Kader Ergin/ ÖZEL HABER-Türkiye, depremin yaralarını sarmaya kanalize olmuşken üniversiteli gençler ise içinde bulundukları eğitim düzeniyle mücadelelerini sürdürüyor. Afetin ardından üniversitelerin bir kez daha online eğitime geçmesi, beraberinde de türlü türlü tepkileri getirdi. Aradan geçen yaklaşık iki haftalık sürenin ardından bir kez daha bilgisayar ekranından eğitime katılmak zorunda kalan üniversiteliler sürecin kendilerinde hem psikolojik hem de teknik anlamda çeşitli sorunlar yarattığını söyledi. İzmir Ekonomi Üniversitesi yazılım mühendisliği üçünü sınıf öğrencisi Buket Aygün, durumun depremzede öğrenciler için de zorluğuna değindi. “İlk gözden çıkarılan konunun üniversite eğitimi olması içler acısı” vurgusuyla açıklamalarına başlayan Aygün, “Online eğitimin yüz yüze eğitimle arasındaki uçurumu biz öğrenciler pandemide yeterince hissettik ve tekrar aynı durumda olmak gelecek kaygılarımızı daha da artırıyor. Diğer taraftan da depreme mağduru genç neslin, online eğitim için yeterli materyalleri olduğunu düşünmüyorum. Aynı zamanda depremzede olan üniversite öğrencilerinin büyük bir odak problemi ve internet bağlantı problemleri yaşayacağını düşünüyorum” dedi. MOTİVASYONUMUZ YOK’ Online eğitimin öğrenciler üzerindeki etkilerini değerlendiren Aygün, özellikle motivasyon önemine vurgu yaptı. Aygün, “Öncelik olarak en büyük problemimiz odaklanma ve motivasyon eksikliği. Sonrasında ise teknik eksiklikler karşımıza çıkıyor. İnternet bağlantı problemleri, iletişim eksikliği gibi konular üzerimize büyük bir yük... Öğrencilerin ise gerçekten büyük bir motivasyon eksikliği var. Yaşanan bu afetten yeterince etkilendik. Özellikle deprem bölgesindeki arkadaşlarımız için bir hayli endişelendik. Online eğitimle beraber kampüslerimizden ve arkadaşlarımızdan uzak kaldık. Bu yaşananlar bizlerde motivasyon düşüklüğü ve ciddi bir gelecek kaygısı oluşturdu” açıklamalarında bulundu.FELAKET DEĞİL DOĞAL AFET’ Bartın Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü ikinci sınıf öğrencisi olan ve Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) binalarının depremzedelere açılması nedeniyle ile kaldığı yurttan ayrılan Ahmet Arslan, “Öncelikle deprem bir felaket değil bir doğa olaydır. Bunu felaket haline getiren bizler ve aldığımız eğitimin kalitesidir. Depremzedelerin yurtlarda konaklamasında bizim için bir problem yok ama eğitime ara verilmesi bazı aksaklıklara yol açıyor. İlgili kişilerin düşünüp yurtların çözüm olmadığını anlaması gerekiyor” diye konuştu. KONUK YA DA POLİS EVİ...’ Depremin ortaya çıkardığı barınma sorunu ile ilgili konuşan Ege Üniversitesi Ayşe Güven de alternatif çözümlerine dikkati çekti. Güvenç, “Üniversitelerin online olması konusunda depremin etkisi olmadığını düşünüyorum. Boşaltılan KYK yurtları yerine şu an kullanımda olmayan konuk evleri, polis evleri kullanılabilirdi. Türkiye’de yardımseverlerden önemli bağışlar toplandı bu bağışlarla da depremzedelerin ihtiyaçları karşılanabilirdi. Yüz yüze eğitimin önlenmesi her geçen gün süreci daha çok etkiliyor. Daha önce pandemi döneminde de lisans ve ön lisans eğitimleri online devam etti. Üniversiteler, öğrencileri sosyokültürel anlamda da besleyen kurumlardır. Eğitim uzaktan olduğu için gençlerin bu avantajının da ellerinden uçup gittiğini düşünüyorum. Evet, deprem bir felaket ama bunun faturasının eğitime kesilmemesi gerekirdi” yorumunda bulundu.SUDAN ÇIKMIŞ BALIK GİBİ’ Bünyesinde uygulamalı dersler barındıran sağlık bilimleri, tıp ve hemşirelik fakülteleri de online eğitimin kendilerini geri planda bıraktığını savundu. Hemşirelik Fakültesi son sınıf öğrencisi Yağmur Barik, uygulamalı dersler ve geçtiğimiz yıllardaki online eğitim tecrübeleri hakkında görüşlerini paylaştı. Barik, “Hemşirelik 1’inci ve 2’nci sınıf, meslek pratiğinin ilk temelini attığın yıllardır. Bu süreçte pratik yapmayınca 3’üncü ve 4’üncü sınıfta staj dönemine başlayınca tabir-i caizse sudan çıkmış balık gibi oluyorsun. Dolayısıyla senden beklenen performansı da gösteremiyorsun. Uygulamalı birimlerde anlatılan teorik bilgi çok yüzeysel kalacak ve pratiğe ve gerçek hayata dökmede çok zorlanılacak” diye konuştu.