Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) tarafından dünyanın karşı karşıya olduğu en önemli sorunlara ilişkin gençlerle yaptığı anket sonuçlarını yayınladı. Sonuca göre gençler en büyük sorunun iklim değişikliği olduğunu söylüyor. Ankette Z Kuşağı olarak da bilinen 18-25 yaş arası yaklaşık 10 bin gence “İnsanlığın geleceği” başlığı altında sorular yöneltildi. Gençlere insan haklarının ülkelerindeki ve dünyadaki mevcut durumuyla ilgili fikirleri, hangi sorunları en önemli sorunlar olarak gördükleri ve insan hakları ihlallerine son verilmesi konusunda kimin sorumlu olduğunu düşündükleri soruldu. Ankete katılanlardan dünyanın karşı karşıya olduğu 23 temel sorundan beşini seçmeleri istendi. Toplamda, yanıt verenlerin yüzde 41’i, iklim değişikliğinin dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan biri olduğunu söyledi. Böylece iklim değişikliği tüm dünyada en sık dile getirilen sorun olarak öne çıkarken, bunu yüzde 36’yla çevre kirliliği, yüzde 31’le de terör sorunu takip etti.

‘DOĞRU ORANTI’

Gençlerin psikolojilerinin iklim ile ilgili olduğunu söyleyen ve bu sonucun çıkmasının çok olası olacağını belirten Psikolog Sedef Yıldırım , “İklim değişikliği sonucunda yalnızca yaşamımız için gerekli olan kaynaklar azalmakla kalmıyor, psikolojimiz de olumsuz yönde etkileniyor. Dünya üzerinde kaynak yoksunluğundan hayata veda eden, bizlerin şimdilik rahatlıkla erişebildiği su ve yiyecek gibi temel ihtiyaçlara dahi ulaşamayan insanların var olduğunu bilmek karamsarlığa itiyor. Özellikle Türkiye gibi dört mevsimin yaşandığı ülkelerde insanların mevsimlerden beklentileri oluyor. Alıştıkları mevsim özellikleriyle karşılaşamadıklarında ise kaygı başlıyor ve bu da insanlarda bir dengesizlik hissi yaratıyor. Mevsimsel geçişlerin bozulması vücut saatini de bozuyor. Mevsimlerdeki geçişler sertleşiyor ve insanlar daha sık grip vb. hastalıklara yakalanıyorlar. Vücutlarında hissettikleri bu değişim, güçten düşürüyor ve verimliliklerini azaltıyor. Eskiye oranla daha sık hasta oldukları için kendileri ile ilgili bir şeylerin ters gittiğine inanmaya başlıyorlar. Bu durum bireylerde psikolojik olarak ciddi sorunlar yaratıyor ve kaygı oranının artmasına sebep oluyor. Bu nedenle böylesi çok önemli bir konunun böylesine öne alınması çok mutluluk verici” dedi.

‘ANI YAŞA’

Bunun yanı sıra ekonomik istikrarsızlık, çevre kirliliği, gelir eşitsizliği, iklim değişikliği ve kadına şiddet önemli bulgular arasında kaldı. Ancak anketin bulguları iklim krizinin çok ötesine geçerek, Z Kuşağı’nın kendi ülkelerinde karşılaştıkları gündelik zorluklar ve yaşadıkları kaygılar hakkında da bilgi veriyor. İzmir Sosyoloji Derneği Başkanı Necati Yıldız, “Z kuşağı dediğimiz kuşak özü itibari ile birey olmayı esas alan bir kesim. Bizim kuşağımız toplum içinde var olmayı ilke edinmiş. Bu kitle daha çok kendi için yaşıyor. Bu nedenle şiddet yerine iklim değişikliği sonucu çıkıyor. Anı yaşa mottosuna uyarak yaşayan bir kuşak. Kendi için ve anlık yaşıyor. Toplum için yaşamıyor. Bugünü değerli addediyor. Özgürlük kavramıyla da ilintili bu sonucun çıkması. Türkiye bu aşamaları yeni yeni değerlendiriyor. Önce kendi açısından bakıyor meselelere. Bizler ülke ne olacak sorusu ile yetişmiş bir kuşağız. Onlar ise tam tersi böyle bir kaygı duyarak ilerlemiyorlar hayatta ”dedi. Bu noktada belirleyici etmenin ise ekonomik ilişkiler olduğunu belirten Yıldız, tüketim ilişkilerinin denge içerisinde ilerlemediğine vurgu yaparak, “Tüketim ilişkilerimiz, üretim ve tüketim dengesi içerisinde gelişmeliydi. Fakat biz sadece tüketen bir topluma dönüştük. Genç kuşak üretimden koptu. Bu nedenle belki en çok önemsenen konu iklim. Çünkü toplum değil, yaşanacak bir dünya öncelik. Hem daha geniş bakabiliyorlar, hem de bireyseller” açıklamalarında bulundu.

‘YOLUNU BULUR’

Konunun çözümüne ilişkin olarak konuşan Yıldız, yeni bir ekonomi politikasıyla ile çözümünün mümkün olduğunu söyledi. Yıldız, “Üreten bir toplum kültürü lazım ve 0-6 yaş grubundan başlayarak eğitim verilmeli. Sancılı bir süreç. Fakat sonuçta su akar yolunu bulur. Gelecek kuşaklar buna bir şekilde çözüm üretirler. Üretim ve tüketim ayağı var. Bizde sadece tüketim var şu an. Tarımda neden sorunumuz çok? Çünkü tarım yapacak toprak işleyecek insan kalmadı. En son topraktan da koptuk. O kopanı da geri getirmek mümkün değil. Çözüm en iyi şekilde eğitim. Kolay bir çözümü yok bu işin, gelecek nesiller düşe kalka ellerine bir şey kalmayınca çözümü kendi üretecek. İklimi sorununu düşünüyor olmaları ekonomi ve eğitim ile birlikte ilerisi için çok daha iç açıcı bir senaryo gibi görünüyor ” diye konuştu. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber