Günlük beslenmede artık sıklık yer alan ‘Yulaf’, içeriğiyle çok değerli bir tahıldır. Karşımıza genelde kahvaltı seçeneği çıkmakta. Şekersiz tariflerin içerisinde un yerine, omletlerin içerisine, içeceklerin içerisine eklenebilir. Sağlığa olan faydalarını okuyunca beslenmenize eklemek isteyeceğinizi düşünüyorum. Bunun için günlük hayat uygun atıştırmalık olarak da kullanabileceğiniz yeni ürünlerin varlığı da yulaf tüketimini arttırabilir. Yulaf, diğer tahıllara göre daha yüksek oranda çözünür posa içerir. Ayrıca demir, manganez, çinko ve E vitamini, tiamin, niasin, riboflavin, folat ve diğer B grubu vitaminlerinin iyi kaynaklarındandır. Yulaf aynı zamanda iyi bir selenyum kaynağıdır. Selenyum, vücut için önemli bir antioksidandır, astım ve kalp hastalıklarına karşı koruyucudur, DNA tamiri ve özellikle kolon kanseri olmak üzere kanser riskini azaltır. Yulaf, magnezyum mineralinden de zengindir. Magnezyum, vücudun glukoz ve insülin salınımında görev alan 300’den fazla enzimin salınımı için gerekli, önemli bir mineraldir. Yulafın içeriğini bu kadar değerli yapması özellikle kendi yapısında betaglukan isimli, suda çözünebilen ‘Beta-glukan’ adlı liften kaynaklıdır. Hep birlikte sağlığımıza etkilerini konuşalım. Beta-glukan, polisakkarit veya kompleks karbonhidratlardan oluşan bir çözünebilir lif türüdür.Vücutta doğal olarak bulunmamaktadır. Arpa, yulaf, kepek, tam tahıllar, reishi, maitake ve şitaki gibi mantar türlerinde, yosun ve deniz yosunlarında bulunabilmektedir. Çözünür lif olduğu için beta-glukan, bağırsaklardan besin geçişini yavaşlaşmaktadır. Bu durum, vücudun besinleri sindirmesinin daha uzun süre içerisinde gerçekleştirdiği anlamına gelmektedir. Daha uzun sürede sindirim, vücut kan şekerinin çabuk emilmemesine, kan şekerinin ani yükselme olasılığının azaltılmasına ve kan şekeri seviyelerinin dengede kalmasına yardımcı olmaktadır. Beta-glukan sindirilemez bu yüzden sindirim sistemi boyunca geçebilmektedir. Geçişi ile kolesterolü düşürmeye yardımcı olmaktadır. KOLESTEROLE ETKİSİ Yulafta bulunan çözünebilir lif olan beta-glukan, daha çok yulaf lifi özünde yoğunlaşmıştır. Yapılan bir çalışma, diyete eklenen yulaf lifi özünün kolesterol seviyelerine olan etkisini araştırmıştır. Çalışmanın sonunda, HDL1, HDL2 ve VLDL seviyelerinde kayda değer bir düşüş olmazken total kolesterol ve LDL seviyelerinde anlamlı düşüşler gözlemlenmiştir. KAN ŞEKERİNE ETKİSİ Diyabetli bireylerde diyetin kişiselleştirilmesi gereklidir. Kan glukoz ve lipit kontrolünü sağlamak çok önemli olmaktadır. Diyabetli bireylerde, karbonhidrat kaynağı olarak kompleks karbonhidratlara yönelim olmaktadır. Özellikle tam tahıllara yönelik bir diyet yaklaşımı olmaktadır. Arpa ve yulafta, çözünebilir lif olan beta-glukan iyi miktarda bulunmaktadır. Kan şekerini dengelemede yardımcı olabilmektedir. Yapılan bir çalışmada, arpa veya yulaf tüketimi ile glisemik pikte yüzde 50 düşüş olabileceğini gözlemlemiştir. Kan şekeri kontrolünün sağlanmasında beta-glukan oldukça yardımcı olabilmektedir. KALP HASTALIKLARINA ETKİSİ Beta-glukan, total kolesterol ve LDL ( kötü ) kolesterolü düşürmeye yardımcı olmaktadır. Yapılan araştırmalar da bu doğrultudadır. Kan kolesterolü düşürücü etkisi ile kalp hastalıkları riskini azaltmada yardımcı olabilmektedir.Yapılan araştırmaya göre, beta-glukanın günde 3 gram alınması LDL kolesterol seviyelerini yüzde 5-10 azaltabileceğini gözlemlemiştir. Kalp hastalıkları riskini azaltabilmek için günde besinlerden en az 3 gram kadar beta-glukan alınması önerilmektedir. KANSERE ETKİSİ Kanser, enfeksiyonlar ile mücadele eden ve bağışıklık sistemini zayıflatan kan hücrelerini etkiler. Kanser tedavisinde biyolojik yanıt düzenleyiciler (BRM'ler) önerebilinmektedir. BRM, bağışıklık sistemini güçlendiren ve bir savunma yanıtını tetikleyen bir immünoterapi şeklidir. Beta glukanlar bir tür BRM'dir. Beta glukan, kanserin büyümesini yavaşlatmaya ve vücudun diğer bölgelerine yayılmasını