Saadet Partisi (SP) Genel Başkan Yardımcısı Şerafettin Kılıç, siyaset gündemi ve İzmir’e ilişkin açıklamalar yaptı. Seçim Yasası’nın getirileri, Güçlendirimiş Parlamenter Sistem ve Saadet Partisi’nin çalışmaları hakkında da dikkatleri çekecek mesajlar veren Kılıç, İzmir’deki yerel yönetimlerin icraatleri hakkında da değerlendirmelerde bulundu. AK Parti ve MHP milletvekillerinin seçim barajının düşürülmesini içeren kanun teklifi Meclis’ten geçti. Söz konusu karar ve maddelerle ilgili düşünceleriniz nedir? Yakın tarihimize baktığımızda çok partili döneme geçtikten sonra değerlendirme yapmamız gerekirse, hakikaten büyük bir güçle iktidara gelen Demokrat Parti’nin, dört yıl sonra iktidarını koruyabilmek adına kanunda değişikliğe gittiğini görüyoruz. Daha sonra 1960’lı yıllarda Adalet Partisi ile beraber siyaset hayatına adım atan Süleyman Demirel göreve gelmiş ve onun da döneminde birtakım değişiklikler olmuş. Yani her iktidar mevcut gücünü korumak adına Seçim Kanunu’nda değişiklikler yapmış. Bu yapılan değişiklikleri, iktidarda kalma arzusu, hırsından başka bir şey olarak görmüyoruz. Sonuç olarak bu sistemi biz getirmedik ki... Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni, 50 artı 1’i getirenler yine kendileri. Orada belki baraj sistemini onlar getirmedi, öteden beri var olan bir şeydi. Milletin talebi ‘Seçimlere hangi siyasi parti katılmak istiyorsa, bırakın katılsın’ yönünde. Şimdi bu barajı yüzde 7’ye düşürmüşler. Bunu ‘lütfetmişler’ olarak yorumluyorum. Olması gereken bunu sıfıra düşürmek. Hadi, sıfıra düşüremediniz, hiç olmazsan seçimlere katılacak olan bir parti için bu seviyeyi yüzde 3’lere düşürün. Böyle olması icap eder. Bu barajı da yüzde 7’lere getirirken yine kendileri açısından baktılar, özellikle MHP’nin baraj dışında kalma ihtimalini de dikkate aldılar. Yarın nasıl bir gelişme olur kimse bilmiyor. Bakarsın, tek liste ile bile seçime gidebilirler. Ancak 50 artı 1 şartı beraberinde iş birliğini de getirdi. Bu çerçeveden baktığımızda Seçim Kanunu ile barajın yüzde 7’ye düşmesini çok da önemsemiyoruz. Komple kalkmadıktan sonra hiçbir manası yok. İhtiyacı karşılamayacak belki de bir sonraki seçimlerde ‘Tekrar değiştirilelim’ noktasına gelinecek. Yani yapboz tahtasına dönecek. secim PLANSIZ PROGRAMSIZ’ Bu hazırlanan yasanın Saadet Partisi’nin siyasi adımlarına ne gibi etkileri olur? Burada iki ila üç tane kritik madde var, bunların dışındakiler zaten çok da önemli değil. Onlar bütünün içerisine sanki özellikle sokulmuş dinamit gibi. D’hondt Sistemi eskiden alınan oy iki aşamalı değerlendiriliyor, ittifaka göre dağıtılıyordu. Sonra ittifak içerisindeki partilere de aldıkları oy oranında dağıtılıyordu. Buradaki artık oylar en fazla oy alan siyasi partiye birtakım yararlar sağlıyordu. Şimdi bu değişti. Parti barajı aşmış kabul edilecek ancak milletvekili dağılımı tamamen partilerin aldıkları oya göre olacak. Yani ittifak içinde ayrı bir dağılım yapılmayacak. Bu da geçmişte AK Parti, MHP ve HDP’ye birkaç milletvekili artı kazandırıyordu. Şimdi onlar her ittifaktaki en çok oy alan partilere gitmiş olacak. Mesela Millet İttifakı’nda CHP ve İYİ Parti’ye gitmiş oldu. Şimdi bunlar da kalkacak, herkes aldığı oy kadar milletvekili çıkaracak. Neticede böyle bir sistemde bu durum siyasi partileri farklı alternatiflere götürür. Saadet Partisi’nin de bu çerçevede, hele seçim bir yaklaşsın, parti politikaları daha da belirginleşecektir. Saadet Partisi elbette tüm siyasi partiler gibi en yüksek oyu almak isteyecektir. Ben aslında bunu biraz da bileşik kaplara da benzetiyorum. Bileşik kaplarda geçtiğimiz dönemde AK Parti cenahı ağır bastı, sular o tarafa doğru aktı. Bu sefer de Saadet Partisi cenahı ağır basarsa geriye rücu edecektir. Çünkü her şey aslına rücu eder. Bizden gittiler... AK Parti, Refah Partisi’nin mirasını yedi bugüne kadar. Başaramadılar, beceremediler, yönetemediler, yönetemiyorlar... Dünyada enflasyonda birinci konuma geldik. Paramızdan altı tane sıfırın atıldığı döneme doğru geri gidiyoruz. Bir altı sıfır daha mı atacağız? Çok plansız, programsız bir ekonomi yönetimi tayin ediliyor. Karambole... Yarım asır dünyada hüküm sürmüş bir devletin evlatları olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışmayan bir durum. Beceremiyorsanız bırakacaksınız. Gelmek kadar gitmek de önemlidir. Gidin. Millet de sizi hiç olmazsa iyi yaptıklarınızla ansın. Saadet Partisi bu çerçevede