Ege Telgraf Gazetesi'nden Nihat Ak'ın haberine göre;  'Vergide adalet, gelirde adalet' sloganıyla yürüyüş yapan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, düzenin zengini daha da zengin etmek üzerine kurulduğunu savundu. Oluşan ağır tablonun iktidarın ekonomi politikaları olduğunu belirten Çerkezoğlu, “Yaşadığımız bu ağır tablonun tam tersi mümkündür. Bu ülkede hepimizin çalışarak ürettiği toplam değer, bu ülkenin 85 milyon insanını, işçisini, emekçisini, emeklisini, kadınını, gencini insanca yaşatmaya yeter de artar bile" diye konuştu. 

‘SİSTEM SADEŞTİRİLMELİ’

Vergi sisteminde bir sadeleştirme yapılması gerektiğini belirten İzmir Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkanı Yaşar Zengin, “Şimdiki vergi sistemiyle hesaplama yapmak çok zorlaştı. Mesela, Yatırım Teşvik Belgesi kapsamında işletmelerin hesaplamalarını kendi bünyelerinde yapabilmeleri neredeyse mümkün değil. İşin uzmanı yeminli mali müşavirler bile zorlanıyor. Bir sadeleştirme, bir hesaplama kolaylığına gidilmeli. Öncelikle vergi sisteminin sade, anlaşılabilir bir yapıya sahip olması, vergi yasalarının hukukun genel kurallarına uygunluğuna ve vergi adaletinin olduğu bir sistemin varlığına bağlıdır. Bu sistem ancak köklü bir reform süreciyle sağlanabilir. Belge ve kayıt düzenini tüm mükellef grupları için zorunlu hale getirerek, vergi kayıp ve kaçağını asgari düzeye indirebiliriz” dedi. 
Verginin belirli bir kesimden alınmak yerine tabana yayılması gerektiğini belirten Başkan Zengin, “Vergi reformu yapılmalı. Ama önce vergi, tabana yayılmalı. Hep aynı kümestekiler değil, kümese yeni tavuklar koyulmalı. Kayıp ve kaçaklar önlenmelidir. Her şeyden önce kayıt dışılıkla mücadele edilmelidir. Bu mücadeleden çıkacak sonuç şu an sürekli vergi ödeyen mükelleflerin üzerindeki yükü de azaltır, vergi tabana yayılmış olur. Gerek vergi reformu gerekse kayıt dışılığın önlenmesinde yeminli mali müşavirlerimiz katkı koymaya hazır. Meslektaşlarımız ülkemizde işletmelerin, ekonominin ve kamu maliyesinin vazgeçilmezidir. Meslek mensupları verdikleri hizmetlerle işlemlerin kayıt altına alınması noktasında işletmelerimize değer katarken, ilgili kamu otoriteleri ile işletmeler arasında köprü görevi de görmektedirler. Temsilcisi olduğumuz meslek mensuplarının sorunlarının yanı sıra ülkemizin vergi ve sosyal güvenlik sistemi ile paydaşı olduğumuz muhatap kurumlarımıza ilişkin iyileştirmeye açık reform alanları konusunda katkı sunmaktan memnuniyet duyarız” ifade etti.

Küresel piyasalar gelecek hafta merkez bankalarının faiz kararlarına odaklandı Küresel piyasalar gelecek hafta merkez bankalarının faiz kararlarına odaklandı

KREDİ GİBİ KULLANIM

Vergi tahsilatlarının artığına dikkati çeken Başkan Zengin, “Devletimizin vergi tahsilatları enflasyonun da etkisiyle artış gösterdi. Gelirler cephesinde en büyük kalemi oluşturan vergi tahsilatı ekimde yüzde 122,6 artışla 409,4 milyar lira oldu. Ekim ayı ile birlikte on aylık bütçe geliri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 77,9 artışla 3 trilyon 913,7 milyar lira oldu. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in göreve gelmesiyle denetimlerin arttığını görüyoruz. Mükellef sayısı da denetim sayısı da artmış olsa bile denetim oranının düşük kaldığını görebiliyoruz. Vergi ödemeyenlerin bunu adeta bir kredi gibi kullanma eğiliminde olduğunu görebiliyoruz. Vergi ödenmemesi halinde uygulanan faiz oranı ile kredi faiz oranları arasında bir fark var. Örneğin yüz birimlik vergisini ödemediği takdirde bir mükellef yıllık ne kadar faiz ödeyeceğini hesaplıyor. Diğer taraftan 100 birim kredi alsa ne kadar faiz ödeyeceğini hesaplıyor. Dışarıdan daha yüksek faizle 100 birim kredi kullanmaktansa 100 birimlik verginin yıllık faizini ödemeyi tercih edebiliyor” dedi. 

‘VERGİ BİLİNCİ ARTMALI’

Vergi bilincini artırmanın toplumsal yarar sağlayacağını vurgulayan Zengin, “Klasik caydırıcı modeller tek başına kayıt dışı ekonomi ve vergi kaçakçılığı ile mücadelede yeterli olmuyor. Çağdaş vergilemede en etkin yol, beyan usulüdür. Bu usul mükelleflerin kendi kendilerini vergileme usulü olarak da adlandırılmaktadır. Beyan usulünün dayanak noktası, mükellefin vergi karşısındaki durumunu en iyi kendisinin belirleyeceğidir. Ancak, beyan usulünün başarılı olması, geniş ölçüde mükellefin vergi bilincine ve idarenin mükelleflere ait bildirimlerin doğruluğunu araştırmada göstereceği başarıya bağlıdır. Vergi idaresinin, sayıları günümüzde milyonlarla ifade edilen mükellefleri teker teker ele alıp inceleyemeyeceği gerçeği göz önünde bulundurulduğundan, burada en önemli görev mükelleflere düşmektedir. Başarılı bir vergilemenin temel şartı, mükelleflerdeki vergi bilincinin geliştirilmesidir. Devletin yerine getirmekle yükümlü olduğu kamu giderlerinin karşılanması için, vatandaşların, elde ettiği gelirlerden veya servetlerinden yasalarda belirtilen usul, esas ve oranlara uygun olarak katkıda bulunmaları gerektiğini, fark etme, bilme, hatırlama yeteneğine sahip olmalarıdır” diye konuştu.

Kaynak: EGE TELGRAF