İzmir’in gastronomi alanında bir marka olmasını amaçladıklarını söyleyen ve bu coğrafyanın kendine has lezzetlerin kayıt altında kalması için İzmir Mutfak Kültürü Derneği'ni kurduklarını belirten Başkan Sibel Önbaş, Ege telgraf Web Tv'de Hakan Serbes ile Geniş Açı programına konuk oldu. Derneğin kuruluş hikayesini anlatan ve İzmir’in mutfağının her ilçede ayrı ayrı lezzetlerle süslendiğini söyleyen Önbaş, “Uzun bir iş hayatının ardından sonra emeklilik fikrinin rahatsız etmesi ve aynı zamanda korona virüste gastronomi ile ilgili halihazırda beş yıl çıkardığım dergi her sektör gibi salgından etkilenince dernek fikri ortaya çıktı” dedi. İzmir’in bu konuda ele alınmasının büyük önem arz ettiğini belirten Önbaş, “İzmir’i ele alabiliriz diye düşündüm 30 ilçede muhteşem lezzetlerle ilgili festivaller var. İnsanlar iyi ki yaptınız böyle bir ihtiyaç vardı dedi. Tepkiler çok olumluydu” açıklamalarında bulundu.

‘MİRAS LİSTESİNE GİREBİLİRİZ’

Daha önce usta, aşçı gibi kavramlar olduğunu ve bu kavramların zaman içerisinde değerini yitirmeye başladığını söyleyen Önbaş, “Eskisi gibi değil. Artık şeflerimiz var. Masterchef izliyoruz ama hep başka mutfaklara merak salıyor. Kendi mutfağımızı neden iteliyoruz. Sadece İzmir’i bile almak yeterli. Kültür mutfağı olmak, göç mutfağı olmak çok önemli. Bu bizim ülkemizde var. Liman şehri olmanın getirdiği bir zenginlik aslında. Zamanında gelen göçmenlerin şehre mutfak ve pek çok alanda katkıları oluyor. Mutfak alanında değer taşıyan bir birikim söz konusu. Önemli bir misyon edindik derneğimiz olarak. Gaziantep, Afyon girmiş Dünya Kültür Mirası Mutfaklarına; artık İzmir de girmeli. Köfteden, en basit yiyecek menemene kadar çeşit çeşit alan var İzmir’de. 30 ilçede coğrafi işaretli yerlere bakıyoruz. Kınalı bamya var mesela. Ayvalık neden zeytinyağı ile ünlü? Çünkü coğrafi işaret aldılar. UNESCO Dünya Mirasına gastronomi alanında girmek istiyoruz. Doğru bir yol haritası çizerek yapmamız gerekenleri yapmalıyız. Bu anlamda doğru bir başlangıç yaptığımıza inanıyorum” dedi.

‘KAYIT ALTINA ALINMALI’

Yemek kültürünün zamanla kaybedildiğini ve arşiv olmazsa bazı lezzetlerin tarihe gömülebileceğini dile getiren Önbaş, “En önemlisi kayıt altına almamız gerekiyor yemek kültürümüzü. ‘35 İzmir Kadını, 35 İzmir Lezzeti’ olarak bir proje başlatacağız. Dernek olarak farklı branşlarda gıdanın ekseninde uzmanlaşmış insanlarla bir araya gelelim istedim. Alanında uzmanlaşmış gönüllülük çerçevesince gastronomi öğrencileriyle, Kemeraltı ustalarıyla karşılaştırma projemiz var. Ders alsınlar istiyoruz. İzmir mutfağı çevresindeki ilçelerle o kadar zengin ki… Etkinlikler, kitaplar, yayınlar bazında üreteceğiz. Coğrafi işaret almamış alanlara da ayrıca destek olmak istiyoruz. Kavacık üzümü, kınalı bamyanın Bornova’da çıkışı gibi. Seferihisar döneminde mandalinalar kurutuldu ve dönüştürüldü. İzmir’in yerel ürünler, kırsal kalkınma da desteklendiği kesin. Menşei belli yerel ve doğal ürünlere artık toplumda bir ilgi başladı. Kadınların burada girişimciliğini çok destekliyoruz biz. Bütün odağımız ve değerlerimizi kayıt altına almak ve 'Gastronomi Turizmine İzmir’i dahil etmek istiyoruz. İnsanlar mutfak için seyahat ediyorlar. Mutfak sihirli bir alan” açıklamalarında bulundu.

‘GASTRONOMİ TURİZMİ ÖNEMLİ’

5 sene önce gastronomi müzesi için bir platform kurduğunu ve artık gastronomi turizminin büyük önem arz ettiğini belirten Önbaş, “Yerli ve yabancı turistlerin ilgisi olabilir İzmir’e gastronomi müzesi kuralım diye 5 sene önce bir platform kurmuştuk.10 bin yemek kitabı koleksiyoneri Ayşen Nazlı hanım yaşıyor İzmir’de. Bu hanım en eski yazmalardan başlayarak, yemek tarifi defteri, Arapça eserler… Bir müze olsa bir parçası hazır demiştim. 300 parça kahve koleksiyoneri bir beyle tanışmıştık. Bunlar bellek ve kayıt aslında. Müze böyle bir konu. Örneğin İzmir lokantamız yok bizim. Gerdan tatlısı, İzmir dolması unutuldu. Her yerden göç aldığı için Antep mutfağı var, bizim lokantamız yok. Antep’ten farkımız yok, örgütlenme sorunumuz var. İzmir’de et, ot, zeytinyağlı dolu. İzmir’in en büyük sorunu örgütlenememek. İzmir bireysel bir kent. Kemeraltı bir gastronomi vahası. Her kesime dokunmaya çalışıyorum. İnsanlar bunu istiyorlarmış. Çok heyecanlıyım çok kıymetli bir iş. Bu kentin buna ihtiyacı var. İzmir markalaşamadı ama şehrin markalaşması mutfakla olabilir” diye konuştu. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber