Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) geçen yıl sonu itibarıyla karar için bekleyen davalar sıralamasında Türkiye’nin Rusya’nın ardından ikinci sırada geldiği açıklandı. Türkiye, geçen yıl AİHM'de ifade ve düşünce özgürlüğü ihlalinden en en fazla mahkum olan ülke oldu. AİHM tarafından yapılan yazılı açıklamada, mahkemenin geçen yılki çalışmalarıyla ilgili veriler açıklandı. Buna göre, 31 Aralık 2019 itibarıyla, AİHM önünde bekleyen davaların yüzde 25,2’sini Rusya’dan, yüzde 15,57’sini ise Türkiye’de gelen başvurular oluşturuyor. Bu ülkeleri, yüzde 14.8 ile Ukrayna, yüzde 13,2 Romanya ve yüzde 5.1 İtalya izliyor.

EN FAZLA TÜRKİYE

AİHM önünde bekleyen toplam dava sayısı geçen yıl sonu itibarıyla 59 bin 800’e ulaştı. AİHM'de Rusya için bekleyen başvuruların sayısı 15 bin 38, Türkiye'den gelen başvuruların sayısı ise 9 bin 236 olarak kayıtlara geçti. AİHM geçen yıl 884 davayı karara bağlarken, 38 bin 480 başvuru üç hakimli komite tarafından “incelenemez” bulunarak geri çevrildi. Strasbourg Mahkemesi, geçen yıl Türkiye'yi 97 davada en az bir maddeden ihlal olduğu gerekçesiyle mahkum etti. AİHM, 35 davada Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ifade ve düşünce özgürlüğüyle ilgili 10.maddesini ihlal ettiğine hükmetti. Bu alanda, Türkiye, 2019 yılında AİHM'de en fazla ifade özgürlüğünden mahkum olan ülke oldu. Rusya ise 10. madde ihlalinden toplam 19 kere mahkum oldu. Türkiye, adil yargılanma hakkıyla ilgili 6. maddeden ise en az 17 kez mahkum oldu.

‘İHLAL SONUCU...’

Karşılaşılan tablonun ülke ekonomisini ve turizmi etkileyeceğini söyleyen İzmir Büyükşehir Belediyesi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu Başkanı ve CHP Grup Sözcüsü Avukat Nilay Kökkılınç, “Bizler ülke olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraf bir ülkeyiz. Dolayısıyla bu sözleşmenin hükümlerini uygulamak ve yaptırımlarını karşılamakla yükümlüyüz. AİHM gitmeden önce iç hukuk yollarının tüketilmesi gerekiyor. İç hukuk yolları tüketilmesi aşamasında Anayasa Mahkemesine başvurunun reddinden sonra AİHM başvuru yapılabiliyor. Esasında bağlı olduğumuz AİHM sözleşmesinin hükümlerinin uygulanıp uygulanmadığı Anayasa Mahkemesince kolaylıkla değerlendirilebilir. Ülkemiz ne yazık ki en çok ihlal eden ülke konumuna gelmez. Öncelikle iç yasalarımızı oluştururken uluslararası sözleşmelerimize bağlı olacak şekilde yapmamız, yaptığımız yasaları yine ihlal sonucunu yaratmayacak şekilde uygulamamız gerekiyor” dedi.

‘DÜZENLEMELER YAPMALIYIZ’

Türkiye’de en büyük sorunun yasaların uygulanması noktasında olduğunun altını çizen Kökkılınç, “Boşluklar var, çok fazla yoruma açık. Bazen, bu konular uygulayıcılar tarafından malesef suistimal edilebiliyor. Ülke olarak bu konumdan en kısa süre içerisinde çıkmamız gerekir. Ekonomimizin yükselmesi ve uluslararası itibarımızın değerlenmesi AİHM’de bu şekilde bir derecelendirmeye maruz kalmamakla doğru orantılı bir şey. Yabancı yatırımları çekmek, turizmin büyümesi ve ekonomik büyüme içinde bizlerin hukuken istikrarlı ve güvenli ülke imajını ortaya koymamız gerekiyor.  Türkiye daha fazla hak ihlalinde bulunmamalı. Bu konuda acilen yasal anlamda düzenlemeler yapmak ve uygulamayı birebir sağlamak devletin görevi” diye konuştu.

