Toplum olarak psikolojik sıkıntıların yükseliş dönemindeyiz sanıyorum. Türkiye’nin dört bir yanından gelen üzücü olaylar ülkemizde insan hayatının ne kadar ucuz ve kıymetsiz olduğunu her gün hatırlamamıza sebep oluyor.

İncir çekirdeğini bile doldurmayacak sebepler yüzünden birbirine saldıran, trafikte yol verme bahanesiyle dehşet yaratan, sokakta yürürken birden birilerini bıçaklamaya başlayan, yıllar önce tanıştığım birine benzettim diye birinin hayatını alan, kendisine insanlık yapan taksiciyi gözünün yaşına bile bakmadan öldüren derken duyduğumuzda tüylerimizi ürperten birçok olay nedeniyle tek başımıza sokağa çıkmaya korkar hale geldik.

Her an her yerde öznesi bile olmadığımız bir olayın ortasında kalıp hayattan kopabilme ihtimali ne denli acı. Özellikle bu dönemde çocuk yetiştiren aileler çocuklarının geleceği için ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar.

Medyanın kadın şiddeti olarak ifade etmeyi tercih ettiği kadın cinayetleri (erkek şiddeti) kendine her daim yeni kurbanlar yaratacak sebepler bulmaya devam ediyor.

Türkiye’de antidepresan kullanımındaki artış Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre korkutucu düzeye ulaşmış durumda. 

Euronews'te yayınlanan bir habere göre Türkiye’de 2008-2020 yılları arasında kişi başına antidepresan kullanım miktarı yüzde 76 artarken, OECD ortalaması ise aynı dönemde yüzde 120 artmış. 

Independent Türkçe'de yayınlanan bir başka habere göre ise 2017'de 48 milyon kutu antidepresan satılırken, bu sayı 2021'de yaklaşık 60 milyon kutuya yükselmiş. 

15 MİLYON HASTA

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, CHP’nin bir soru önergesine verdiği yanıtta, 2017 ile 2020 yılları arasında 15 milyon 405 bin kişinin psikiyatri kliniklerine başvurduğunu açıkladı.

Hem dünya hem de ülkemizde antidepresan kullanımı ciddi anlamda artmış durumda.

Özellikle pandemi döneminde yaşanan sosyal olayların insanların psikolojisinde yarattığı travma birbiri ardına yaşanan siyasi ve ekonomik krizlerle iyiden iyiye artış gösterdi. İzmir ve 6 Şubat’ta yaşanan yıkıcı depremler de toplum sağlığını ve psikolojisinde hasar yaratan olaylar arasında.

Alanda çalışan uzmanlara göre belirsizlik, ruh sağlığının bozulmasına yol açan ağır risk faktörlerinden biri. Türkiye dünyada belirsizlik denildiğinde en üst sıralarda yer alan ülkelerden biri.

Erken seçimler, bir türlü içinden çıkılamayan seçim süreci sarmalı, hukuk ve adalette yaşanan sorunlar, ekonomik kriz, kur baskısı, işsizlik ve geleceğe dair soru işaretleri özellikle gençlerin psikolojisini olumsuz etkiliyor.

Liselerde dahi Amerikan Doları ve çeyrek altın fiyatının tartışılmaya başlandığı ülkemizde psikolojik sağlığımızı korumak ne kadar mümkün, yüzümüz ne zaman tam olarak güler yorumu sizlere bırakıyorum.