Son yerel seçimlerde tabiri caizse İzmir’de dibe vuran AK Parti’de bir iç hesaplaşmanın varlığından söz ediliyor da bunun emareleri bir türlü ortaya çıkmıyor. Tabiri caizse birileri hala “kuyruğu dik tutmanın” peşinde. “Kral çıplak” diyebilecek babayiğitlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.

2014’te yerel seçimlerinde 7 ilçe belediyesine sahip iktidar partisi, 2019’da 3 kayıpla 4 belediyeye düşerken, Menemen’i “tombala” çeker gibi kur çekimi ile elde etmişti. 20 gün önceki seçimlerde, bırakın hedeflenen 15 belediyeyi almak, eldeki 5 belediyeden ancak biri kurtarılabildi. O da yıllarca hizmete susamış, içine kapatılan Menemen’e mal satarak da olsa altgeçit, çocuk oyun köyü, kütüphane, pazaryeri gibi yatırımları getiren bir belediye başkanı sayesinde. Tabii hakkını teslim edelim Aydın Başkan da ilçede çok seviliyor.

Bitmedi… Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın üzerine titrediği “kızım” dediği, “Çemberli Efe” Saliha Özçınar Mutlu ile Son Başbakan Sayın Binali Yıldırım’ın adeta kamp kurduğu Bergama-Kınık hattında tonton Başkan Sadık Doğruer’in koltuklarını kaybetmeleri, sürprizlerin de sürpriziydi. 

Kaybedilen bir diğer ilçe de Bayındır’dı. 15 yıldır AK Parti ile CHP arasında gidip-gelen “Çiçeğin Başkenti”nde son gülen CHP oldu. İlçede çok sevilen “Sarı Çocuk” diye anılan Uğur Demirezen bile kendinden çok eminken bir anda “kaybedenler kulübü”nün üye. Gelelim kazanılması muhtemel, hatta yüzde doksan iken elden kaçırılan ilçelere. Bunlara Buca, Çiğli, Karaburun, Torbalı ve Menderes’i sayabiliriz.

Kısacası, AK Parti’nin İzmir’deki durumu “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” deyimine tıpatıp uyuyor. Peki tüm bu yaşananların bir muhasebesi hiç yapılmayacak mı? “Kol kırılır, yen içinde kalır” mı denilecek. Yaşanan mağlubiyeti kabullenip de hesap verecek birileri çıkmayacak mı? Elbette bunu zaman içinde yaşayıp göreceğiz. Diyoruz ama görebilecek miyiz o da meçhul.

Bu satırlarda ilk etapta AK Parti’ye yüklendiğim yönünde bir kanaat oluşabilir. Bu konuda kimseye bir diyeceğim olmaz. Ancak, bir basın mensubu olarak, bundan birkaç yıl önce, özel davetine birkaç meslektaşım ile birlikte icabet ettiğim AK Parti’nin İzmir Büyükşehir Adayı Sayın Hamza Dağ ile sohbetimizde, iyi hatırlıyorum, bugün yaşananların ayak seslerinin duyulduğunu ortaya sermiştim. Fakat kendilerinden o kadar emindiler ki, konuşulanların bir kulaktan girip diğerinden çıktığı bugün anlaşılıyor.

Ben bir gazeteciyim. Gördüklerim haberdir. Hele bir köşe yazarı için yazılması gereken konulardır. Kimseye ayar vermek, yönlendirmek diye bir amacım da olamaz. Hele hele siyasetçilere. Ancak, “Bak ben söylemiştim” modunda da değilim. Siyasi partiler de tıpkı futbol takımlarında olduğu gibi başarılı oldukları durumlarda taraftar bulabilirler. Maalesef ülkemiz, geçmişte şaşaalı dönemler yaşamış ancak, bugün adı sanı duyulmayan partilerle doludur.
Elbette birileri hata yapacak, kaybedecek, birileri kazanacak. Kaybedenlerin neden kaybettiklerinin muhasebesini yapmaları, “Biz nerede hata yaptık?” diye kendi içlerinde sorgulamaları gerekiyor. Muhasebesini tutmayan, kar ve zararını hesap etmeyen, her zaman kaybetmeye mahkumdur ki, sanırım aklı başında olan hiç kimse bu duruma düşmek istemez. Kalın sağlıcakla…