Altın fiyatları her geçen gün yeni bir rekor kırarken vatandaşlar altının neden sürekli yükselmeye devam ettiğini merak ediyor. Fiyatlardaki artış sonrası altına yatırım yapmak isteyenler ise ‘Yükseliş sürecek mi?’ sorusunun yanıtı peşinde… Altında yaşanan yükselişin pandemi sürecinin kaçınılmaz bir sonucu olduğunu söyleyen Ekonomi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen, konuyu Ege Telgraf’a değerlendirdi, önerilerde bulundu. Altın piyasasının geleceğine yönelik şu anda ülkede pek çok farklı yorumla karşılaştıklarını belirten Küçüközmen, “Bu tarz gelişmelerin ardından hemen iki tarz söylem oluyor: Bunlardan biri ekonomi ve finansal temeller doğrultusunda yapılan yorumlar diğeri ise komplo teorisi tarzı açıklamalardır… Ülkeler artık ellerinde olan rezervlerini tükettiler. Bundan sonraki sıkıntı içerisinde ‘güvenli liman’ diyerek altına sığınıyorlar ama bütün varlığını altına yatırmış bir kişinin yarın ihtiyaçlarını gidermek için elindeki altını bozdurmak zorunda kalacağı gerçeğini de dikkate almak lazım. Kısa bir süre sonra bu döngü tersine dönebilir” dedi.

‘KRİZ DURUMLARINDA…’

Ocak ayına kadar altında yükselişin devam edeceği iddialarına da açıklık getiren Küçüközmen, “Yükselişin ocak ayına kadar sürmesi kaçınılmaz bir dünya savaşına neden olur. Bunun içerisinde açlık, gıda krizi, ülkelerin borçlarını ödeyememe sorunları vardır. Bence şu anda gözden kaçan en önemli nokta da bu. Dünya Gayrisafi Yurtiçi Hasılası yaklaşık 85,91 trilyon dolar ama borçluluk seviyesi bunun 3.80 katı. Yani inanılmaz derecede borçlu olan ülkeler var. Ne yazık ki ülkemizde borcu olan ülkeler sınıfında yer alıyor. Şimdi siz tasarrufunuzu yaptığınız zaman bir şeyleri daha fazla alma gücüne sahip olmuyorsunuz. Altın, döviz ve benzeri türdeki emtia ve kıymetli madenlerin de fiyatı artıyor. Çünkü insanlar birçok şeyi ithal gözüyle ya da başka bir türle alıyorlar. Dolayısıyla, ‘Ben altın aldım, durumumu kurtardım’ ya da ‘Cebimde eurolar var, harikayım’ deme lüksünüz yok. Yarın öbür gün gıda ya da açlık krizi çıkarsa o elinizdeki altınları yiyemeyeceksiniz, insanların bunu da düşünmesi lazım. Maalesef krizlerin oluşumu, gelişimi ve büyümesi arasındaki süreç insanların hepsinin aynı yönde kendilerini koruma davranışından kaynaklanıyor. Örneğin, şu anda varsayalım ki hepimiz bir kriz halindeyiz ve taksiye, dolmuşa binmeme, bakkala gitmeme gibi bir karar aldık. O zaman kaç kişiyi işsiz ve parasız bırakacağımızı düşündünüz mü? Bu bumerang gibi bir döngüdür, bir süre sonra gelir sizi bulur” ifadelerini kullandı.

‘İTİBARLI YORUMLAR’

Ekonomik krizlerde en önemli aktörün devlet olduğunu da sözlerine ekleyen Küçüközmen, “Burada devletin kesesinin ağzını açması gereklidir. Nereye kadar? Sonuna kadar. Bir diğer nokta ise tüketici ve tasarruf sahibinin bilgilendirilmesi oluyor. Bunu da çok önemsiyorum. Yarın öbür gün Amerika ve Çin arasında bir problem olduğunda ya da Amerikan Doları ve Euro’ya olan güven azaldığında bu sefer dövizlerden de kaçış olacak. Önemli olan piyasada bu tahvillerin ne şekilde yön değiştireceğidir. Burada Amerika’dan sonra en büyük oyuncu elinde yaklaşık 2 trilyon dolarlık Amerikan tahvili bulunduran Çin’dir. Şu anki konulara çok yüzeysel yorumlar yapmanın dışında devletin resmi ağızlarından yapılan itibarı yüksek yorumların çok büyük bir önemi olduğu ve panik ortamının da insanları doğru yönlendirerek üstesinden gelinebileceğini söyleyebilirim. Şu anda kritik bir dönemden geçiyoruz ve bu kritik dönemde herkes çok büyük zarar edebilir” uyarılarında bulundu.

VATANDAŞA ÖNERİ

“Titanik batmak üzereyse en iyi koltukta oturmanın bir önemi yoktur” diyerek sözlerini sürdüren Prof. Dr. Küçüközmen, “Panik halinde günü kurtarma politikasından ziyade orta ve uzun vadeli düşünme politikalarına gitmeliyiz. Kriz döneminde insanlar maalesef telaş içinde hareket ediyorlar. 1995, 2000 ve 2001 krizlerini yaşadık. Bu krizleri yaşamamış olan insanlar ilk kez krizle karşılaşmıştır, o yüzden panik halinde hareket etmeleri gayet doğaldır. Bunu önlemenin tek yolu var: Devletin yetkili ağızlarından sağduyulu ve bilgilendirici açıklamalar yapılmasıdır. Bunun dışında herhangi bir şey vatandaşın paniğini yatıştıramaz. Ayrıca Merkez Bankası’nın Para Politikaları Kurulu acil olarak toplanıp faiz artırım kararını şimdi açıklamalı” diye konuştu.

Kuyumcular ne diyor?

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan İzmir Kuyumcular Esnaf Odası Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Baransel de, “Artışın pandemi nedeniyle olduğunu düşünmüyorum. Açıkçası insanların bankalara olan güveni kalmadı. Faizler düşük, Türk Lirası her geçen gün dolar ve euro karşısında değerini kaybediyor. Cebimizdeki 100 lira 70 liraya düştü. Her şey de pahalandı… Şu anda en güvenilir liman altın. Bu artışın daha da devam edeceği düşündeyim. Biz de son beş yılın en ilginç yükselişi ile karşılaştık. Vatandaşa ne yapmaları konusunda öneride bile bulamıyoruz. Ancak şunu söyleyebilirim ki altın gördüğü rakamdan geriye düşmez” dedi. Yağmur Gülü / Özel Haber