Avrupa Konseyi’nin, kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin , ciddi bir insan hakları ihlali oluşturan bu sorunu en kapsamlı şekilde ele aldığı uluslararası anlaşma, ‘İstanbul Sözleşmesi’. Avrupa ile onun sınırlarını da aşan geniş bir alanda daha güvenli yaşanabilmesini sağlama yolunda önemli bir adım olarak görülen sözleşmede; Şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması ve şiddet uygulayanların adalete teslim edilmesi, gibi temel başlıklar yer alıyor.

 İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet ile mücadele etme nedeniyle, Avrupa Konseyi tarafından 11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açılan sözleşme olmakla birlikte, Resmi Gazete'de ise 8 Mart 2012'de yayımlandı. Sözleşme, onay yeter sayısına(10) ulaştığı 1 Ağustos 2014'te yürürlüğe girmişti. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı Karar’ı Resmi Gazete’de yayımlandı. Kararın ardından  toplumun geniş kesimlerinden tepki yağdı. Ünlü isimler, sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımlarla Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine yönelik tepki gösterdi. Kadın cinayetlerinin günden güne artan bir problem olduğunu ve sözleşmeden çıkılmasının Türkiye’de kadın cinayetlerini daha da artıracağını vurgulayan İzmirli Kadınlar, kararın sadece kadınlara yönelik değil, toplumun tüm temel hak ve özgürlüklerine karşı bir saldırı olduğunu söylediler.

infaz-yasasina-bir-tepki-de-huriye-serterden

'HAK VE ÖZGÜRLÜK SALDIRISIDIR’

Kararın yalnızca kadınlara yönelik değil, demokrasi adına da atılmış saldırı olduğunu dile getiren ve ilerleyen süreçte kadın cinayetlerinin önüne geçilemeyeceğini belirten İzmir Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) Başkanı Huriye Serter, “Adeta bir kadın mezarlığına dönüşen ülkemizde İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması bundan sonra daha fazla kadının cinayete kurban gitmesi anlamını taşımaktadır. Sadece kadınların meselesi değil. Bir demokrasi meselesi. İnsan Hakları meselesi. Her kesimin sahip çıkması gerekiyor, eğer yapmazsak kadın mezarlığına dönüşmemizin önüne geçemeyiz. Her gün en az 3 kadın erkek şiddeti tarafından öldürülen kadınlar olarak geçen, faili meçhul cinayetlerde var. Kadınlar büyük bir potansiyel. Bunu kullanmak varaken, bir cinsi diğerine karşı bu kadar aşağılarda tutmak, toplumun patlamasına neden olacak. Biz kadınların görüşleri yok sayılarak kararname ile oldu bittiye getirilmek istenen bu karar, sadece kadınlara yönelik değil, aslında tüm toplumun temel hak ve özgürlüklerine yönelik bir saldırıdır. Bu yüzden İzmir Kadın Kuruluşları Birliği olarak 50 derneğimizle birlikte sadece biz kadınları değil, toplumun her kesimini  bu anlayışla mücadele etmeye çağırıyoruz. Haklarımızı sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz” dedi.

betul-sezgin

İzmir İş Kadınları Derneği (İZİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Betül Sezgin de, “Her yıl, her ay, her gün kadınlar öldürülürken bu ülkenin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkması kabul edilemez. İstanbul Sözleşmesi kadınlara yaşam sunan bir sözleşmedir. Bu sözleşmeden daha önce çıkılmaması için ve harfiyen uygulanması için her platformda görüşlerimizi açıkladık. Bugün gelinen noktada bir gece alınan kararla bu sözleşmeden çıkmamız kadınlara büyük bir haksızlıktır. Bu karar kadın katillerini artık daha da pervasız hale getirecek. Kadın cinayetleri daha da artacaktır. Kararın oldu bittiye getirilerek çıkarılması için bütün toplumu hiçe saymaktır. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Kadınlar olarak haklarımızı bundan sonra daha yüksek sesle savunacağız” ifadelerini kullandı.

emre-pinar-kilic

Ege İş Kadınları Derneği (EGİKAD) Başkanı Emre Pınar Kılıç, “İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin gece yarısı kararı ile çıkmasını kabul etmiyoruz. Yıllardır kadınların toplumda daha iyi noktalara gelmesi, cinayetlere kurban gitmemesi için mücadele ediyoruz. İstanbul Sözleşmesi de bu noktada en önemli uluslararası kriterleri belirliyor. Bu karar medeni ülkeler seviyesine ulaşmak için çalışan Türkiye ile de çelişiyor. Bu karar kaygı vericidir. Kadına yönelik şiddeti daha da artıracaktır. İstanbul Sözleşmesi’nin faydaları, etkileri ortadayken Türkiye’nin ev sahipliği yaparak öncülük ettiği bu anlaşmadan çıkması kabul edilemez. Bugün bu kararı alanların, daha sonra bir gecede neleri değiştirebileceği, başta kadınlar olmak üzere tüm toplumu gelecek endişesine de sürüklemiştir” dedi.

