Pandemi sürecinde gelinen noktaya dair Ege Telgraf'a değerlendirmelerde bulunan İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı; "11 Mart tarihinde pandeminin başlangıcında vaka sayıları hızla artmaya başladı. Nisan ayı sonlarında vaka sayıları 4500'leri geçerek bir birinci dalgadaki ilk pik yaşandı. Sonrasında alınan tedbirler ve uygulanan kısıtlamalar etkisini göstermeye başladı ve vaka sayılarının düşmeye başladığı bir sürece girdik. Haziran ayı başında 700-800'lere kadar geriledi. Bilim insanları tedbirlere devam edilmesi durumunda yaz aylarında pandemi sönümlenebilir, birinci dalga bitebilir ancak sonbaharda da ikinci dalga çıkabilir öngörüsünde bulundular” dedi. Süreçte bilimsel verilerden öte ekonomik kaygılara dayanan birtakım siyasi kararlar alındığını öne süren Çamlı, “1 Haziran'da yeni açılım süreci başlatıldı. Tüm Türkiye'de önlemler aynı anda kademesiz şekilde gevşetildi. İzmir Tabip Odası olarak toplum sağlığından öte ekonomiyi ön plana alan bu yeni normalleşme sürecinin çok erken olduğunu, vahim sonuçlara yol açabileceğini açıkladık. Yaratılan rehavet havasının olumsuz tablolara yol açabileceğini dile getirdik. Gelişmeler bizi haklı çıkardı. Maske ve fiziksel mesafe kurallarına uyulmadığını gördük. Özellikle Ağustos ayından itibaren, kontrolsüz kalabalık toplanma süreçleri bize artan vaka sayıları olarak geri döndü. Artık bizzat Sağlık Bakanı tarafından işlerin kötü gittiği ve vaka sayılarının giderek yükseldiği açıklandı. Geldiğimiz süreçte sönümlenemeyen birinci dalganın ikinci pikini yaşamaya başladık" diye konuştu.

‘RİSKLİ İL İZMİR’

Çamlı sözlerinin devamında İzmir'in de riskli kentler arasında yer aldığına vurgu yaparak şunları kaydetti: "Kentimiz için önceleri yapılan açıklamalar salgının nispeten kontrol altına alındığı ve salgında vaka sayısı yönünden ilk yirmide olmadığı şeklindeydi. Buna karşın Sağlık Bakanı'nın yeni yaptığı açıklamaya göre artık İzmir de riskli iller arasında. Tüm bu artışlar Ağustos ayından itibaren belirginleşmeye başladı. Bir tedbir alınıyor ancak vaka sayısında bir azalma olmadığı gibi tersine giderek artıyorsa bir yerlerde yanlış yapıldığını düşünmek gerekir. Tüm sorumluluğu bu tedbirlere yeterince uymayan vatandaşa yıkmak kesinlikle doğru bir yaklaşım değil. Maske takmak, fiziksel mesafeye uymak ya da hijyen kurallarına uymak tabii ki çok önemli. Ama tüm pandeminin bunlarla kontrol altına alınacağının düşünülmesi çok kabul edilebilir bir şey değil.”

‘PANDEMİ BİTMEDİ’

‘Anlatılan başarı öyküleri, vatandaşta yaratılan pandemi neredeyse bitti algısıyla beraber, vatandaş da oluşan rehavetle kurallara yeterince uymadığını da düşünecek olursak, pandemi yönetiminde yaşanan başarısızlığın, ya da salgının kontrol altına alınamamasının tek suçlusu vatandaştır demek kabul edilebilir bir yaklaşım değil’ diyen Lütfi Çamlı sözlerini şöyle tamamladı: “Mesela sağlık bakanı doğu ve güneydoğu bölgelerinde yaşanan vaka artışlarına sebep olarak düğünler ve taziyeleri gösteriyor. Peki düğünleri ve diğer toplanmalara kim izin verdi? Bu kalabalık toplanmalarda kurallara uyulmadığı medya ve sosyal medyada yer alırken ne yapıldı? Şimdi İzmir'de düğün saatleri değiştirildi ve saatler 20:00'dan 21:00'a çekildi. Bu pandemi kontrolünde ne kadar fayda sağlayacak, açıkçası pek emin değilim. Alınan bu önlem tüm bu vaka artışlarını frenleyebilecek bir şey mi? Öte yandan, vaka artışı sürerken halı sahalar, bilardo salonları açıldı. Yapısal birtakım önlemlere ihtiyacımız var. Bu tedbirler de sahadan alınan verilerin bilimsel şekilde yorumlanmasıyla planlanabilir. Sonbaharda grip ve grip benzeri salgınların da artacağını biliyoruz. Bu enfeksiyonların korona virüs ile birlikteliğinin nelere yol açabileceğini bilemiyoruz. Bunlar için mutlaka tedbirlere ihtiyaç var. Birçok ön hazırlık yapılması gerekiyor. Bunların ne ölçüde yapıldığına dair bir açıklamaya da rastlamadım." Erman Şentürk / Özel Haber