Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, medya kurumlarının temsilcileri ile bir araya geldi. Bakanlık ve bakanlığın çalışmaları hakkında bilgiler veren Bakan Bozdağ, daha sonra soruları yanıtladı. HDP’nin kapatılmasına ilişkin soru üzerine Bozdağ, görülen bir davada Adalet Bakanı'nın görüş bildirmesinin yanlış olacağını belirterek, "Adalet Bakanı olarak görülen davalarda ne tür karar çıkar konusu üzerine bugüne kadar görüşüm olmadı, bundan sonra da olmayacak. O hakimin işi, yargının işi. Biz süreçlerle ilgili bir değerlendirme yapabiliriz. Kapatma iddiası var. Savcı dün sözlü mütalaasını vermiş. Adalet Bakanının konuşması fevkalade yanlış olur” dedi. HDP’nin kapatılması için açılan davanın ne kadar süreceği sorusu üzerine Bozdağ, bu konuda savcının mütalaa verdiğini hatırlatarak, “Şimdi savunma sunacak. O savunma için ne kadar süre istedi, ne zaman yapacak ve davanın görülme gününü de, gündemini de mahkeme başkanı belirler. Yani bizim bir tahminimiz olsa bile mahkeme başkanı görüşme gününü kendi tayin ettiği için onu ondan başkası bilemez. Bu tamamen mahkeme başkanının takdirinde. Onun için bir takvimlendirme yapmak, o da ayrı bir sıkıntı. Yapamayız da zaten” dedi. Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin elektrik ücretlerinin devlet tarafından karşılandığını hatırlatan Bakan Bozdağ, “Isınma ücretleri devlet tarafından karşılanıyor. İki, sıcak su giderleri devlet tarafından karşılanıyor. Yemek giderleri devlet tarafından karşılanıyor. Orada şöyle bir durum var. Cezaevleri ticari durumdan harcama tarifeye tabi. Biz ticari tarifeden bakanlık olarak bunu ilgili firmalara ödüyoruz. İçeride tutuklu ve hükümlünün bu dediğim ihtiyaçları dışında kullandığı özel bir takım elektrikli aletler, araç gereç, malzemeler var. Onları kullanınca onlardan da ticari anlamda bir tahsilat yapılıyor. Sadece bunlarla sınırlı. Ama şimdi yeni bir genelge hazırladık, yakında yayınlayacağız. Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin özel olarak kullandıkları araç gereç ve malzemenin elektrik ücretini mesken tarifesi üzerinden tahsil edeceğiz. Ama bakanlık olarak ilgili yere yine ticari tarife olarak ödemesini biz yapacağız. Bundan sonra elektrik ücretleri ne olursa olsun hepsi mesken tarifesine tabi olacaktır. Burada önemli bir değişiklik yaptık, bunu özellikle ifade etmek isterim" dedi. Bakan Bozdağ, “Kamuoyunun yakından takip ettiği davalarla ilgili hakimlerin yerleri değiştirilerek yargıya müdahale söz konusu mu?” sorusu üzerine, “İstanbul'da somutlaştıralım bu olayı. Hakimi Adalet Bakanlığı değil Hakimler ve Savcılar Kurulu değiştiriyor. Defalarca söylüyoruz. HSK Birinci Dairesi değiştiriyor. Bizim bir alakamız yok. Siyasetle irtibatlandı. İki, bu hakimi Sayın İmamoğlu ve avukatları reddettiler. Tarafsızlığından taraflılığı konusunda netiz diye hakimi reddettiler. Üç defa reddetti. Ret kararı reddedilince bir de itiraza götürdüler. Şimdi kendi reddettikleri hakim, tarafsız değil dedikleri hakimi şimdi göklere çıkarıyorlar. Ondan sonra yerine gelen hakim karar verdiğinde de ona da yapmadıkları hakareti, yapmadıkları saygısızlığı bırakmıyorlar. Bu hakimi de reddettiler. Ne yapacağız? CHP Genel Merkezi'nden hakim mi bulacağız? Böyle şey mi olur? Yani hakimler bu milletin hakimleridir. Karar verirken bu milletin hakimleri anayasaya, kanuna ve hukuka bağlı vicdani kanaatlerine göre karar verirler. Burada hukuka uygun davrandı, kanunları uyguladı diye linç edilen bir hakimi görüyoruz. Yani böyle bir şey olmaz. Bunu biz kabul edemeyiz. Sekiz buçuk milyon dava görülüyor neredeyse yılda. Bunların içerisinden kamuoyunun tartıştığı işte iki elin parmağını, hadi diyelim yüz tane dava üzerinden yargı görevi yapanlara yapılmadık hakaret kalmadı. Bak şimdi ne yaptılar? Üç duruşma önce binlerce insanı illerden taşıdılar, billboardları döşediler. Sonra ondan önceki duruşmada da aynı şeyleri