorunda kalabiliyor. Öğretmenler ‘EBA üzerinden bağlantı kuramıyoruz, öğrenciler de derslere ulaşamıyoruz’ şikayetleri iletiyor. Hatta bazı öğrenciler bu derslere her gün değil, haftada sadece iki gün erişebiliyor. Görev biz öğretmenlere veriliyor. Milli Eğitim Bakanlığı ‘Öğretmenler bize yük’ oluyor diye açıklama yapıyor ama eğitimde tüm yükü çeken bizleriz. Bugün bu dersleri verebilmek için cep telefonlarımızdan internet açıp bağlantı sağlamak zorunda kalıyoruz. Bizlere tanımlanan yarım saat içerisinde dersleri yapmak zorundayız. Zaten ilk on dakika bağlantı için uğraşıyoruz, kalan yirmi dakikada canlı ders yapıyoruz, ardından sistem otomatik olarak kapanıyor. Özetle, daha bu işin altyapısı tam anlamıyla kurulup işler hale getirilebilmiş değil. Sistem sağlıklı işlemiyor. Bahsettiğimiz bu durum İzmir'in göbeğinde yani kent merkezinde yaşanan bir şeydir. Bugün Beydağ'da, Kiraz'da, Ödemiş'te, Manisa'da, Türkiye'nin kırsal bölgelerinde bunları konuşmak bile mümkün değil. Hadi kırsal bölgeleri ve uzak ilçeleri geçtik, bugün Bornova'dan Naldöken'e gittiğinizde bile internet erişimi olmayan öğrenciler var. Onlar ne olacak? Hani eğitimde fırsat eşitliği? İnterneti olsa bile evinde eğitimde kullanabileceği bilgisayarı, tableti olmayan öğrencilerimiz var. İşte biz bu sebeplerden ötürü yüz yüze eğitimi savunuyoruz.

‘HAZIR DEĞİLİZ’

Teknik koşulların ve altyapının uzaktan eğitim modeline hazır olmadığını belirten Vayiç “Bugün ne yazık ki Türkiye'de 6 milyondan fazla öğrenci uzaktan eğitimden faydalanamıyor. UNICEF tarafından yayınlanan son çocuk hakları raporu da bunu doğrulamaktadır. Öğrencilerimizin yaklaşık üçte biri pandemi sonrasında uygulamaya konan uzaktan eğitimden mahrum durumdadır. Bugün kent merkezlerinde belirgin şekilde olmasa bile taşrada net şekilde görülmektedir.” ifadelerini kullandı. Erman Şentürk / Özel Haber