Kavcıoğlu, yılın üçüncü enflasyon raporunun tanıtımı amacıyla Merkez Bankası İdare Merkezi'nde düzenlediği bilgilendirme toplantısında, yılın ikinci çeyreğinde, enerji ile gıda başta olmak üzere küresel emtia fiyatlarındaki güçlü artışların, küresel tedarik zincirinde süregelen aksaklıkların neden olduğu arz kısıtları ve döviz kuru gelişmelerinin, tüketici fiyatları üzerinde baskı oluşturmayı sürdürdüğünü ve bunların enflasyondaki artışın temel belirleyicileri olduğunu söyledi. Tüketici enflasyonunun, haziranda yıllık bazda yüzde 78,6 gerçekleşerek Nisan Enflasyon Raporu'nda öngördükleri patikanın üzerinde kaldığını belirten Kavcıoğlu, "Haziran ayı yıllık tüketici enflasyonun yüzde 81,5'inin dışsal şoklardan en çok etkilenen gıda, enerji ve temel mal grupları kaynaklı olduğunu görmekteyiz. Diğer taraftan, çekirdek enflasyon göstergeleri daha olumlu bir görünüm sergilemektedir." diye konuştu. Kavcıoğlu, yılın ikinci çeyreğinde ithalat birim değer endeksinin, özellikle enerji fiyatlarındaki artışa bağlı yükseldiğini ve enflasyonu yukarıya çeken ana unsurlardan biri olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: "Söz konusu dönemde tarım ve endüstriyel metal fiyatlarında bir miktar düşüş gözlenmekle birlikte uluslararası emtia fiyatlarındaki göreli yüksek seviyeler korunmuştur. Küresel enerji piyasalarında, Rusya ve Ukrayna arasındaki çatışma nedeniyle daha belirgin hale gelen arz ve talep dengesizliklerinin yılın ikinci çeyreğinde de sürmesi, enerji fiyatlarındaki yüksek artışların devam etmesine neden olmuştur. Uluslararası enerji fiyatları, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 11,4 artarak tüketici fiyatları üzerinde önemli bir baskı oluşturmuştur."

"Araçlarımızı geçtiğimiz çeyrekte etkin olarak kullandık ve kullanmaya devam edeceğiz"

Kavcıoğlu, son üç aylık dönemde, küresel arz zincirlerindeki aksaklıkların, süregelen jeopolitik sorunların, taşımacılık maliyetlerinin tarihsel ortalamasının üzerindeki yüksek seviyelerinin sürmesine ve yurt içi tedarik süresindeki olumsuz görünümün kısmen iyileşmekle birlikte devam etmesine neden olduğuna dikkati çekti. Yılın ikinci çeyreğinde çıktı açığı göstergelerinde bir önceki çeyreğe göre yavaşlama gözlendiğine işaret eden Kavcıoğlu, "Ayrıca küresel büyüme beklentilerinin de aşağı yönlü güncellemesiyle yılın ikinci yarısında çıktı açığının tedricen azalarak talep koşullarının enflasyona verdiği katkının daha da gerileyeceğini öngörüyoruz. Üretim bazlı çıktı açığı göstergeleri ikinci çeyrekte yavaşlama kaydederken, kredi etkisinin dahil edildiği gösterge ilk çeyrekteki güçlü seyrini korumuştur." değerlendirmesinde bulundu. Kavcıoğlu, Nisan Enflasyon Raporu'ndan sonraki süreçteki para politikası uygulamalarına da değinerek, "Almakta olduğumuz kararlarla en kısa zamanda enflasyonda kalıcı bir düşüşü sağlamayı amaçlamaktayız. Bu kapsamda faiz politikasıyla birlikte, likidite, teminat, zorunlu karşılık ve uluslararası rezervlerin yönetimine ilişkin politika bileşenini etkin bir şekilde kullanmaktayız. Bütünleşik politika çerçevemizde liralaşma perspektifiyle araçlarımızı geçtiğimiz çeyrekte etkin olarak kullandık ve kullanmaya devam edeceğiz." ifadesini kullandı.

