Yolculuğumuzu bir şölene dönüştüren, zamanın nasıl geçtiğini anlamadığımız, penceresinden müthiş güzellikleri izlediğimiz bu arada da tatlı sohbetlerimize eşlik eden kahvelerimiz… Unuttuğumuz çocukluğumuz ya da annelerimizin, babalarımızın anlattıkları hatıralarının somut örneği… Ne çok öyküler dinliyorum bir bilseniz… 1930’lara 40’lara kadar dayanan aile anılarının çocuklarında yaşaması ve zaman zaman herkesin uzaklara dalışını izliyorum. İşte yine güzel bir yol hikâyesi yaşadık. Hem de hiç rötar yapmayan, konforlu bir şekilde ve kar kaplı muhteşem manzaraları hayranlıkla seyrederek, süzüle süzüle yaptığımız yolculuk adeta taçlanmış oldu.

SABAH KEMALİYE’DEYİZ

Sabah saatlerinde Erzincan’ın İliç ilçesinde molamızı verip direk olarak Kemaliye’ye geçerek Karanlık Kanyon’a gittik. Tünellerin girişindeki buz sarkıkları ve Karanlık Kanyon herkesi büyüledi. Bol bol fotoğraflayarak İliç’e geri döndük. Mani Yolu’ndaki sevgililerin yazdıkları manileri okuyarak yol aldık. Yukardan baktığımız manzara ile kesin ömrümüz uzamıştır. Ayrıca yöresel lezzetlerden olan lök (dut ve ceviz) ya da beşateş ( bal, ceviz, badem, şeker ) için sizlere Lökhane’ye tavsiye ederiz. Güzel bir sabah kahvaltısı için pek fazla seçenek olmasa da bizim gittiğimiz Sefa’m Cafe harikaydı. Restorasyonu yapılmış. Özel bir bina ve içinde otantik eşyalarla zenginleştirilmiş harika bir kahvaltı evi. Çorbaların lezzet ise tartışılmaz.

ANADOLU ANALARLA DOPDOLU…

Ayrıca aile işletmesi olan bu mekânda yaklaşık 90 yaşlarındaki teyzemiz kahveleri kendisi sunuyor. Ondan mani dinlemeyi de unutmayın. Tam Anadolu insanı. Halen zevkle çalışan, kırışıkları ile yaşamın ve yaşanmışlığın abidesi olarak aramızda dolaşan tarihin simgesi. Uzatmadan ikinci molamız Erzincan’dan söz edeyim birde. Nasıl güzel bir kültür, müzikleri, folkloru en zengin illerimizden.

GİLVELİK ŞELALESİ

Önce Gilvelik Şalelesi’ne gittik. Yine her yer sarkık içinde. Karla kaplı. İnanılmaz bir tablo. Burayı da anılarımıza alarak doğruca Türkiye’nin en uzun pistlerine sahip olan Ergani Kayak Merkezi’ne gittik.

ERGANİ KAYAK MERKEZİ

Fakat zamanımızı doğru kullanmak adına telesiyeje binme vaktimiz olmadı. Tabii ki, yine şahane bir manzara. Tabii ki, her yer bembeyaz olunca… Var olmanın, o anı yaşamanın mutluluğu anlatılmaz oluyor. Geldik akşam saatlerinde mola verdiğimiz Erzurum ilimize. Adeta koca bir gün yaşadık orada sanki. Akşam saatlerinde kültür turu yapmak, ışıklandırılmış hali ile eserleri görmek muhteşemdi.

DADAŞLAR ŞEHRİ ERZURUM

Doğu Anadolu’nun en büyük kenti olan Erzurum M.Ö 4900 yıllarında kurulduğu tahmin ediliyor. Erzurum için Camiler ve Medreseler şehri de denilir. . Erzurum'daki tarihi camiler Saltuklular, İlhanlılar ve Osmanlılar döneminde yapılan camilerdir Erzurum’da akşam karanlığında Üç Kümbetler, Çifte Minareli Medrese, Gürcü Kapı Camii, Kongre Binası, Erzurum Kalesi gibi daha pek çok yeri dışardan da olsa gezmek hepimize çok iyi geldi. Çok soğuk bir akşamda içimiz ısındı tüm yaşadıklarımızın karşısında. Bilirsiniz Erzurum’un da soğuğu gerçekten meşhurdur. Ayrıca en çok Tabyaların bulunduğu şehirlerimizden.

PALANDÖKEN’DEN KUŞBAKIŞI…

Erzurum'da kış turizmi çok gelişmiş olunca bizim de Palandöken Kayak Merkezi’ne gitmemek olmazdı. Ayrıca merkeze üç kilometre uzaklıktaki Palandöken Dağı, 2011 yılında Üniversite Oyunları’na ev sahipliği yapınca daha da önemi bilinir olmuştu. Zamanımız yine telesiyej ile çıkmak ve inmek için uygun değildi. Ama gece ışıklandırması ile Palandöken Dağı bizleri tüm güzelliği ile karşılamıştı. Beyaza, yüce dağlara ve onların var ettiği muhteşem manzaralara hayranlıkla bakakalmıştık. O saatte kayakçılar bu dağın keyfini doyasıya yaşıyorlardı. - Cağ kebabı ve kadayıf dolması Ee biz madem kayamıyoruz, o zaman önceden ayırttığımız yerdeki cağ kebaplarını yemeğe geç kalmayalım diyerek tekrar şehir merkezine indik. Tarım ve hayvancılıkla ünlü olan bu şehrimizde cağ yemek bir başka güzel. Nasıl bir lezzettir öyle. Daha önce trenimize sipariş ederdik, paket halinde gelirdi kebaplarımız. Şimdi ise yerinde sıcak sıcak yemenin keyfini yaşadık. Her şey bu kadar mı güzel olurdu. Üstüne de meşhur kadayıf dolmalarımız da gelince mutluluğa giden yolun sonuna gelmiştik. Midelerimiz bayram yapıyordu. İşte bu yalnızca yol hikayemizin bazı anları… Sizde bu hikayeleri yazmak için, anlatmak için, anlamak için geç kalmayın. Anılarınızla yaşamınıza renk katın. Sevgi ve sağlıkla kalın… Bircan Tağıl / Özel Haber