‘YANLIŞTAN DÖNÜLMELİDİR’

İstanbul sözleşmesi kararına yönelik mesajlarını paylaşan İzmirli kadın belediye başkanları tepkilerini dile getirdi. Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, “Güçlü ve özgürleşmek kazanılan özgür bir fikir imzasıyla kaybetmeyeceğiz. Meclisi ve Anayasayı yok sayarak erkek şiddetini kollayamazsınız, gerçeklik ve özgürlük mücadelesini bastıramazsınız” dedi.

 Balçova Belediye Başkanı Fatma Çalkaya da, “İstanbul Sözleşmesini kaldırmak sadece Kadınlara değil Ülkemizin geleceğine yapılan kötülüktür. Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir” ifadelerini kullandı.

Karaburun Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, "Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığı önleyerek, yasalarla korunmasını sağlayacak İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmek bizi daha da karanlığa itecektir. Kadın olarak bu ülkede yıllardır verdiğimiz mücadelenin bir gecede alınan kararla yok sayılması ülkemiz ve geleceğimiz adına çok üzücüdür, bu yanlıştan dönülmelidir” açıklamalarında bulundu.

‘KARARI TANIMIYORUZ’

CHP İzmir Milletvekili CHP İzmir Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Av. Sevda Erdan Kılıç, “AKP iktidarının kadına yönelik şiddeti, tacizi, tecavüzü ve kadın cinayetlerini önleme değil, özendirme gibi bir misyonu olduğunu dün gece alınan kararla bir kez daha görmüş olduk. Günde 3-4 kadın öldürülürken hergün taciz, tecavüz, kadınlara yönelik şiddet olayları yaşanırken AKP iktidarının tarikatları, cemaatleri sevindirecek bu kararını tanımıyoruz ve haklarımız için mücadele etmeye devam edeceğiz. Geleceğimizi, umudumuzu AKP’nin gerici zihniyetine bırakmayacağız. Milyonlarca kadının çığlığını, adalet mücadelesini görmeyip kadın katillerini, tacizcileri aklayanlar öldürülen kadınların kanını da ellerinde taşımaktadır” dedi.

Kadınların öncelikle insan hakları kapsamında ayrımcılık görmek istemediğini söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu Başkan ve CHP Grup Sözcüsü Av. Nilay Kökkılınç, “İstanbul sözleşmesinden ayrılmış olmamıza çok üzüldük. Ülkemizde imzalanmış bir sözleşmeydi. Şiddetle mücadelede de önemli uluslararası dayanaklardan biriydi. İBB olarak, şiddetle mücadele noktasında mevzuatımız çerçevesince çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

 ‘TOPLUMUN TÜM KESİLERİYLE’

Kadın Haklarını Koruma Derneği İzmir Şube Başkanı Engin Demir, “Kanun olarak kabul edilebilir bir yanı yok. Anayasanın 90. maddesini ihlal ediyoruz. Dünya milletleri özellikle kabul ediliyor kadın eşitliğini savunduğunu. Yasal olarak usule uygun değil. Hukuka uygun değil. Uluslararası teamüllere uygun değil. Sadece kadın erkek meselesi değil bu. Sonuna kadar direneceğiz. Her yaştan, her kişi bu işe karşı çıkacağız” ifadelerini kullandı.

zuhal-of

Cumhuriyet Kadınları Derneği İzmir Şube Başkanı Zuhal Of, “ Kadının korunması, kadına şiddet hepsi detaylı olarak İstanbul Sözleşmesi'nde var. Tavrımız her zaman belli ve net. İstanbul Sözleşmesi yasalarımızda yokmuş gibi davranılıyor” açıklamalarında bulundu. Güç Birliği Kadınları Dönem Sözcüsü Fatoş Dayıoğlu da, “Kadın erkek elele olmalıyız. Bizler bu mücadelemizde hiçbir zaman durmayacağız. Yılmadan, toplumun tüm kesimleriyle birlikte devam etmek zorundayız. Bugün acil olarak platformlar toplanıyor. Tüm grupların tek bir ses tek bir yerden güçlerimizi birleştirerek bu çalışmaya ses vermemiz. İzmir değil tüm Türkiye birleşip harekete geçirmeliyiz” diye konuştu.

Rana Beyza Öztürk