Liralaşma stratejileri

Arz sürekliliği ve cari fazla kapasitelerini destekleyecek finansal koşulları oluşturmak amacıyla mayıs-temmuz döneminde politika faizinin sabit tutulmasına karar verdiklerini anımsatan Kavcıoğlu, kredilerin artış hızını ve kompozisyonunu, reel ekonomik faaliyetle uyumlu hale getirecek önlemleri kararlılıkla aldıklarını vurguladı. Ticari kredilerde gözledikleri ve parasal istikrarı tehdit eden hızlı artış karşısında son dönemde makro ihtiyati politikalarını güçlendirdiklerini aktaran Kavcıoğlu, bu anlamda devreye aldıkları zorunlu karşılık oranı uygulamasını anlattı. Kavcıoğlu, son dönemde, liralaşma stratejileri doğrultusunda attıkları adımların önemli bir parçasını da teminat yönetiminde yaptıkları değişikliklerin oluşturduğuna dikkati çekti. Bu değişikliklerle temel amaçlarının, piyasaya sağladıkları fonlama karşılığı aldıkları teminatlarda Türk lirası cinsi varlıkların payını artırmak olduğuna işaret eden Kavcıoğlu, finansal mimarilerini liralaşma ekseninde yeniden ve sağlam temeller üzerinde şekillendirmek üzere devreye aldıkları uygulamalardan bahsetti. Kavcıoğlu, düzenlemeler sonrasında, uzun vadeli Türk lirası faizlerinin politika faizine yakınsadığını ve getiri eğrisinin para politikasının etkinliğini artıracak şekilde bütün vadelerde aşağı geldiğini gözlemlediklerini belirterek, "Ekonominin potansiyeliyle uyumlu bir parasal büyümeyi gözeterek para piyasaları, kamu borçlanması ve krediler dahil olmak üzere Türk lirası tüm faizlerin politika faizimize yakınsaması ve parasal aktarımın korunması için gereken adımları atmaya devam edeceğiz." dedi. Gerçekleşen olumsuz jeopolitik risklerin ve küresel finansal koşullarda artan oynaklıkların arka arkaya gelen arz şoklarıyla tarihi yüksek seviyelere ulaşmış enflasyonu ve aynı anda ekonomilerin yavaşlamasını beraberinde getirdiğini söyleyen Kavcıoğlu, gelişmiş ekonomiler dahil olmak üzere bazı ürünlerin erişilebilirliğinin kesildiği bir dönem yaşandığını dile getirdi. Kavcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Enflasyonun ekonomimizde de belirgin olarak hissedilmekle birlikte arzın sürekliliği açısından ülkemiz en iyi durumdaki ekonomilerden biridir. İş gücüne katılım ve istihdam dahil iş gücü piyasamız sağlıklı işlemekte, aynı zamanda imalat ve ihracat odaklı gelişen üretim yapımız güçlü bir seyir izlemektedir. Yaşadığımız yüksek enflasyonun temel belirleyicileri güçlü ve sürekli arz şokları, döviz kuru gelişmeleri ve bunların etkisiyle bozulan fiyatlama davranışlarıdır. Para politikası kararlarımızda, üretim ve yatırımların sürekliliğini sağlayacak ve sürdürülebilir cari denge hedefini destekleyecek finansal koşulların oluşumunu gözetiyoruz. Bu durumu, ayrıca, sektöre de öncülük edecek ihracat ve yatırım hedefli kredi programlarıyla ve makro ihtiyati politikalarımızla destekliyoruz. Nitekim, ihracatımız, firmalarımızın performansının yanında, sağlanan finansman koşullarının da etkisiyle güçlü seyrini sürdürmektedir."

"Kredilerin hızı ve iktisadi faaliyetle uyumlu kullanımını hedefleyen tedbirlerimizi kararlılıkla devreye aldık"

Kavcıoğlu, ihracat ve yatırım odaklı hedefli kredilerin cari dengeye olumlu katkısını destekleyen düzenlemelerle, ekonominin cari fazla verme kapasitesinin artırılmasının, kalıcı fiyat istikrarı için kritik önem arz ettiğini söyledi. Yılın ikinci çeyreğinde, özellikle bölgesel çatışmanın tırmanmasından sonra kredilerin artış hızında önemli bir yükseliş gözlemlediklerini vurgulayan Kavcıoğlu, şunları kaydetti: "Jeopolitik riskler karşısında, bir kısmı yükselen işletme sermayesi ve yatırım ihtiyacından olsa da sağlanan finansman kaynaklarının bir kısmının artan küresel belirsizlik algısıyla kur istikrarını tehdit edecek şekilde kullanıldığını tespit ettik. Dolayısıyla, kredilerin hızı ve iktisadi faaliyetle uyumlu kullanımını hedefleyen tedbirlerimizi kararlılıkla devreye aldık. Paydaşlarımızla da yüksek bir koordinasyon halinde tamamlayıcı tedbirlerle uyguladığımız politikalar sonucunda kredi gelişiminde normalleşmenin başladığını görüyoruz. Alınan kararların etkileri yakından izlenerek, ticari ve bireysel kredilerde olağan dışı gelişmelere karşı gerektiğinde ilave tedbirler alınmaya devam edilecektir. Türk lirasının iktisadi faaliyetle uyumlu gelişimi hem kaynakların doğru alanlara yönlendirilerek daha verimli kullanılması hem de döviz kuru üzerinde suni baskıların oluşmaması açısından kritik önemdedir." Kavcıoğlu, parasal aktarımın etkinliğinin artması ve korunması amacıyla, tahvil, kredi ve mevduat faizlerinin politika faizimize yakınsamasını ve likiditenin liralaşma ekseninde sağlanmasını bir arada mümkün kılacak bir yaklaşımla hareket etiklerini vurgulayarak, "Merkez Bankası, Türk lirasının temel sağlayıcısı olarak elindeki tüm araçlarla liraya olan talebi yapısal ve kalıcı olarak artıracak, bu amaçla çelişen tüm mekanizmalardan tedricen çıkacaktır. Aldığımız güçlü teminat ve likidite önlemlerini bu ilke doğrultusunda uyguluyoruz. Türk lirasının değerinin finansal sistemde istikrarlı bir şekilde oluştuğunu ve likiditenin verimli dağıldığını görene kadar etkilerini ölçerek ve kademeli bir yaklaşımla adımlarımızı atmaya devam edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu. Dış politikanın enflasyonu doğrudan etkileyebildiği zorlu bir dönemden geçtiklerini belirten Kavcıoğlu, bu çerçevede küresel jeopolitik risklere karşı uygulanan etkin politikaların gerek arz güvenliği gerekse cari denge üzerindeki olumlu katkılarını, ekonomik parametrelerle ölçülebilir şekilde gördüklerini söyledi. Kavcıoğlu, liralaşmada da bu bütüncül perspektifin desteğini aldıklarının ve almaya devam edeceklerinin altını çizerek, "Alınan tedbirler ve koşulların normalleşmesiyle, mali dengeye ek olarak, cari dengenin de sürdürülebilir seviyelere ulaşması ve bu süreçte liralaşma ekseninde güçlü bir finansal mimarinin oluşturulmasını takiben enflasyonun hızla tahminlerimizle uyumlu seviyelere düşmesi sağlanacaktır." dedi. (AA)