Günün tam ortasında kısa bir uyku molası... İlk bakışta basit bir alışkanlık gibi görünse de siesta, kökleri Antik Roma’ya uzanan ve “sexta hora” yani “altıncı saat” kavramıyla şekillenen derin bir yaşam pratiği. Özellikle İspanya’nın sıcak coğrafyasında, güne erken başlayan tarım toplumlarının öğle saatlerinde kısa süreli bir uyku molası vermesiyle günlük rutine dönüşen bu gelenek, zamanla yalnızca bir dinlenme alışkanlığı değil; aynı zamanda üretkenliği artıran bir yaşam stratejisi olarak benimsiyor.
SİESTA NEDİR VE NASIL UYGULANIR?
Siesta sadece İspanyol kültürüne özgü değil. Latin Amerika'dan Güney Avrupa’ya, Japonya’dan Çin’e kadar birçok toplum, öğle saatlerinde kısa bir uykuya geçmenin önemini kavramış durumda. Modern dünyada her ne kadar şehirleşme, ofis rutinleri ve küresel saat dilimleri bu alışkanlığı zorlasa da bilim dünyasının gündüz uykularının bilişsel ve bedensel faydalarını destekleyen çalışmaları, siestaya yeniden değer kazandırıyor. Bugün bazı şirketler çalışanlarına kısa süreli dinlenme alanları sunarken, şehir hayatında “uyku kafeleri” gibi alternatifler yaygınlaşıyor. Artık giyilebilir teknolojiler ve mobil uygulamalarla ideal siesta süresi ölçülebiliyor, bireylerin uyku döngüleri analiz edilebiliyor. Bu da gösteriyor ki siesta, sadece bir geçmiş zaman alışkanlığı değil; aynı zamanda geleceğin daha sağlıklı ve dengeli yaşam modelleri arasında yerini almaya aday.
KAYNAK: HABERTÜRK