Korona virüste aşılama sürecinin başlaması ve Mart ayından itibaren de atılan normalleşme adımlarını Ege Telgraf'a yorumlayan İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Çamlı, kritik açıklamalar yaptı. Türkiye'de 70'e yakın ilde görülen mutasyonlu virüs vakalarına karşı tedbirli olunması gerektiğini ifade eden İzmir Tabip Odası Başkanı Çamlı, Nisan ayında İzmir'i ve Türkiye'yi bekleyen olası bir üçüncü dalga için uyarılarda bulundu.

‘MUTASYON KORKUTUCU’

Mutasyonlu virüs vakalarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulunan İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Çamlı şunları söyledi: "Mutasyonlu yani varyant virüs oranları giderek artış gösteriyor. Yapılan testlerde pozitif çıkan vakaların bazılarının değerleri daha güçlü. Yani virüs yükü daha fazla. Bu yeni vakaların bir kısmına ayrı bir varyant virüs testi daha yapılıyor. Bu ayrılan ve ikinci testin yapıldığı vakaların üçte birinin varyant virüsü de pozitif çıkıyor. Gerek İngiltere, gerek Brezilya, gerekse Güney Afrika kökenli virüs varyantları giderek yaygınlaşıyor ve dominant hale gelmeye başlıyor. Artık bu varyantlar kökeni Covid-19'un yerini almaya başlıyor. Virüs geçirdiği mutasyonlar sonucunda bu yeni varyantlarına dönüştü. Bulaştırıcılığı çok yüksek olduğundan da toplumda çok hızlı yayıldılar ve önceki virüsü bastırıp kendileri öne çıkıyor. Yayılma hızı da yüksek olduğundan pandemideki vakalarının artmasına yol açıyor. Bu noktada aşının ne ölçüde etkili olacağı net olarak belli değil. Bazı aşıların bunda etkili olduğu söylense de pratikte durum böyle değil. Korona virüs olanların yeniden bu hastalığı geçirdiğini ya da aşı olmasına rağmen tekrarladığı durumlarıyla karşılaşabiliyoruz. Bundan dolayı, aşıların varyant virüse karşı ne ölçüde etkili olduğu ya da koruyup korumadığı çok iyi bilinmiyor. Bu bilinmezlikler de acaba aşılar varyantlara etkili olabilecek mi kaygılarını beraberinde getiriyor.”

‘VARYANT YAYILIYOR’

‘Varyant virüsler giderek belirginleşiyor. Yayılma hızından ötürü toplumdaki vaka sayıları yükselişe geçti’ diyerek açıklamalarını sürdüren Çamlı, “Örneğin Karadeniz'deki vaka artışlarının ya da İzmir'deki son bir haftada yüzde 25'lik vaka artışının bundan kaynaklandığını ileri sürenler var. Bunda yapılan kongreler mi etkili oldu ya da varyant virüs yüzünden mi bu durumu yaşıyoruz, araştırılması gerekiyor. Bu konuda resmi bir açıklama da yok" şeklinde konuştu.

‘TEST AZALDI’

Çamlı, vaka oranlarındaki düşüşün günlük test sayıların azalmasından kaynaklandığını hatırlatarak, "Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalarda varyant virüsün hızla yayıldığı, daha dikkatli olunması gerektiği ifade ediliyor. Varyant virüs Şubat başında 4 ilde iken bu rakam Şubat ortalarında 20'lere çıktı. Şu anda 70 ilde bu varyant virüs görüldüğü açıklandı. Bu sadece bir aylık dönem. Bilim insanlarına göre özellikle Nisan ayının ortalarına doğru, yani bundan bir buçuk ay sonra üçüncü dalga ile karşılaşabiliriz. O yüzden tedbirlerin gevşetilmesi zamanlama açısından çok da uygun değildi. Tüm Türkiye'de ve İzmir'de vakalar artarken, pandemi tam anlamıyla kontrol altına alınmamışken bir normalleşme sürecine başlamak bilimsel verilerden çok ekonomik kaygılara dayanmaktadır. Aynı Haziran ayında yaşadığımız süreç söz konusu. Aynı olayların tekrarı mı olacak kaygısı yaşıyoruz. İller özelinde birtakım kararlar alınacaktı. Bunda ise kıstas haftalık vaka sayıların yüz binlik dilimdeki oranları. Vaka sayıları ise yapılan testler ile orantılı. Ne kadar çok test yapılırsa, vaka oranları da o kadar çok olur. Test sayılarında Aralık ayına göre en az yüzde 50 oranında düşüş var. 200 bin olan test sayıları 120 binlere kadar indi. İzmir'de de 15 bin civarında test yapılırken bu sayı şimdi 4-5 bin civarında az test yapılmasına bağlı olarak daha az vaka sayısına rastlanıyor. İzmir bu yüzden daha yüksek riskli gurupta yer alacakken risk oranı da daha düşlük grupta yer alıyor olabilir. Test sayıları arttığı takdirde vaka sayıları da yükselecektir. Başından beri olguların erken saptanması ve izolasyonun sağlanması, gerekse pandeminin gerçek şiddetinin değerlendirilmesi için test sayısı arttırılmalı dedik. Dünya Sağlık Örgütü de pandemiyle mücadelenin en önemli kriterinin test olduğunu açıklamıştı. Geldiğimiz noktada test sayılarının düştüğünü görüyoruz ve bunun nedenleriyle ilgili de ikna edici bir açıklama yok. Yetersiz test sayıları gerçekçi olmayan vaka sayılarını, bu da doğal olarak illerdeki gruplandırmayı beraberinde getiriyor. İzmir yüksek riskli il gurubunda. Yüksek riskli olan İzmir'de nasıl gevşeme yapabilirsiniz? Bu gevşemeyle ilgili anlayamadığımız pek çok şey var. Okulların bir bölümünde bazı sınıflar yüz yüze eğitim alamıyor. Ama kafeteryalar, restoranlar, alışveriş merkezleri açık. Okula gidemeyen bu öğrenciler buralara gidebiliyor, bunda risk görülmüyor. Bunu anlamak çok güç. Bunun mantıklı bir açıklamasının olması lazım. Yapılan bu açılımın bilimsel verilere göre yapıldığını düşünmüyoruz. Bir kez daha çarklar dönsün anlayışı ön plana alınmış durumda" dedi. Erman Şentürk / Özel Haber