Torba Kanun tekliflerinin de özensiz ve nitelikten yoksun yönettikleri Türk tarımı gibi olduğunu ifade eden Sındır, düzenlemeyle üreticilerin çaresizlik içerisine itildiğini, Orman Kanunu yeniden değiştirilerek yeni tesislerin yapılabilmesinin önünün açıldığını söyledi.

Torba kanunlar temel yasa niteliğinde görüşülüyor

Sözlerine AKP iktidarının yasama kalitesine özen göstermediğini ifade ederek başlayan Sındır, “Torba Kanun niteliğinde gelen bu kanun teklifleri aslında bir temel kanun niteliğinde kabul edildiği için Meclis Genel Kuruluna indiğinde de madde madde değil kanunun tümü üzerine oylamayla gerçekleştirilecek. Torba kanunlar temel yasa niteliğinde görüşülüyor ve düzenlediği alan yönünden bütünlüğünün ve maddeler arasındaki bağlantıların korunması zorunluluğu var. Bu göz ardı ediliyor. Bu maddelerden kimisine ben belki katılıyorum, belki ‘evet’ oyu vereceğim, kimisini reddediyorum ya da kimisinde çekimser kalacağım. Fakat burada tümünü kabul etmek veya tümünü reddetmek zorundayız, çünkü bu torba kanun bir temel yasa niteliğinde görüşülüyor. Bu da torba kanunla yasalaşan, değişik kanunlarda değişikliğe neden olan niteliksiz değişiklikleri de beraberinde getiriyor. Ve bu da tabi nitelikli bir yasama faaliyetini gerçekleştirme imkanını bize sunmuyor. Bunu kesinlikle doğru bulmuyoruz, teklif hazırlanırken ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alınmamasını doğru bulmuyoruz. AKP iktidarının Torba Kanun teklifleri de özensiz ve nitelikten yoksun yönettikleri Türk tarımı gibi” dedi.

Çiftçilerimiz çok ciddi bir hasar gördü

Teklifle yapılmak istenen değişikliklere dikkat çeken ve devletin sürdürülebilir bir su politikası olması gerektiğini ifade eden Sındır, Yortanlı barajı mağduru üreticilerin yaşadığı sıkıntıları Tarım Komisyonunda dile getirdi. Sındır; “DSİ’nin bundan önce sulama birlikleriyle ilgili kanunları vardı. O zaman sulama kooperatifleri bakanlık üzerinden denetlensin dedik olmadı ama şimdi kanun teklifinde değişiklik geliyor. Fakat teklif ile Sulama Kooperatifleri DSİ Genel Müdürlüğü’nden alınırken, Sulama Birlikleri halen DSİ’de bırakılmakta. AKP iktidarı geçmişte yaptığı düzenleme ile DSİ kanununa getirdiği bir maddeyle de su borcu olan birliklere, su borcu olan elektrik borcu olan birlikler üzerinden çiftçilerin bu borçlarını Ziraat Bankası üzerinden yapılan destekleme ödeneklerinden mahsup edilir diye bir düzenleme getirdi. Bakınız İzmir Bergama ilçemizde Yortanlı Barajından sulama yapan çiftçilerimizden ürün hasadından önce kullandığı suyun ücreti Ağustos, Eylül aylarında ödemesi isteniyor. Yani pamuk üreten üreticimizden, Eylül ayında ürününü hasat etmeden borcunu ödemesi bekleniyor. Ödeyemezsen elektrik borcun, üretici desteğinden mahsup edilir deniyor. Yani çiftçiyi üreticiyi çaresizlik içerisinde, yok olmaya mahkum ediyorsunuz. Çiftçimizin kullandığı suyun borcunu ötelerseniz hiç olmazsa ürününü hasat eder, hasadını tamamlar ve sonra borcunu öder. Bunların yanında baraj sularının bir açma - kapama planlaması yok. Çiftçi su isteyecek planlama olmadığı için ne zaman su verirler bilemiyor. Geçen yıl Yortanlı barajında patlama oldu, taşkın yaşandı bölgedeki çiftçilerimiz çok ciddi bir hasar gördü. Sonra dendi ki bu devletin bir sorunu değil hasarınızı mal sahibi olarak kendiniz karşılayacaksınız. Bu kabul edilemez. Yaşanan sıkıntılar temelinde bir su politikası bir su stratejisi olmaması yatıyor. Sorunlar bir kanun teklifi ile ele alınarak bir bütünsellik içerisinde görüşülerek masaya yatırılmalı” dedi.