Pandemi dönemiyle birlikte artan işsizlik ve ekonomik çıkmaz aylardır gündemi meşgul ediyor. DİSK Genel-İş Sendikası, “Gelir Eşitsizliği ve Yoksulluk” başlıklı rapor yayınladı. Bu raporda yer  alan bilgiler ise şöyle: Türkiye, Avrupa’da en yoksul yüzde 20’lik kesim ile en zengin yüzde 20’lik kesim arasındaki gelir farkının en fazla olduğu ülke. Eurostat verilerine göre 2019’da Türkiye’de en zengin kesim en yoksul kesimden 8,3 kat daha fazla kazandı. Araştırmaya göre halk 1 yılda neredeyse 1500 dolar fakirleşti. Türkiye’de kişi başına Gayrisafi Milli Hasıla (GSMH) son bir yılda 1434 dolar azaldı. Kişi başına düşen milli gelir 2019’da 9 bin 150 dolar iken, 2020’de 7 bin 715 dolara indi. Bu rakam AB’de ortalama 43 bin 615 dolar. Gelişen ekonomiler ve gelişmekte olan Avrupa ülkeleri ortalaması ise 26 bin 25 dolar. 7.7 MİLYONU AŞIYOR Yoksul sayısı 2 yılda yüzde 8.4 arttı. 2017’de 15 milyon 864 bin kişi olan sayı, 2019’da 1 milyon 343 bin artarak 17 milyon 207 bin kişiye çıktı. Yoksulluk oranıysa yüzde 21.3’ü buldu. Dünyada çalışan yoksulluğu yüzde 9, Türkiye’de ise yüzde 14.4. Bu sayı 2019’da yarım milyon artarak 3 milyon 999 bin kişiye çıktı. Oran yüzde 14.4’ü buldu. Salgın nedeniyle kısa çalışma ve ücretsiz izin ödeneği alanlar da eklendiğinde sayı 7.7 milyonu aşıyor. YÜZDE 71 BORÇLU Sosyal korumanın yetersizliği salgın döneminde borçlanmayı artırdı. Her 10 kişiden 7’si borçlu. Gelir eşitsizliği ve yoksulluk nüfusun yüzde 71’ini borçlu hale getirdi. TÜİK verilerine göre Türkiye nüfusunun yalnızca yüzde 28,9’unun borcu yok. 2019’da nüfusun yüzde 33,6’sı iki günde bir et, tavuk veya balık içeren yemek ihtiyacını karşılayamadı. Nüfusun yüzde 29,7’si beklenmedik harcamaları için kaynak ayıramadı. Yüzde 19,2’si de ev içinde ısınma ihtiyaçlarını gideremedi. İzmir-Sosyoloji-Dernek-Baskani--Necati-yildiz ‘KONTROLDEN ÇIKAR’ Raporun ardından gelir eşitsizliğinin neoliberal dönemde arttığına değinen ve süreçlerin Türkiye için toplumsal tahlilinde bulunan İzmir Sosyoloji Dernek Başkanı Necati Yıldız, “Neoliberal dönemde gelir eşitsizliğinin uçurum derecesine geldiği dünyanın en zengini Bill Gates’in beyanı. Gerçekten gelir adaletsizliği bir uçurum derecesine geldi. Uçurumun topluma etkisi bunalımlı olacaktır. Eşitsizlik duygusu, insanın var oluşundan beri en temel duygu. Bunun yanına buradan hareketle insanlarda gerilimi arttırdığı için toplumsal fay hatlarının kırılgan hal gelmesi kaçınılmaz. Türkiye’de aslında şuan bu durum yaşanıyor. Bu nereye kadar böyle durur? Elbette kontrolden çıkar... Suç oranı artıyor bunlar öncü işaretler. Devlet şimdilik kontrol altında tutuyor. Pandeminin tetiklediği ekonomik sorunlar, feryatlar yükseliyor. Tek şansımız kültürümüzden gelen ‘dayanışmacı aile yapımız’. Bu yapı bizler için adeta sigorta görevi görüyor. Ama artık aile yapısı tümden değişmeye başlıyor. Sanıyorum ki bu durumda işe yaramayabilir. Eskiden köylerde üretim vardı insanların aç kalma ihtimalini önlüyordu. Köy kavramı artık yok. Bizleri koruyan bazı alanların aldığı hal nedeniyle tabloyu birçok açıdan iyimser görmüyorum. Sosyal bir patlama yaşanabilir" açıklamalarında bulundu memis-sari-disk 'HALK EKMEKTE SIRA' Açıklanan raporu yorumlayan ve 2 milyon esnafın kepenk indirdiğini ayrıca çalışanlar ile 4 milyon kişinin pandemi nedeniyle işsiz olduğunu söyleyen DİSK İzmir Şube Başkanı Memiş Sarı, "7 buçuk milyon hali hazırda işsizin üzerine iki milyon kişinin daha ekleyince rakam artıyor. Gelir adaletsizliği az gelişmiş ülkelerde var. Avrupa Birliği’ne bağlı ülkelerde ekonomik göstergeleri devlet ya da hükümetler birikimleri  üzerinden halkın ekonomik çıkarlarını gözeten yasalar çıkarıyor. Ayakta durmalarını sağlıyor. Az gelişmiş ülkelerde her şey bir tarafa itilerek 1400 lira olan işsizlik ödeneği, ücretli izin ya da kısmı çalışma ödemesi adı altında insanları yoksullaştırma programına aldılar. Çalışanların yüzde 43'ü zaten taban ücrette yani asgari ücrette çalışıyor. Hükümetlerin aslında bu yoksulluğa karşı mücadele etmesi gerekirken, çoklu yoksullaştıran programına gittiği gözlemlenebiliyor. Toplumun yoksullaştığını yüzde 1'in refah içinde yaşadığı verilerle ispatlanmıştır. Çoklu yoksullaştırma programı az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde uygulanarak toplumun aynı seviyede yoksul yaşaması için pandemi ile birlikte hayata geçirilmek istenen organizasyon. Eğer siz ne kadar yoksullaşma var görmek istiyorsak; SGK'ya sağlık sigortasını dahi ödeyemeyenlere, icra dosya sayılarına, mahalle kasaplarında borçlara ve  kredi kartı borçlarına bakmalıyız. İnsanların halk ekmekte bir lira ucuz ekmek için sıraya girmesi, tabloyu açıklıyor aslında" diye konuştu. Rana Beyza Öztürk/ Özel Haber