Türk yargı sistemi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, tarafların uzlaşması gibi mahkemelerin dosya yükünü hafifletmeyi amaçlayan uygulamaların ardından, yeni ‘Yargı Reformu Paketi'nde’ yer alan seri muhakeme usulünü konuşuyor. Belirlenen 14 suçta, şüpheliye seri muhakeme teklif edilecek. İşlediği suçu kabul eden şüpheli, cezanın alt ve üst sınırlarından belirlenen oranın yarısı kadar ceza alacak. Yargı Reform Paketi, birçok düzenlemeyi de beraberinde getirdi. Paket kapsamında yürürlüğe giren seri muhakeme usulüyle yargılamanın kısa sürede bitirilmesi amaçlanıyor. 1 Ocak 2020’da uygulanmaya başlanan seri muhakeme usulü için Anadolu Adliyesi‘nde de beş savcının görevlendirildiği yeni bir soruşturma bürosu ile üç ihtisas mahkemesi kuruldu.

‘ADALET ÇIKACAĞINA İNANMIYORUZ’

CHP İzmir Milletvekili Avukat Murat Bakan, ‘yargı reformu’ ile ilgili olarak yargının esas sorunlarını inkâr eden, belirsiz ve soyut birtakım düzenlemelerle yapılan uygulamanın reform olmadığını belirtti. Yargının sorunlarına çözüm sunmayan, toplumun incinen adalet duygusunu onarmayan, üstünlerin hukukunun devamlılığını sağlayacak ‘sarayın kişisel stratejik’ paketi olduğunu öne süren CHP’li Bakan," adına ‘Yargı Reformu’ dedikleri ve geçtiğimiz Ekim ayında ilkinin yasalaştığı paketten ‘adil yargılama’ ve ‘adalet’ çıkacağına inanmadığımızı bir kez daha belirtmeliyim... Bu Yargı Paketi, toplumsal uzlaşı ve demokratik meşruiyet özelliği taşımayan, sarayda hazırlanmış bir belge” dedi.

‘CEZA PAZARLIĞI YAPILIYOR’

Adaletin kolaylaşması ve hızlanması için bulunan ‘yöntemin’; savcının mahkeme öncesi şüpheliyle ceza pazarlığı yapması olduğunun altını çizen CHP’li Bakan,” Geçtiğimiz günlerde uygulanmaya başlanan 'Seri Muhakeme ve Basit Yargılama usülleri ile adalet hizmetlerinin kolaylaşması ve hızlanması hedefleniyor. Söylediklerine göre; 5 savcı ve 3 mahkemenin görevli olduğu Seri Muhakeme Bürosu’nda yılda 180 bin dosyanın Seri Yargılama Usulü, yaklaşık 340 bin dosyanın da Basit Yargılama Usulü kapsamına girmesi bekleniyor ancak! Bu; AKP iktidarının çürümüşlüğünün ve köhne zihniyetinin somut bir örneğidir. Kuvvetler ayrılığı ilkesi gereği yargı yürütmenin etkisinden çıkıp, mevcut kanunlarımızı uygulasa hak, hukuk, adalet yerini bulacaktır. Çünkü biliriz ki; kötü kanunlar iyi uygulayıcılar elinde iyi kanun, iyi kanunlar kötü uygulayıcılar elinde kötü kanun olur. Fakat bakıyorsunuz; 2015’te FETÖ tarafından açılan ve beraatla sonuçlanan davanın delillerini yıllar sonra ‘yeniden kıymetlendirip’ dava açılıyor. Davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala bugün tam 801 gündür tutuklu! Kavala, iddianamesi yazıldığında tam 477 gündür, ilk kez hâkim karşısına çıktığında ise tam 20 aydır tutukluydu. Yargımız, AİHM’nin hak ihlali kararını ve serbest bırakılma çağrısını hala uygulamadı. Wikipedia’ya ise 2017’den beri erişim yok! Yargımız, AYM’nin ifade özgürlüğü ihlali kararına rağmen hala siteyi erişime açmadı. Yüksek mahkeme kararına direniliyor! Bir yandan sarayın zapturaptında diğer yandan birtakım ‘grupların’ güç savaşı alanına dönüştürülmüş bir yargı yapılanmasında, bir de savcılara mahkeme öncesi şüpheliyle ceza pazarlığı yapma yetkisi verilmesi, yargıyı daha da çıkmaza sürükleyecek, toplumun adalete ve Türk yargısına olan güveninin tamamen yok edecek. Tarikatlara teslim edilmiş kadrolarla oluşturulmuş ve siyasallaştırılmış yargıda, savcıların mahkeme öncesi şüphelilerle ceza pazarlığı yapacağı bir sistemde adaletin galip geleceğine nasıl inanılır?" diye konuştu.

‘REFORM DEĞİL’

Adil yargılama esaslarından birinin makul sürede yargılanma hakkı olduğunu söyleyen CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır da, “1 Ocak’ta yürürlüğe giren bu uygulama ile yargı sistemimize seri muhakeme usulü (basit yargılama) eklenmektedir. Yargılama sürecinin bütünüyle adil bir süreç olarak inşası elzem. Alternatif çözüm yöntemleri meselesi, ancak böyle bütünlüklü bir yargılama yaklaşımı içerisinde anlam bulacak ve hakkıyla tartışılabilecektir. Fakat seri yargılama, hedef süre gibi muhakeme mantığından uzak düzenlemeler, yargıya bakış açısındaki sorunları ortaya koymaktadır. Delillerin mahkemede tartışılması sanığın ifadesinin alınması gerekir. Dosya yükünü azalttık mantığı ile yapılan yargılamaların sonuçları ortadadır. Adaletin değerler alanındaki sorunlarını görmezden gelen bir yargısal sürat teknikleri bütünü, reform olarak isimlendirilemez’’ dedi.

