İzmir’in önemli su havzalarından Efemçukuru’nda yaklaşık 9 yıldır altın madenciliği faaliyetinde bulunan Kanadalı Tüprag şirketine kapasite artırımı için ÇED Olumlu Kararı verilmesinin ardından İZSU’nun karara iptal davası devam ediyor. Konuyla ilgili Ege Telgraf’a açıklamalarda bulunan davanın avukatlarından Arif Ali Cangı, gelinen süreçte yaşananları Ege Telgraf’a değerlendirdi. “Su havzamız altın madeninin kirlilik tehdidi altında. Kentin su ihtiyacının yüzde 40’ını sağladığı Tahtalı Barajı havzasının yüzeysel sınırında bulunan Efemçukuru Köyü’nde tüm uyarılara ve bilimsel tespitlere rağmen 1 Haziran 2011’den bu yana altın madeni işletiliyor” diyerek açıklamalarına başlayan Avukat Cangı, “Efemçukuru Altın Madeni ile ilgili mücadelemiz uzun süredir devam ediyor. Son olarak, madenin kapasite artırımı ÇED'inin denetimi bir takım usuli tartışmalar sonucu, İZSU'nun dava dosyasına sıkıştırılmıştı. Bizler de 180 İzmirli ve 10 avukatla birlikte İZSU’nun yanında müdahale talebinde bulunmuştuk. Müdahalliğimiz konusunda karar verilmediği için 16 Ekim'de yapılan keşfe maalesef ki alınmadık. Keşif sürecinde İZSU vekillerince yetkilendirilerek katılabilirdik ancak o da olmadı. Sonuç olarak, İzmirlilerin, davacılar Ahmet Karaçam, EGEÇEP, İzmir Tabip Odası ve TMMOB Çevre, Kimya, Ziraat Mühendisleri Odası ile Peyzaj Mimarları Odası’nın yokluğunda keşif yapıldı ve daha önce deneyimlediğimizden beklediğimiz gibi maden güzellemesi yapan bir rapor verildi. Bilirkişiler bu kez o kadar ileri gitmişler ki, mahkemenin, yargıçların yerine geçerek hukuki yorumlar yapmaktan dahi geri kalmamışlar. Adeta sadece ‘gereği düşünüldü’ başlığı eksik olarak, davanın reddi hakkında karar vermişler” dedi.

‘MADEN GÜZELLEMESİ’

Raporda yer alan açıklamalar hakkında da bilgiler veren Cangı, “Raporda madenin doğayı kirletmediği, bölgede yapılması planlanan Çamlı Barajı’nı İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yapmasının mümkün olmadığı, ağır metallerin yüzeysel akışlarda zaman zaman görülse de bunun sorun olmadığını çünkü söz konusu metallerin hozla oksitlenerek akarsu sedirmanına tutanacaj ve baraj rezervuarına ulaşmasının gecikeceği söylenmiş. Bunun yanı sıra İZSU’nun İnceleme Değerlendirme Kurulu toplantısına çağırılmamasının da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın takdirinde ve yasal olduğu belirtilmiş. Açıklamalarında tutarsızlıklar çok dikkat çekiyor. Ciddi anlamda maden güzellemesi yapmışlar. Bunun yanında davacılar ve İzmirliler keşif ve bilirkişi incelemesinde saf dışı edildi. İZSU dosyasındaki rapor dahi bugüne kadar bize tebliğ edilmedi. Dava dosyası ile ilgili yaptığımız başvurudan bu yana beş ay geçtiği halde müdahale talebimiz konusunda bir türlü karar verilmedi. Yani; bizim dosyanın kapağı kapatıldı, bir türlü açılmadı” ifadelerini kullandı.

‘TÜM MASRAFLARI...’

Efemçukuru bölgesinde Çamlı Barajı kurulabilecekken altın madeni nedeniyle barajın yapılamadığını ve İzmir’in Gördes’ten çekilen suyla yetinmek zorunda kaldığını da belirten Cangı, “Düşünebiliyor musunuz; bir şirketin altın madeni işletmesi için Türkiye’nin üçüncü büyük kentine başka bir havzadan su getiriliyor, İzmir temiz suya muhtaç hale getiriliyor. Gördes’in tüm masrafları İzmirliler’in üzerine yükleniyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi bunun için bakanlığa para aktarıyor, o paralar da bizim cebimizden çıkıyor. Çamlı Barajı yapılmış olsa ne Gördes’ten su getirmeye ihtiyaç olacak ne de başka bir şeye... Birileri altın madeni işletsin diye İzmirliler hem su havzalarının kirletilmesiyle karşı karşıya hem de uygun bir barajın yapılmasına engel olunuyor” dedi.

‘DUYARLI OLUNSUN’

Son olarak, “Sormak istiyoruz; İzmir'in su havzasını kirleten Efemçukuru Altın Madeni’nin kapasite artırımı projesi 2015 ÇED iptali davasında neler oluyor? İzmir için yaşamsal bir sorun olan uyuşmazlığın çözümü neden bu kadar gecikiyor?” sorusuyla açıklamalarını sürdüren Cangı, “Bu halde yargı süreci güvence sağlamıyor. Yerel yönetimlerin bu konuya biraz daha destek vermesi lazım. Sonuçta merkezi yönetimin ne yaptığı belli. Altın madenini çalıştırmak istiyorlar. İZSU yani İzmir Büyükşehir Belediyesi artık daha kararlı olmalı ve ‘Burası İzmir, burada yaşayanların sağlığı bizden sorulur, ‘Altınınız batsın’ deyip İzmirlilere doğasına sahip çıkması konusunda çağrı yapmalı. Bu durum bu şekilde kalmaz, daha sonra yine kapasite artırımına gidebilirler. Çünkü faaliyetler devam ediyor, yeni rezervler bulurlarsa ilerlemek isterler. O nedenle İzmirliler’in ve kenti yönetenlerin Efemçukuru’na karşı biraz daha duyarlı olması ve dirençli görünmesi lazım. Bizler, altın madeninin değil; suyun yaşamı koruduğunun artık anlaşılmasını istiyoruz” diye konuştu. Yağmur Gülü / Özel Haber