Genelde büyüklerimizin söylediği çok güzel sözler vardır. “Gün doğmadan neler doğar” “Akşamdan sabaha çıkacağımızı Allah bilir” “Hele o gün bi gelsin bakarız” Kul kurar, kader güler” Bir de ”nasipse”, “kısmetse”, gibi pek çok sözcük. Daha da çoğaltabiliriz elbette. Hem festival, hem gezi, hem de çok keyifli buluşması olacaktı… İşte anladığınız gibi biz dün itibari ile yirmi misafirimle (Sevgili Aylin Suphandağlı da vardı. Hepsi kıymetli dostlarım oldular) birlikte Adana Portakal Çiçeği Festivali’ne gitmiş olacaktık. Ve güzel Adana’nın güzel insanları (daha önce birlikte olduğumuz tur katılımcılarımız ile bir aile gibi olduk. “İnsan insanı seyahatte tanır” dediğimiz konu ) Herkes birbirini tanıdı hem de çok sevdi. Vee her fırsatta bu güzel topluluk buluşup bir yerlere gitme kararı almıştık. Bangkok – Phuket turumuzdan sonra Adana’ya gidecektik. Hatta Adana’da yaşayan Adanalı dostumuzun da konuğu olup birlikte yiyip içip eğlenecektik. Ne planlar, ne programlar… Misafirlerim aylar öncesinden ayarlanmışlardı bu gezi için. Ödemeler bile yapılmıştı otelimize uçaklarımıza. Harika bir tur programı. Adana - Tarsus Nefis lezzetler ile buluşma. Uluslararası Türkiye’nin en güzel festivallerinden birini yaşayacaktık. Eminim herkes öyle mutlu olacaktı ki. Daha önce çok gittiğimden biliyorum. Lezzet Festivali’nde de ordaydım. Gerçekten anlatılmaz, yaşanır bir etkinlikti. ADANA FARKI Bereketli topraklarda, tarih, kültür, doğa, lezzet ve Adana farkı… Her zaman bu şehirde fazlası ile mutlu oluyorum. Hiç doyamıyorum. Belki de kalbimize giden yol midemizden geçerken bizde bu etkiyi yaratıyor bilemiyorum. Çünkü her şey ama her şey çook leziz. Kebaplar, şalgamlar, ciğerler, humuslar, tencere simidi, sıkma, içli köfteler, künefeden her türlü tatlısına kadar. Daha pek çok lezzet. Zaten Lezzet Festivali yapılan tek ilimiz. Büyüklerimizin dediği gibi, “kısmet değilmiş” Adanalılar balkonlarından kutladı… Adana Büyükşehir Belediyesi de araç içinde bir bando müziği ile kutlayabildi ancak. Sevgili Adanalılarda balkondan alkış yaparak, eğlenerek yaşadı festival coşkusunu. İçinde bulunduğumuz koşullarda daha ne olabilirdi ki zaten. Yoksa iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalık olurdu. Duyarlılık ve dayanışma böyle zamanlarda en çok ihtiyaç duyduğumuz değerlerden. İyi ki, de böyle kutlandı. Sokaklara çıkıp kimse kimse için tehlike oluşturmadı bu koronalı günlerde… Korona olmasaydı. “Evdeki hesap çarşıya uysaydı” eğer, Biz Biseta Turizm olarak nerelere mi gidecektik? 8 Mart Yuvarlakçay – Akyaka- Güzel Köy (Günübirlik) 18-25 Mart Umre Turu ( Şubat’da iptal ettik.) 26 Mart -4 Nisan Filipinler ( Oğlumla birlikte gidecektik. Uçak biletlerimizi yaktık. ) 5-7 Nisan Portakal Çiçeği Festivali ( 20 Kişi ) 10-12 Nisan Kapadokya( Güzel Atlar Ülkesi ) 18 Nisan Kaz Dağları – Cunda Adası 23-26 Nisan Butik GAP turu ( 20 kişi ) EVDE KAL TÜRKİYE Evet, bu planlamalar, programlar aylar öncesinden başlayan titiz çalışmaların sonucu olarak hazırlanmıştı. Şimdi hem hastalık hem ekonomik hem sosyolojik hem de psikolojik pek çok sorunla baş etmeye çabalıyoruz. Sağlık olduktan sonra ne kadar zor olsa da, bu sıkıntılar bir şekilde geçecek onun bilinci ile evde oturuyoruz ve oturmaya devam edeceğiz. Artık sıkılmaya ve zorlanmaya da başladık. Özellikle sürekli hareket halinde olan ben. Ama söz konusu kendi hayatımız, sevdiklerimizin ve hiç tanımadıklarımızın hayatı, sağlığı ise… Bir sabah güzel ve yepyeni günlere uyanacağız. Yeniden inşa edeceğiz her şeyi. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak besbelli. Bu günlerde geçecek. Evde kal Türkiye. Sağlıkla kal. Bircan Tağıl / Özel Haber