‘MESELE DOĞRU YARGILAMA’

Kamuoyu araştırmalarında insanların parti tabanına bakmaksızın hukukun tarafsızlığına inanmadığını belirten CHP Milletvekili Atilla Sertel ise ” Bu hızlı yargılama ya da çabuk yargılama denilen hadise uzun süreli yargılama yapmalarına ve çok sayıda tanık dinlemelerine rağmen ve dinlenilen tanıklarda iktidar yalakaları olmalarına rağmen Sözcü Gazetesi’ni mahkûm eden hukuk anlayışı bence iflas etmiş bir hukuk anlayışıdır. Mesele hızlı ya da çabuk yargılama değil doğru yargılamadır. Uzun yargılamada bile yanlış karar alan Türkiye’deki hukuk sistemi yanlışa düşebilir” açıklamalarında bulundu.

‘SUÇSUZ KİŞİLERİN CEZA ALMASI MUHTEMEL’

Eski Baro Başkanı Avukat Aydın Özcan,” Yargı Reform Paketinde yer alan, basit yargılama ve seri muhakeme usulü, yani hızlı yargılama dediğimiz sistem ilk etapta Türkiye çapında 500 bin davayı etkileyebilecek bir şey. Yaklaşık 10 ayrı suç tipine dava açmadan ceza belirleme, bu cezayı indirme erteleme veya başka bir yaptırıma çevirme yetkisi veriyor ‘seri muhakeme’ usulü. Basit yargılama ise 2 yıl veya daha az ceza gerektiren dava için mahkeme taraflara tebligat yapıyor 15 gün içinde yazılı olarak beyan alıyorsunuz. Seri mahkemede savcının karar verdiğini, basit yargılamada ise hâkim sanığı görmeden yazılı beyanı esas alarak karar veriyor Duruşma yapılmadan delil toplanıp karar veriliyor yani sanık hâkimin karşısına çıkmıyor, yazılı beyanda bulunuyor. Bunun Türkiye şartlarında ne kadar uygun olduğu, ne kadar uygulanabileceği tartışılır bir konu. Özellikle son dönemde hâkim ve savcıların son derece tecrübesiz olması gibi nedenleri ve İzmir, Ankara gibi büyükşehirlerde bile çok tecrübesiz hâkimlerin görev aldığını göz önüne alırsak bu uygulamanın başarısız olacağı gibi bir kanım var. Burada önemli olan şu, sanığın katılmadığı bir yargılamada kutsal savunma hakkının tam olarak uygulanıp uygulanamayacağı konusunda benim şahsen şüphelerim var. Suç işlememiş kişilerde burada hâkim karşısına çıkacağı için savunma kısıtlanmış olabilir suçsuz kişilerin ceza alması muhtemel olabilir. Toplumda suçsuz kişinin ceza alması demek toplumun yargıya olan güvenini zedeler. Başarılı bir uygulama olursa ancak önüne geçilebilir ama Türkiye şartlarında zor bir durum diye düşüyorum’’ açıklamalarında bulundu.

‘DÜRÜST OLMAZ’

Hâkimlerin karşısına sanıkların çıktığı bir yargılamayı hızlandıracak metotların uygulanmasının daha yararlı olacağını ifade eden Av. Özcan,” Mevcut yargılama sisteminde de aksaklıklar var ama giderecek uygulamalar içerisine girilmesi halinde daha kamuoyunda yargıya güveni zedelemeyecek şekilde kararlar alınabilir. Yargılamanın hızlandırılması mevcut sistemle de yapılabilir. Bu şekilde yanlış kararlarla suçsuz kişilerin cezalandırılabileceğini düşünüyorum. Kısacası sanığın katılmadığı bir yargılamada dürüst yargılama olamaz’’ diye konuştu.

TALEPNAME OLUŞTURULACAK

Cumhuriyet Savcısı öncelikle yeterli şüphe olup olmadığına bakacak. Ardından kamu davasının ertelenmesi konusunun bu suç tiplerine uygulanıp uygulanmadığını değerlendirecek. Savcı, şüpheliyi çağıracak. Kendisine isnat edilen suç hakkında bilgi verilecek, seri yargılama usulü hakkında da bilgilendirilecek. Şüpheliye bunu kabul ettiği takdirde nasıl bir sonuçla karşılaşacağı açık bir şekilde izah edilecek. Şüpheli açık bir şekilde avukatı huzurunda seri yargılama teklifini kabul ettiği zaman mahkemeye talepname oluşturulacak.

YARI ORANDA DÜŞECEK

Cezanın alt ve üst sınırları içerisinde bir ceza belirleyeceğiz ve onu yarı oranında indireceğiz. Yani mahkemenin vereceği hükmün açık bir şekilde talepnamede yazılması ve aynı gün şüphelinin görevlendirilen mahkemeye hazır edilmesi gerekiyor. Hüküm kurulduktan sonra vazgeçme durumu yok. Ancak hüküm kuruluncaya kadar vazgeçme olanağı var.

UYGULANACAĞI SUÇLAR

Hakkı olmayan yere tecavüz. Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma. Gürültüye neden olma. Parada sahtecilik. Mühür bozma. Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan. Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama. Kumar oynanması için alet bulundurma, çalıştırma, imal etme. Başkasına ait kimlik veya bilgilerinin kullanılması. Ruhsatsız silah bulundurma. İzinsiz orman işgali. Kooperatifler Kanunu’nun ikinci maddesine muhalefet. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber