Zamting!

Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl sizlere kutlu olsun! Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl bizlere mutlu olsun! Tabii inşallah... Neden mi? Sağım, solum, önüm, ark...

Abone Ol
Neden mi? Sağım, solum, önüm, arkam, saklanmayana al bakalım zam! Eskiden aralık ayı kapıdan baktığında çıkarırdık sandıktan çam ağacını... Yeni gelin gibi süsler, lambalarını fişe takar ışıl ışıl parlatırdık. Şimdi geçtiğimiz yıllarda ağacı olmayanlar evlerindeki saksı çiçeklerini süslemeye başladı... Hele ben, hele ben... Sadece aralık ayına özel kırlentlerim vardı benim... Her yıl içlerine yenilerini eklerdim... Sonra kokinalarımı alır masamı şenlendirirdim... Şimdi yeni yıl ile ilgili özel bir şeyler almayı bırakın, marketten toz şeker almaya giderken bile titreye titreye bir hal oluyoruz. Bırakın artık yılbaşını, bayramı, bakkalı... Nefes almamıza bile fatura kesilmeye başlar diye korkar olduk... Sayın okuyucu: Bakmayın bize, psikolojimiz çok bozuk... Evde un yok, şeker yok, yağ yok ama herkes ‘Hani bana helva?’ diye ağlıyor resmen. Patates varsa soğan yok... Salça varsa tüp yok... Araca bineceğiz mazot yok, stresi atacağız bir fincanlık kahve yok... Sen şimdi arkadan Meral ve Zuhal ikilisi dans ederek geçiyor sanıyorsun: Param yok, pulum yok Malım mülküm olmasın ziyanı yok Aşk dolu şu kalbim İşte budur benim servetim! Yok canım, o da yok... Ne serveti... Aşkın bile karın doyurmadığı günlerden geçiyoruz. Zira bugüne kadar alıştığımız düzende aşk artık bizim için gerçekten üç harf, tek hece... Kurbanlık koyun gibi onu da yedik, yedik, yedik... Bu düzen böyle devam eder sandık, hop bir anda kesildik! Şimdi okyanusun ortasında kalmış zürafa yavrusu gibi boynumuzu dik tutmaya çalışıyoruz. Çırpındıkça da dibe batıyoruz. Ne olacak bu halimiz? Bilsek, ah bir bilsek... Eskiden durumlar bozulunca evi, dükkanı kapatır ve köye kaçardık. Haydi bil bakalım: Artık o da yok... Tuvalet kağıdının 130 5 litre ayçiçek yağının 90 30’lu yumurtanın 35 1 litre sütün 8 Hele hele ineklerin bile yüzüne bakmadığı patlıcanın 15 lira olduğu bir dünyada... Bence arkana bile bakmadan kaç kardeş, yakalarlarsa seni de zamlarlar... Peki, ne mi yapacağız? Sosyetik çantamızı bileğimize takıp çarşı pazar dolaşmayacağız. Az konuşup çok düşünecek, kafamızı çalıştıracağız. Okuyacağız, okuyacağız, okuyacağız... Hayatta ve sağlıklı kalmanın formülünü bulacağız... Ve en önemlisi de yaşadığımız her süreçten ders alacağız... Yoksa halimiz zor... Çok, çok zor...