Türkiye’nin yaşanan pandemi süreci boyunca sürdürdüğü tarım ve hayvancılık politikalarını değerlendiren Milliyetçi Hareket Partisi 27. Dönem İzmir Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyon Başkan Vekili Hasan Kalyoncu,Pandemi döneminde zorunlu olarak uygulanan kısıtlamalara rağmen tarım ürünlerinin de tüketiciye ulaşmasında sıkıntı yaşanmamıştır. Türkiye’nin tarım ve hayvancılık politikaları yerindedir. Doğru hamleler ile global ölçekte rekabetçi konuma gelebilir” dedi. Kalyoncu, “Ülkemizin hayvan varlığı aynı zamanda gıda üretimi ve arzının da güvencesi durumundadır. Pandemi döneminde üretim kesintisiz devam etti ve halkımız herhangi bir hayvansal üründe darlık yaşamadı” dedi. İstisnai düzeyde dahi olsa ürünü toplayıp pazara arz etmekte güçlük çekmiş üreticilerin bulunduğunu hatırlatan Kalyoncu, “Gıda üretimi, arzı ve gıda piyasasının istikrarı açısından normal dönem ve kriz şartlarında hareket planlamaları geliştirilmelidir” ifadelerini kullandı. tarimda-millilesme

‘ÜRETİM DENGEDİR’

Tarım ve hayvancılıkta üretimin iklim, ihtiyaç ve pazar dengesi gözetilerek planlanması gerektiğinin altını çizen Kalyoncu, bu doğrultuda hayvan yetiştiricilerinin daha sağlıklı yönlendirilmesi gerektiğini söyledi. Kalyoncu, “Besin maddelerinin sağlıklı bir şekilde tüketiciye ulaştırılması ve bunun sürekliliğini sağlamaya dönük olarak üretimin kesintisiz devamı stratejik niteliktedir. Pandemi döneminde tarım ve hayvancılık ile uğraşanların kısıtlamaların dışında tutulması, çay hasadı örneğinde görüldüğü üzere işgücünün tarla ve bahçesine erişebilmesi, mevsimlik tarım işçisi hareketlerinin toplum sağlığını tehlikeye sokmadan gerçekleştirilebilmesi takdire şayandır. Tarım ve hayvancılıkta üretimin üç önemli başlıkta denge gözetilerek planlanması ve bu planlar doğrultusunda hayvan yetiştiricileri, et ve süt ürünü üreticileri, çiftçiler ve tarımsal sanayi sağlıklı bir şekilde yönlendirilmelidir. Diğer yandan her zaman söylüyoruz tarım arazilerinin amacı dışında kullanımının önüne geçilmeli” dedi. İklim değişikliği ve küresel siyasal gelişmelerin sürekli değişkenliğini vurgulayan Kalyoncu, “Türkiye’nin gıda üretimi ve bunun pazara sunulması bakımından istikrarlı şekilde kendine yeten ve dış pazara ürün gönderebilen bir ülke durumunu sürmesini sağlamak gereklidir” diye konuştu.

ÇİFTÇİYE TAM DESTEK

Üreticilerin finans ihtiyaçlarının faizsiz ve düşük faizli karşılanmasının özellikle girdi maliyetlerinin arttığı pandemi sürecinde çiftçi adına anlamlı bir destek olduğunu belirten Kalyoncu yine bu dönemde üreticilerin Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan kredi borçlarının 6 ay ertelenmiş olmasını yerinde bir uygulama olarak değerlendirdi. Kalyoncu, “Devletin bu adımları üretimin sürekliliği için olumlu katkı sağlamaktadır. Kalyoncu “Girdi maliyetlerinin yükseldiği gerçeğinden hareketle, çiftçi ve hayvancıların bu aşamada sübvanse edilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu sayede borç yükünün çiftçimizin boynunda bir sarmal haline gelmesinin önlenmesi gereklidir. Kredi ile desteklediğimiz çiftçimizin ürünlerini hak ettiği değerden satabilmesi için de devlet sorumluluk aldığı alanları genişletmelidir” açıklamalarında bulundu.

REKABETÇİ KONUM

Türkiye’nin gelecek döneminde tarıma ve hayvancılığa dair geliştireceği politikaları mercek altına alan Kalyoncu “Hem zirai üretimde hem de hayvancılıkta ürün verimliliği ve yerli kaynak kullanımı odaklı olarak ülkemizin iklim, toprak ve su gibi özelliklerini göz önünde bulunduran bir politika zinciri uygulanmalıdır” dedi. Üretimde millileşmenin önemini vurgulayan Kalyoncu, “Tohum, damızlık hayvan, gübre, yem ve ilaç gibi temel girdilerin yerli ve milli hale gelmesi, ürün ıslah çalışmalarının özellikle hayvancılıkta birim hayvan başına alınacak verimi artırmaya yönelik sürdürülmesi, tarım alanları ve meraların etkin kullanımı milli tarım politikamızın belirleyicileri olmalıdır. Türkiye’nin tarım ve hayvancılık politikalarında temel hedefinin iki boyutu birlikte değerlendirilmelidir: Halkımızın sağlıklı, sürekli ve ucuz bir şekilde gıda ihtiyacının karşılanması ve bununla birlikte kendine yeterli ve dünya piyasasında rekabetçi bir konuma gelmesi sağlanmalıdır. Doğru hamleleri yaptığımız takdirde bu hedef oldukça gerçekçi ve gerçekleştirilebilir. Asla uzak ya da erişilmez değildir” diye konuştu. Rana Beyza Öztürk/ Özel Haber