“Ben çıktığım bütün yolları, yolculukları kendime yaptım. Ve tüm yolculuklarımda bir şeye inandım; gökkuşağının bittiği yerde hazine saklıydı ve bir gün hazineye ulaşacaktım…” Hayatta önemli olanın yol değil, insanların attığı adımlar olduğunu söyleyen Sosyolog Yazar Neslihan Karayılan, ikinci şiir kitabı ‘Bitmeyen Yol 2’yi Ege Telgraf okurları için anlattı… Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? 1981 Gaziantep doğumluyum. İzmir’de büyüdüm. Eğitim hayatım İzmir’de geçti. Sosyolog, toplum bilimciyim. 2 çocuk annesiyim. İlk iş hayatıma İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde başladım. Burada tam 13 yıl görev yaptım. Birçok projede eğitmen olarak yer aldım. Üreteni ve üretmeyi çok seviyorum. Yazmak, çocukluğumdan beri sevdiğim bir uğraştı. Hayatımın birçok alanında bunu en iyi yerlerde kullanmaya çalıştım. Gaziantep’te köşe yazarlığı yaptım. Şu anda da İzmir’de köşe yazarlığı yaparak insanlara sesleniyorum. Televizyonculuk deneyimim de var. Aslında yaptıklarınız insan ve iletişim sevgisinden kaynaklı gibi görünüyor… Bir gün dünya ve kendim arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsam eğer dünyayı seçerim… Bu benim için vazgeçilmez. İnsanı, insana dokunmayı seviyorum. Geride güzel bir şeyler bırakmayı seviyorum. Nerede olursanız olun, olduğunuz yerler hep geçici… Kalıcı olan nerede, ne kadar ve ne bıraktığınız. Maneviyatı yüksek biriyim. Bunlar bana hep çok kazandırdı, kazandırmaya da devam ediyor. Hiç hesaplarım olmadı hayatta; ne ilişkilerimde ne de yürüdüğüm yolda…

‘EN BÜYÜK AŞKIM BABAM’

Yazmaya küçük yaşlarda başladığınızı söylediniz. Hatta lise yıllarında yazdığınız bir kitap da var, değil mi? Çok kitap okuyan birisiyim. İlk okuduğum kitap Çocuk Kalbi idi. Sonrasında da Şeker Portakalı… Bu kitaplar açıkçası beni çokça etkiledi. Keşfedilmek çok önemli bir kavram… Yazarlık yoluna girmeme de Türkçe Öğretmenim Dilek Sayın vesile oldu. Kompozisyonlarım çok başarılıydı. Bir de babam… Kız çocukları için baba ‘aşk’tır ama benim babam çok ayrı bir noktada… Babamın ve öğretmenimin yönlendirmesiyle bir keşif yaşadım. İlk ödülümü 12 yaşında katıldığım bir yarışmada aldım. Sonrasında bu süreç hep devam etti. Yazmaktan hiç uzaklaşmadım. Bir gün babam beni onore etmek istedi ve liseye giderken ilk kitabım olan Bitmeyen Yolculuk’u bastırdık. Okuyanlar, şiirlerimin yaşıma göre çok ağır ve anlamlı olduğunu belirterek çok beğendiklerini söyledi. Çiğli Belediyesi’nin 1999 yılında düzenlediği bir etkinlikte rahmetli Muzaffer İzgü ve şair yazar Hidayet Karakuş ile bir araya geldim. Tabi, o yaşta böylesi güzel şeylerle karşılaşmak insanı inanılmaz motive ediyor. İlk kitabınızla ikinci kitabınız arasında uzun da bir süre var. Neden? Hayatın getirileri, yaşadıklarınız… Hep ertelendi, olgunlaşması gereken zamanı bekledi… Her şeyin bir zamanı olduğuna inanan biriyim. Kitap çıkmadı ama her yazdım, çok anlar biriktirdim. Ayrıca gazetelerde de yazılarımı okurlarımla paylaştım. Sonra ikinci kitabı çıkarmaya karar verdim.

‘HEP SEN YÜRÜRSÜN’

İkinci kitabınız ‘Bitmeyen Yolculuk 2’. Yolculukları seviyor olmalısınız… İlk kitabımda bir gemi görseli vardı. Bu sefer bir tren yolculuğu görseli kullandık… Belki üçüncü kitabımda bir uçakta ya da bir yolun ortasında yalın ayak da bulabilirsiniz beni… Ancak hep bir yolculuk konsepti ile ilerlemek istiyorum. Aslında hayalim çok başkaydı ama araya korona virüs salgını girince bunu biraz ertelemek zorunda kaldım. ‘Kırk Hayat Kırk Hikaye’ adı altında bir kitap çıkarmak istiyordum. Bu anlamda 17 kişi ile söyleşi gerçekleştirdim. Onların hikayesini dinledim ve çok ilginç yeni hikayeler yarattım. Hikaye onlara ait ama söylemler o kadar edebi ve sanatsal ki… Değişik bir bakış açısıyla hazırladığım bu yazıları ileride hazırlayacağımız yeni bir kitap ile okuyucularımızla paylaşacağız. Bitmeyen Yolculuk’a gelecek olursak… Aslında hepimiz bir yolculuktayız. Ben buna bir söylemle yola çıktım: Yol bir yere gitmez, gidersek biz ileri gideriz. Evet, yollar durur, hareket eden bizleriz. Bir akşam bakarsın en hüzünlü gecede mahsur kalmışsın, bir sabah bakarsın en mutlu olduğun zamana gözlerini açmışsın… Bir gün çok başarılı olmak istersin… Tüm bunlara rağmen hep sen yürürsün. Yollar hep yerinde durur, yürürsek, gidersek biz gideriz. O yüzden Bitmeyen Yolculuk… Son nefese kadar bu yolculuğun bitmeyeceğine inanıyorum. Bu sadece benim yolculuğum da değil. Hepimizin yolculuğu… Bu yollarda bazen acıyor, bazen kanıyor, kırılıyor, bazen en güzel kahkahalarımızı sunuyoruz. Tüm bunlara rağmen her zaman diyorum ki: İyi ki bu yol, bu yolculuk var…