kadrolarıyla, bilgisi ve birikimiyle hazır. At sahibine göre kişner. Saadet Partisi göreve geldiği zaman milletimiz aslına rücu edecektir. Yine üretim, istihdam, liyakat ve adalet tesis edilecektir. KATALİZÖR GÖREVİ Biraz da Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem diyelim... Altı siyasi parti bu sisteme imza attı. Bu iş birliğini de değerlendirebilir misiniz? Bu ittifak gelecekte bize neler gösterir? Şu andaki sistem aksıyor, yürümüyor. Geçmişten de ders alıp bu aksayan yönlerini revize edelim diye düşünüldü. Bundan önceki seçimlerde de bizler Millet İttifakı’nın bir paydaşı olarak seçimlere iştirak etmiştik. Bu bağlar da devam ediyordu. Sonrasında bu bağları güçlendirelim ve daha ileri noktaya getirelim denildi. Demokrat Parti zaten İYİ Parti’nin listesinden seçimlere girmiş ve kazanmıştı. İki tane de AK Parti’nin içinden koparak kurulan yeni parti eklendi. Belki bu sayı ileride 7 ila 8’e de çıkabilir. Fena mı olur, hayır. Milleti temsil eden bütün siyasi partiler bu birlikteliğe katılabilir. Saadet Partisi olarak bu birliktelikte önemli görevler yaptığımıza inanıyorum. Bir katalizör görevi üstleniyoruz. Bunun da gelişerek sürmesi için de elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Siyasi partilerde en çok konuşulan konulardan biri de ‘Cumhurbaşkanı kim olacak?’ sorusu... Seçim ufukta göründüğü an Cumhurbaşkanı adayı ile ilgili gelişmeler de konuşulacaktır. 6 siyasi partinin ortak belirleyeceği aday Cumhurbaşkanı olacaktır. Cumhurbaşkanı aslında en büyük oy oranı ya da en az oy oranı olan siyasi partiden diye bir şey söz konusu değil. Bu seçimlerde oy alabilecek bir adayın olması gerekiyor. Siyasi partilerin başkanları da dışarıdan birisi de olabilir. Ancak mutlaka oy alacak bir aday olması gerekiyor. Bunun için biraz olgunlaşmayı beklemekte fayda var. Fotoğraf fluluktan tamamen çıksın, netleşsin... Biz bir erken seçim bile bekliyoruz. turkiyede-secim15 ERKEN SEÇİM ÇIKIŞI Erken seçim beklediğinizi ifade ettiniz ama Seçim Yasası’nın geçerli olabilmesi için bir yıllık bir süre gerekiyor. Nasıl olacak? Her ne kadar yasa çıkmışsa da önceki yasaya göre bir seçim yapılabilir. Gündemde KHK, EYT, maaşların revize edilmesi, genel af ve 3600 ek gösterge konuları var. Bütün bunlar bir seçimin habercisi olabilir. Bu yeni Seçim Kanunu’nda üç aylık bir süre konuldu. Neticede bütün bunlar takriben en fazla haziran ayları içerisinde bir erken seçim kararı verilmesini işaret ediyor olabilir. Bunun sonucunda da eylül ya da ekim ayında bir seçim yapılabilir. O zaman, şunu mu düşünüyorsunuz: Seçim Yasası aslında muhalefeti oyalamak için yapılmış bir gölge mi? İktidar kendi yaptığı yasayı es geçebilir mi? Evet. Seçim Yasası hedeflerini gizlemek için yapılmış olabilir. Bu durum en geç haziran ayı içerisinde ortaya çıkacaktır. Ne olursa olsun muhalefet şu anda hazırlıklı. Ne zaman isterlerse seçim yapabilirler. Muhalefet hiçbir zaman seçimden kaçmaz, daha çok seçim kollar. Ancak Türkiye’nin ekonomik yapısını da unutmamak lazım. Seçimler ülkenin üzerinde büyük bir ekonomik külfet yaratıyor. İZMİR ELEŞTİRİSİ Son olarak bir de İzmir’i değerlendirelim... Yerel yönetimler üç yıllık görev sürelerini tamamladı. Gidişatı nasıl değerlendiriyorsunuz? İzmir yönetimini çok yeterli görmüyorum. Açık ve net... Türkiye’de birtakım afetler oldu, felaketler oldu. İzmir’de bunlardan fazlasıyla payını aldı. Bunlar bazı çalışmaları engellemiş olabilir ama trafik, imar, kentsel dönüşüm sorunları halledilmiş değil... Bugüne kadar dişe dokunur olarak sadece Buca Metrosu’nun temel atma töreni gerçekleşti ancak onun da ihalesi iptal edildi. Bundan sonraki süreç de belirsiz. Bu temeli atılan metroyu takdir de ediyorum ama bir an evvel hayata geçmesi lazım. Dört yıllık bir süreç koymuşlar, altı yılda bitirsinler razıyım. Kentin imarında ciddi sıkıntılar var. Ulaşım ve otopark sorununun giderilmesi lazım. Bir tane iki tane otopark yapmakla bu işler olmuyor. Trafiği en fazla engelleyen konulardan bir tanesi de ışıklar. Bu sorunların giderilmesi için gerekli tedbirlerin alınması lazım. Teknoloji gelişiyor, birçok alternatif yollar bulunabilir ve her birisini uygulamak gerekir. Belediyelerde de aynı hükümetlerde olduğu gibi ehliyet, liyakat ve adalete dikkat edilmesi lazım. Bütün bunlar İzmir’deki yönetimin zayıf yürüdüğünün işareti. Unutulmasın ki yapılan adaletsizler kentin gidişatını önler... YAĞMUR DAŞTAN / ÖZEL HABER