Yapay zekâ devriminin öncüsü, Türkiye’yi merkez üs seçti Yapay zekâ devriminin öncüsü, Türkiye’yi merkez üs seçti

Türkiye’de vergi ödemeleri vatandaşın kabusu haline dönüştü. Sistemin adaletsiz olduğunu savunan uzmanlar bu yöndeki eleştirilerini Ege Telgraf ile paylaştı. “Ülkedeki bir avuç zengini daha da zengin etmek için biz emek veriyoruz. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması talebimiz” diyen Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, mücadelelerini eylemler ve kongreler yaparak devam ettirdiklerini söyledi.

Disk Ege Bolge Temsilcisi Memis Sari Gozunu Karartti Hodri Meydan Isten Cikarin 208810 1

‘ÜLKE YOKSULLAŞIYOR’

Vergi sisteminin, zenginleri daha da zenginleştirmek üzerine kurulu olduğunu savunan Sarı, “Durumu iyi olanlar servetine servet katarken fakir insanımız daha da fakirleşiyor. Bu yaşanırken ülkede özgürlük, demokrasi ve hukuktan söz edilemez. Yolsuzluk yapandan da, hak yiyenden de hesap sorulmazsa adalet sağlanamaz. İşçiler ve emekçiler yılın 365 gününün 138’ini vergi ödemek için çalışıyor. Yani kazancının üçte biri vergiye gidiyor. Bundan kaynaklı olarak ülkemiz de yoksullaşıyor. Bir ülkede bir öğrenci kantinden aldığı tostun vergisini veriyorsa o ülke bitmiştir, dibe vurmuştur” ifadelerini kullandı.

7C203078 Dd86 4Fb2 B5Ce 661C3Bb98Ddd

KAMUDA BÜYÜK İSRAF!

Vergilerden önce harcamalarda tasarrufa gidilmesi gerektiğini belirten ekonomist Bülent Toptaş, Türkiye’deki vergilendirme sistemi hakkında konuştu. Toptaş, “Gelir ve kurum vergileri olarak dolaysız vergiler, tüketilen mal ve hizmetleri barındıran dolaylı vergiler olarak iki çeşit vergi mevcut. Dolaylı vergiler, genellikle yapılan harcamalar dolayısıyla ödenen vergilerdir. Katma değer vergisi (KDV)  özel tüketim vergisi (ÖTV) dolaylı vergilerin ağırlığını oluşturur. Mükellefin ödeme gücü dikkate alınmaz. Zengin veya fakir bir vatandaş aldığı 1 litre benzin için aynı vergiyi öder. Dolaysız vergilerde vergi mükellefinin ödeme gücü önemlidir. Mükellefin geliri ve serveti arttıkça ödeyeceği vergi de artar. Bu nedenle dolaysız vergiler daha adildir” dedi. Ekonomi yararına kamu ağırlığının azaltılması gerektiğine vurgu yapan Toptaş, “Kamu bankalarının özelleştirilmesi gerekiyor. Devletin elindeki işletmeler ve bankalar yine devlet tarafından manipüle ediliyor, siyasi amaçla kullanılıyor. Aynı durum belediyeler için de geçerli. Hem merkezi hem de yerel otorite ana işlerine odaklanmalı. Yerel seçimlerden sonra ekonomide daha yoğun önlemler alınacağı ve özellikle vergilerde önemli artışlar olacağı dile getirilmektedir. Maalesef kamuda savurganlık çok dikkat çekici. Öncelikle liyakatsiz işe alımlar ve liyakatsiz yönetici atamaları büyük bir problem. Bunlar nedeniyle kamuda verimsizlik artmakta. Yine itibardan tasarruf olmayacağı görüşü ile yapılan gösterişe yönelik harcamalar da büyük bir sorun. Bu nedenle vergileri artırmadan önce mevcut toplanan vergilerin en doğru şekilde harcandığından emin olunmalıdır. Vergilerin bırakılıp harcamalara bakılması gerekiyor” açıklamalarında bulundu.

43981697 24Bd 4Fd8 A1F4 65C39C9601Bd

‘GELECEĞİN TEMİNATI’

Avukat Nurdan Heris de, “Vergi, bir ülkenin geleceğinin teminatlarından biridir. Ülkenin varlığını sürdürebilmesi ve vatandaşına hizmet sunulabilmesi için vazgeçilmez bir unsurdur. Ancak, verginin toplanmasındaki adaletin sağlanması nasıl mümkün olabilir? Öncelikle, ücretli çalışanların en yüksek vergi oranı ile vergilendirildiği çok açık bir gerçektir. Elde ettiği gelir ile vergilendirme oranı karşılaştırıldığında, kişiye kalan yaşam standartı bunun açık göstergesidir. Yüksek gelir düzeyine sahip olanların vergilendirilmelerinde matrah belirlenmesi aşamalarında düşülebilecek giderler kalemi iyi değerlendirildiğinde, kişileri müteşebbis olma ruhundan da alıkoymayacak şekilde ama halk ile arasında uçurum da yaratmayacak şekilde vergilendirme yapılması uygun olacaktır. Yalnızca bu konu da değil tabii ki, pek çok teşvik uygulamalarının ardından uygun vergilendirmelerin getirilmemiş olması da vergi adaletsizliğini beraberinde getirmektedir. Vergilendirme, herkesin çorbada tuzu bulunması niteliği taşıdığı sürece adildir. Bazıları yalnızca kendileri için çalışır. Bir ülkede başka yaşayanlar da olduğunu, herkesin zincirin bir halkası olduğunu ve vatanına borcu olduğunu unuttuğu ölçüde adaletsiz vergilendirmenin sonuçları ile ülkenin baş başa kalması ne yazık ki kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı.

Kaynak: Ege TelgrafMuhabir: Safanur Öztürk