Türkiye’de en çok tercih edilen dikey ulaşım araçlarının başında asansör geliyor. Dolayısıyla Türk sanayinin önemli üretim alanlarından birini asansör ve yürüyen merdiven sanayii oluşturuyor. Montaj, belgelendirme, periyodik kontroller, aksam üretimi ve bakım ile servis hizmetleri ile bu üretim alanı ülkede büyük bir ekonomik döngüye neden olarak her alanda da iş fırsatı yaratıyor. TÜİK’in 2018 verilerine göre asansör ve yürüyen merdiven sanayii yıllık 1.5 milyar dolarlık bir ekonomik hacim oluşturuyor. Sektör, Avrupa Birliği Müktesabatı’na birebir uyum gösterdikten sonra da ihracatta önemli ivme kazandı. Asansör ve yürüyen merdiven sanayii 56 milyon dolar dış ticaret fazlası vererek bu anlamdaki ender alanlardan biri. Ancak sektör son dönemde bu alanda faaliyet gösteren yabancı firmalara sağlanan imtiyazdan yaka silkmiş durumda. Yabancı firmalar, Türkiye’de hemen tüm binalarda bulunan asansörlerden, yollardaki merdivenlerden aslan payını alıp, kendi ülkesine taşıyor.

‘BU GELİR NEREDE?’

Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Meclis Üyesi Engin Aktaş en yaygın dikey ulaşım aracı olarak asansörün tercih edilmesi nedeniyle büyük bir üretim değerine sahip olduğunu belirterek Türkiye’de bu sanayi alanından elde edilen gelirin büyük kısmının yurt dışına taşındığını belirtti. Bir milyar dolarlık bir hacmin nerede olduğunun bilinmediğini ancak yaklaşık 450 milyon dolarlık bir gelirin yabancı firmalara kaldığını söyleyen Aktaş, “Yurtdışından getirilen ürünlere büyük bir bedel ödeniyor. Yabancı firmalar Ticaret Bakanlığı tarafından çıkarılan vergilendirilmelere dahil olmuyor. Örneğin yabancı sanayici, Türkiye’ye asansör ürünü getirdiğinde İlave Gümrük Vergisi ve Katma Değer Vergisi ödemiyor. Alınan teşviklerle mal sokuluyor ülkeye. Peki bunlardan elde edile gelirler ülkede kalıyor mu diye bakıyoruz? Bu firmalar elde ettikleri geliri ülkelerine götürüyor” dedi.

‘CEZA BİLE YOK’

Yabancı firmaların denetim ve yaptırımdan da muaf tutulduğunu vurgulayan Sanayici, 2019 yılının ilk altı ayında kesilen 2 milyon 540 bin liralık Piyasa Gözetim ve Denetleme (PGD) cezasının yüzde 70’nin asansör sektörüne kesildiğini, bunların arasında da yabancı firmaların bulunmadığını belirtti. Bu kesilen cezalarda dahi ithal sektör bileşenlerine yaptırım uygulanmadığını söyleyen Aktaş, “Yerli üreticimiz, yurt dışından gelen bu firmalardan bu şekilde her yönüyle zarar görüyor. Biz bu firmaların da denetimden geçmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bu ithal ürünler şartnamelere ve yönetmeliklere aykırı özellikler barındırıyor. Dahası ekonomik ömrü oldukça kısa. Örneğin, 85 ile 98 milyon dolar ön keşif çıkarılan bir ihaleyi 35 milyon dolar fiyat vererek kazanan yabancı bir firma var. Dışarıdan getirilen bu ürünlerle işi yapacaklar ancak bununla mevcut standartlara göre bir imal yapılması, üretilmesi ve montajı mümkün değil. Bu şekilde yapılan işlerden dolayı ülkemizde asansör ve yürüyen merdiven kazaları sürmeye devam edecektir” diye konuştu.

‘TÜM PAYDAŞLAR HAZIRIZ’

Söz konusu yabancı firmaların Avrupa Birliği sınırları içinde birçok kez cezalandırıldığını aktaran Engin Aktaş, aynı firmaların Türkiye’de rahatlıkla iş yapabiliyor olmasının yerli firmalara karşı da ön yargı oluşmasına neden olduğunu belirtti. Asansör ithalatında uygulanan Gözetim ve Denetleme bedelinin yüzde 7.9’dan yüzde 35’e çıkarılması ve AB’den geldiği iddia edilen ürünlerinde doğru şekilde denetlenmesi gerekiyor diyen Aktaş, “AB’den geldiği belirtilen ve hiçbir fon ödenmeden ülkemize giriş yapan ürünler var. Bu sözde AB ürünleri aslında Uzak Doğu’dan geliyor. Bunların tespiti için çalışılmalı. Ve tüm ithal ürünlerin leasing yapılsa bile KDV başta olmak üzere vergilendirmeye tabii tutulması gerekiyor. Bununla ilgili biz ve diğer tüm sektör paydaşlarımız, bakanlıklarımızın yapacağı çalışmalara destek vermeye hazırız” ifadelerini kullandı. Utkucan Akkaş / Özel Haber