Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Sinancan Öziçer, İstanbul merkezli bu depremin İzmir’de özellikle alüvyon tabakası derin olan bölgelerde güçlü şekilde hissedildiğini açıkladı. Çiğli, Karşıyaka, Bornova, Konak, Alsancak, Güzelbahçe ve Narlıdere gibi kıyıya yakın bölgeler, zemin yapıları nedeniyle sarsıntının etkisini daha yoğun yaşadı.
“Deprem dalgaları kayalık zeminde hızla sönümlenirken, kumlu ve suya doygun zeminlerde genliği artıyor. Bu durum, yüzlerce kilometre uzaktaki bir depremin bile İzmir’de güçlü hissedilmesine yol açıyor,” dedi Öziçer.
“İSTANBUL 7 VE ÜZERİ BİR DEPREME HAZIRLIKLI OLMALI”
Silivri açıklarındaki depremin Marmara Denizi'nin ortasındaki aktif faylarda enerji boşalmasına katkı sağladığını belirten Öziçer, bölgedeki sıkışmanın hala ciddi boyutta olduğunu vurguladı.
“1912’de Trakya tarafı, daha önce de doğu bölgesi kırılmıştı. Ancak orta kısımda stres birikimi sürüyor. Bu da İstanbul için 7 ve üzeri büyüklüğünde bir depremin hala ciddi bir tehdit olduğunu gösteriyor.”
“İZMİR’DE DÜŞÜK ŞİDDETTEKİ DEPREMLER BİLE TEHLİKELİ OLABİLİR”
İzmir’deki yapılaşma ve zemin özelliklerinin, düşük şiddetteki depremlerde bile ciddi sonuçlar doğurabileceğini belirten Öziçer, şöyle devam etti:
“İzmir’de Kuzey Anadolu Fayı gibi büyük bir fay hattı yok; bu yüzden 7 üzeri büyüklükte bir deprem olasılığı düşük. Ancak 6.7 gibi bir deprem bile büyük yıkıma neden olabilir. Çünkü yapı stokunun büyük bölümü zayıf zemin üzerinde ve pek çok bina artık ekonomik ömrünü doldurmuş durumda.”
UYARI: “İSTANBUL'DAKİ RİSKTEN AŞAĞI DEĞİL”
Öziçer, son olarak İzmir’deki riskin küçümsenmemesi gerektiğini vurguladı:
“İstanbul'da beklenen büyük depremin yaratacağı yıkım kadar, İzmir’de daha düşük şiddetteki bir depremin de ciddi sonuçlar doğurması mümkün. Bu nedenle kentteki yapı stoğu ve zemin özellikleri mutlaka göz önünde bulundurulmalı.”