Son zamanlarda çiftçiler, artan maliyetlerle zor günler geçiriyor. Sadece gübre fiyatındaki artış yüzde 40’ları buluyor. Tohum fiyatları ise yüzde 20 artış gösteriyor. Banka ya da tarım kredi kooperatiflerine borcunu ödeyemeyen çiftçi sayısı her geçen gün artıyor. Temmuz ayı itibariyle zamlar ardı ardına geldi. LPG oto gaza 39 kuruş zam yapıldı. Bu yeni zam ile Ankara'da 4.49 TL olan LPG oto gaz fiyatı 4.88 TL'ye, Antalya'da 4.41 TL'den 4.80 TL'ye, Bursa'da 4.38 TL'den 4.77 TL'ye, İstanbul'da 4.42 TL'den 4.81 TL'ye, İzmir'de ise 4.37 TL'den 4.76 TL'ye yükseldi. Bu artışların ve aynı zamanda ithal tüketimin artmasıyla çiftçinin zor zamanlar geçirdiği ise aşikar. İthalattaki bu artışın olumsuz bir tablo oluşturduğunu ve çiftçinin artan Euro ve dolar fiyatları nedeniyle üretim maliyetinin arttığını belirten Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Tevfik Türk, “Tohum fiyatlarının zamları aldı başını gidiyor. İthal ürünler tüketmeye devam ediyoruz. Her şey bir yana çiftçimiz artık zorlanıyor. Zamlarla boğuluyorlar. Günümüz tablosunda çiftçi çok zor durumda. 2020 senesinde 5,22 milyar dolar ithalat yapılabiliyor. Fakat ülkemizde çiftçi mazot parası, tohum parası düşünmekten ne yapacağını şaşırdı” dedi. 'ZAM ÜSTÜNE ZAM' 2002 yılında 2 milyon 588 bin olan sözleşmeli çiftçi sayısının 2020 Ağustos ayında 1 milyon 803 bine düştüğünü güncel veriler ışığında ise bu sayının arttığını söyleyen Türk, “Döviz iniş çıkışları ise çiftçinin gider kalemlerini zorlamakta. Girdi maliyetlerinin artması  çiftçi için artık iyice zor. Ancak ürünlerin satışı döneminde bu fiyat artışları üreticinin cebine yansımıyor. Özellikle tohum, ilaçlar mazot ve gübrede girdilerin neredeyse tamamı dövize bağlı. Dolayısıyla gün geçtikçe üretim maliyetleri satış maliyetlerinin üzerine çıkmakta ve çiftçi tarıma devam edememekte. Rakam git gide azalıyor çünkü üretim kazandırmamaya başlıyor. Tüm girdilerde zam üstüne zam mevcut. Bu anlamda tarımımız sürdürülebilir olmaktan uzaklaşıyor” diye konuştu.   ‘YENİ PLAN LAZIM’ Kamusal politikalara yönelmeden çiftçinin güçlenemeyeceğini ve aynı zamanda en son tarım sayılarının 10 yıl önce yapıldığını bu nedenle verilerin yetersiz olduğunu  belirten Türk, “Kırsal alanlar günümüzde ekonomik açıdan büyük ölçüde tarıma dayalı yapılarını korumakta. Ancak özellikle 2000’li yıllarla birlikte tarımsal yapıda önemli değişim ve dönüşümler de gerçekleşmeye başladı. Daha önceki yıllarda bizler bu değişim ve dönüşümün izini, on yılda bir yapılan tarım sayılarından sürebiliyorduk. En son tarım sayımı 2001 yılında yapıldığı için tam da ifade ettiğim 2000’li yıllarla birlikte yoğunlaşan sürece dair sağlıklı veriler olmadan daha çok gözleme veya sınırlı alanlarda yapılan araştırmalara dayanarak tespit yapmak zorunda kalıyoruz. Bu gözlem ve sınırlı veriler kırsal kalkınmaya yönelik bir planlama yapılabilmesi için çok yetersiz. Oysa bugünü anlamak ve yönetmek, geleceği ise planlayabilmek adına tarımsal yapıyı, kırsaldaki insan-insan ve insan-toprak ilişkilerini ortaya koyan verilere, arazi kullanım planlarına ihtiyacımız var” değerlendirmesin bulundu. Rana Beyza ÖZTÜRK/Özel Haber