‘KALEMİM, DUYGULARIM’

Yazılarınızı yazarken nelerden ilham alıyorsunuz? Ben mutluyken de yazarım, mutsuzluğumda da… Yazmak için belirli bir sebep aramam. Geçmişte bir arkadaşımın başına çok sevindirici bir olay geldi. Onun adına o kadar sevinmiştim ki gözyaşlarımı tutamadım… Toplum olarak öyle kalıplaşmış bir hale geldik ki sevinince ağlamak bile zaman zaman garipseniyor. Ağlamak, üzülmekle bağdaştırılıyor. Ben duygularını dolu dolu yaşayan bir insanım… Yaşamı uçlarda yaşarım. Kimin nasıl baktığı ya da nasıl gördüğü ile de ilgilenmiyorum. Dolayısıyla bu da benim kalemime yansıyor. Ne hissediyorsam; bir gün mutluluğu anlatıyorum, bir gün acıyı… Sevincimi de sözlere dökebiliyorum, çaresizliğimi de… Kalemim duygularım aynası… ‘Ben acıların şairiyim’ ya da ‘Mutluluğumu yazarım’ diye bir durum söz konusu değil. Duygularımı hissettiğim gibi yaşar, hissettiğim gibi de kaleme alırım. Çocuklarınız bu özelliğinizi nasıl buluyor? Kızım sanatı sevme noktasında biraz bana benziyor. Onunda benim gibi sanata yatkınlığı var. Zaten bunun biraz genlerle alakalı olduğunu düşünüyorum. Mesela bana da babamdan geçmiş. Babamın kalemi kuvvetlidir, çok okumayı sever... Onun için benim yaptıklarımı yadırgamıyorlar. İnşallah çocuklarım da bu yolda ilerler…

‘ÇOK DEĞERLİ KADINLAR…’

Kitabın arkasını çevirdiğimizde İzmir’in çok tanınmış ve başarılı simalarının sizin için yazdığı güzel sözlerle karşılaşıyoruz. İzmir Köy Koop Birliği Başkanı Neptün Soyer, Kent Konseyi Başkanı Seniye Nazik Işık, İKKB Yürütme Kurulu Başkanı Huriye Serter, Genç Eşitlik Platformu Kurucu Başkanı Tülin Eraslan… Ben güzel, değerli kadınlarımızı İzmir’in gerçekten çok güçlü ve değerli kadınları olarak görüyorum. Paylaşan, kadına desteği olan, birlikte üretip, paylaşmaktan yana olan kadınlar… Bir kere bu çok güzel… Geçmişte onlarla söyleşiler ve programlar yaptım, kalemimi gördüler… Sizdekinin ne olduğunu fark eden, o donanıma sahip olan kadınlar… İyi ki onlarla yolum kesişti. Hepsine çok teşekkür ediyorum. Beni gerçekten çok mutlu ettiler.

TARİHİNİ YAZACAK…

En büyük hayaliniz nedir? Kendi tarihimi kaleme almak istiyorum. Soy ismim Karayılan. Karayılan, Gaziantep savunmasında, Milli Mücadele’de çok önemli bir isim. Ben de onun üçüncü kuşaktan torunuyum. Atalarımı kaleme almak istiyorum. Onlar bu ülkenin, yaşadığımız toprakların çok önemli değerleri ve bizler onlarla var olduk. Bütün şehitlerimize de Allah’tan rahmet diliyorum. Gerçekten çok önemlilerdi. Öyle bir tarihe sahip olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Ahmet Kaya’nın söylediği o Karayılan’ı, Nazım’ın Kuvai Milliye’de anlattığı o Karayılan’ı bende torunlarıma anlatmak istiyorum.

VE SON OLARAK…

Okuyucularınıza mesajınız nedir? Sizlere kitabımda da paylaştığım bir yazı ile seslenmek isterim: Size uzun uzun yol dileklerinde bulunuyorum. Her uzantısından, her çıkmazından, her ara sokağından, her güzelliğinden haberdar olmanızı, hepsiyle tanışmanızı isterim. Onu tanıdıkça öğrenir, bildikçe rahat eder, yeni deneyimlere kucak açarsınız. Göreceğiniz yollar diğerlerinin gördükleriyle aynı olmayacaktır. Çünkü uzunluğu onların ama yolları gören siz olacaksınız… Hayata güzel bakmak, güzel dokunmak lazım… Çıktığınız yolda her şey gönlünüzce olsun… Yağmur Gülü / Özel Haber