önlemeye yardımcı olabilmektedir. Ciddi enfeksiyonlar ve kanser gibi hastalıklar bağışıklık sisteminizi aktif hale getirmektedir ve vücudun kendini nasıl savunma sistemini etkileyebilmektedir. Beta glukan, bağışıklık hücrelerini aktive etmeye ve savunma yanıtını tetiklemeye yardımcı olabilmektedir. Yapılan bir araştırmada, beta-glukanın kanser tedavisinde kullanılmasının metastaz riski olan veya olmayan hastalar için de faydalı olabileceğini göstermiştir.Yapılan başka bir çalışmada, yulaf beta-glukanının kanser hücreleri için antütimör etkisi yaratabileceğini ve normal hücreler için toksik etkisinin olmadığını gözlemlemiştir. Maya kaynaklı beta-glukanlarla yapılan bir çalışmada, beta-glukan desteğinin tümör ağırlığının azaltılmasında yardımcı olduğu gözlemlenmiştir. Aynı zamanda kan hücrelerinin verdiği zararı önleyip düzenli kemoterapinin etkilerini güçlendirmede yardımcı olabileceği gözlemlenmiştir. Beta-glukan, kanser tedavisinde oral veya enjeksiyon ile alınabilmektedir. Yan etkisi az sıklıkla görüldüğü için doktorlar tarafından ek alınması tavsiye edilmektedir. Gösterdiği yan etkiler, ishal, mide bulantısı, kusma şeklinde olabildiği gibi sırt ve eklem ağrısı, baş dönmesi, titreme, ateş, şişmiş lenf düğümleri, düzensiz kan basıncı şeklinde de ortaya çıkabilmektedir. Beta-glukanın kanser tedavisine etkisi hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. TOKLUĞA ETKİSİ Yapılan bir çalışma, yulafın içerisindeki beta-glukan çözünür lifin tokluk üzerine etkisini incelemiştir. Beta-glukanın kimyasal ve reolojik özelliklerinin ölçümü tokluk süresinin artmasına önemli etkileri olduğunu gözlemlemiştir. Yapılan başka bir çalışmada, 33 kişiye sabah kahvaltısında 4 gram beta-glukan içeren besinler verilmiştir. Ve sonucunda doygunluk hissini artırıp kan glukozunu ve plazma insülinini azalttığı gözlemlenmiştir. Yapılan araştırmaların sonucunda çoğunlukla beta-glukanın tokluk algıları üzerinde olumlu bir etkiye sahip olabileceğini göstermektedir. SUPLEMENTASYON 2011 yılında yapılan bir çalışmada, sağlıklı sigara içen bireylerin beta-glukan suplemantasyonu kullanmasının kanser riskinin azaltılması açısından anlamlı bir sonuca ulaşamamıştır. Ve özellikle mesane kanseri riskini artırabileceğini gözlemlemiştir. BETA-GLUKAN TAKVİYESİ Yapılan bir araştırmada, beta-glukan takviyesinin egzersiz sonrasında monosit ve sitokinlere karşı nasıl bir etki edeceğine ve enfeksiyon riski açısından değerlendirmiştir. 60 kişiden oluşan grubu ikiye bölerek bir gruba beta-glukan suplementasyonu verilirken diğer gruba plesebo etkisi verilmiştir. Beta-glukan takviyesi alanların egzersizden 2 saat sonrasında IgA seviyelerinde yüzde 32’lik bir artış bulunmuştur. Bu çalışma, beta-glukan takviyesinin mukozal immüniteyi iyileştirebileceğini gözlemlemiştir. Yapılan başka bir çalışmada ise, maya beta-glukan takviyesinin kullanılmasının patojenlere karşı savaşmada savunma potansiyelini artırdığını göstermiştir. Yapılan başka bir çalışma, chron hastalarında beta-glukan suplementasyonunun kullanılması ile morbidite oranın azaltılmasında etkili olabileceğini göstermiştir. Beta-glukan takviyesi alırken dikkatli olunmalıdır. Güvenilir bir takviye kaynağı olduğundan emin olunmalıdır. Güvenilir dozda alınmalıdır. Gerektiğinden fazla alınım vücutta toksik etkiye sebebiyet verebilmektedir. Romatoid artrit, lupus, multipl skleroz, astım ve inflamatuar barsak hastalığı gibi rahatsızlıkları olan kişilerin beta glukan takviyeleri ile dikkatli kullanılmaları gerekebilmektedir. Çünkü bu bireylerin bağışıklık sistemi zaten aktif halde bulunmaktadır. Herhangi bir hastalığa sahip olmayan bireylerin beta-glukan takviyesi alınmasında doktor kontrolünde olmalıdır. Sağlıklı bireylerde suplementasyon yerine doğal besin kaynaklarından beta-glukanın alınması daha sağlıklı bir tercih olabilmektedir. Besinle beraber beta-glukanın alınması vücut fonksiyonlarına daha fazla katkı sağlayabilmektedir. Duygu Upçin/Özel