yaptılar. Son duruşmada da aynı şeyde, yani her duruşmada yargıyı etkilemek için uğraş veren bir yaklaşımı görüyoruz. Elbette yargı sağlıklı bir şekilde işleyecek. Ama öte yandan da kamuoyunun önünde her duruşma öncesi İstanbul Adliyesi'nin önünde binlerce insan toplandı, daha doğrusu topladılar. Sadece İstanbul'dan değil civar illerden, son üç duruşmanın üçü de 'böyle karar çıktı, çıkacak' şeklinde hazırlıklı ve billboardları da döşeyerek hakimlere, savcılara karşı saygısız bir dilde kullanarak bunu yaptılar. Bu hoş bir şey değil. Yani biri hepimizin bu konularda dikkatli olması lazım. Siyaseti bu işe bulaştırmak isteyenler bu işin üzerinden siyasi rant peşinde koşanlar. Yani ben daha önce de söyledim. Halk mağduru destekler mağdura destek olur. Ama mağdura yatanı desteklemez. Mağdura yatıyorlar ama mağdura yatmayı da beceremediler. Samimiyetsizlik, istismar paçalarından akıyor. Yani böyle şark, kucaklaşma, şöyle bir bakın o fotoğrafa hiçbir muhabir fotoğrafı ona benziyor mu? Ya ben sunuculuk yapan bir mağdur görmedim. Yani siz gördüyseniz söyleyin, birisi mağdur olmuş da mağduriyetiyle ilgili toplantı yapılıyor. Sunucu mağdur olan. Siyasi istismar yapıyorlar. Halk bunu gördü. Senaryoyu gördü, senaristi gördü, oyuncuları gördü. Samimiyetsizliği oyuncular kendi rollerini gereğini yapamadıkları için millete kendileri ispat ettiler. O yüzden de bir bekledikleri siyasi rant orada olmadığını düşünüyorum. Bizim Yozgat'ta bir laf var. Kalburla su toplamak. Kalburla su toplanır mı? Kalburu belki herkesin gelir ama elek diyelim. Kalbur ıslanır, toplayan yorulur. Ama bir damla su toplayan onlar burada havuz doldurmak istediler ama samimiyetsizlik havuzu boşalttı. Ya suç bizde mi, samimiyetsiz davrananda mı, istismar edende mi? Hem istismar edeceksiniz hem samimiyetsiz davranacaksınız. Hem rol kesemeyeceksiniz. Hem mağdura yatacaksınız, sonra da bütün suçu hakime yükleyeceksiniz. Yetmedi siyasete yükleyeceksiniz. O ahlaki bir şey değil. Doğru bir şey değil. Bunu daha fazla uzatmaya gerek yok. Ama en fazla konuştuğum konuda bu konu oldu” dedi. Sinan Ateş cinayetine ilişkin yetkililerden herhangi bir açıklama gelmemesi üzerine cinayetin yargıya intikal eden kısmına ilişkin bilgi verilmesi istenen Bakan Bozdağ, “Yani şu ana kadar bana arkadaşlardan intikal ettirilen bilgilerde 13 kişi hakkında tutuklama kararı verildi ve şu anda tutuklandılar. Üç kişi hakkında adli kontrol kararı verildi. Bir kişi hakkında da ifadesi alındı. Şu anda bir kişi de daha henüz aranıyor, yani adı geçenlerde. Şu an iddia edilen kişi aranıyor. Ama kimlik bilgileri net ve onunla ilgili kolluk kuvvetleri, Cumhuriyet Başsavcılığı birlikte çalışıyorlar. İnşallah yakın bir zamanda o da kolluk güçlerimiz tarafından yakalanıp adalete teslim edilecek. Bu konuda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve kolluk güçleri büyük bir titizlik ve itinayla soruşturmayı yürütmektedir. Kısa süre içerisinde soruşturmayla ilgili adı geçenlerin tamamına ulaşıldı. Birinin de ismi tespit edildi. Şu anda biri hariç ulaşılmayan da yok. O birine de yakın bir zamanda ulaşacaklarını tahmin ediyorum. Bu konu bütün boyutlarıyla soruşturuluyor. Karanlıkta kalan hiçbir yön olmayacaktır ve konu her yönüyle aydınlatılacaktır. Bundan da kimsenin şüphesi olmamalıdır. Yargı işliyor. Burada yargının ilk günden beri yaptıklarına bakılırsa, kolluğun yaptıklarına bakılırsa meselenin üzerine ciddiyetle gidildiği çok açık ortada. Ama buna rağmen bu konu üzerinden de bir istismar siyaseti üretiliyor. Bu da fevkalade yanlış bir şey. Yani burada kolluğu yapması gerekip, veyahut da yargının yapması gerekip te yapmadığı bir şeyi kimse iddia edemez. Araştırılması gereken her konu araştırılır ve elde edilen delillere göre de soruşturma yürüyor. Önümüzdeki günlerde de inşallah bu tetikçide olduğu iddia edilen kişi de yakalanıp adalete teslim edilecektir” dedi. (İHA)