'SİYASET EL BİRLİĞİ YAPMALI'

İfade özgürlüğü anlamında Türkiye'nin tablosunu yorumlayan İzmir Barosu Eski Başkanı Avukat Aydın Özcan, "İfade özgürlüğü anlamında öncelikle Türkiye başta kendi Anayasası olmak üzere, Uluslararası anlaşmalarda imza atan bir ülke. Kadın hakları anlamında yine imzaladığımız İstanbul Sözleşmesi yani uluslararası sözleşme var. Evrensel hukukun tanımlandığı anlaşmalara uymak zorundayız. Bu anlamda; siyasi iktidarların hukukun üstünlüğünün ve yargı bağımsızlığının sağlanması anlamında yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerekir. Son rapora göre; 1959-2020 arasında tüm veriler toplandığını 'İfade Özgürlüğü ihlalinde' birinci sıradayız. Basın özgürlüğünün ve temel hak özgürlüklerin sağlanması şart.  Öncelikle siyasi partilerin bu başlığı öncelikli hedef olması gerek. Evrensel hukuk normlarının uygulandığı ilk 5 ülke arasına Türkiye'yi sokmak anlamında tüm siyasi partilerin birincil hedefi  olmalı. Bu anlamda bir kamuoyu oluşturulmalı, bu öncelikli bir görev kabul edilmeli. Bu ekonomik ve sosyokültürel anlamda Türkiye'nin önünü açacak en önemli unsur . 1959-2020'ye kadar tüm iktidarlar bu anlamda sınıfta kalmıştır. Avrupa ülkelerinde seçme seçilme hakları kadınlara verilmemişken, Türk kadınlarına seçme seçilme hakkı tanınmıştır. Türk Hukuk sistemi Cumhuriyetin ilk yıllarında Avrupa Medeniyeti tarafından parmakla gösterilir hale gelmiştir. Şu anda örnek olamayacak şekilde temel hak ve özgürlükler anlamında yani; ifade özgürlüğü basın özgürlüğü anlamında, taraf olduğu sözleşmeleri ihlal eden ve Rusya'yla yarışan ülke konumundadır Siyasi iktidarların vereceği kararlar büyük önem arz ediyor. Gerçekten ülkede hukukun üstünlüğünü etkin hale getirecek politikalara yönelmek gerekmektedir. İktidarı buna teşvik edecek olanda muhalefet partileridir. Türk siyasetinin bu konuda el birliği yaparak, milli bir dava gibi görerek bu konuyu çözmesi gerekir" açıklamalarında bulundu.

KÖKKILINÇ: KADIN HAKLARI İHLALİ NOKTASINDA YAŞAM HAKKI KUTSALDIR

Kadın hakları ihlalinin de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine konu haklardan olduğuna değinen Avukat Nilay Kökkılınç, “Kadın hakları ihlali noktasında yaşam hakkı kutsaldır. Ve aynı zamanda bir insan hakkıdır. Buda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine konu haklardandır. 2018 yılında son verilere göre 440 kadın, 2019 yılında 478 kadın, 2020 yılında 173 şüpheli olmak üzere 300 kesin kayıtla erkekler tarafından katledilmiş kadın kayıtlara geçti. 2020 yılında Ocak ayında yine bu konu basında ve ülkede gündemi meşgul etti. Bu konuda yasalarımızı gözden geçirip, 6284 sayılı yasanın kadına karşı şiddet ve şiddetle mücadeleye dair çıkarılan yasanın iyi uygulanmasını sağlamalı ve bu yasayı iyileştirmemiz gerekiyor. Uluslararası İstanbul Sözleşmesine her yönüyle sahip çıkmamız gerekiyor. İç hukuk normlarımıza da yansıması gereken bir sözleşme. Bu konuda Türkiye’nin karnesi maalesef iyi değil. Bu konunun iyileştirilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber