İzmir Koruyucu Aile Derneği Başkanlığını yürüten iş kadını Gülsün Erdinç, küçük yaşlarda ailesiyle çocuk yuvalarını ziyaret ettiği zamanlarda çok etkilendiğini, bunun üzerine yıllar sonra üç çocuğu olmasına rağmen bir çocuğun da koruyucu anneliğini yaparak herkese örnek oluyor. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne 9 yıl önce yaptığı başvuru sonrası Erdinç, devlet korumasına verilen iki kız kardeşe yuvasını açtı. Bir yılın ardından kız kardeşler durumlarını düzelten biyolojik ailelerine döndürüldü. Aile, bunun üzerine henüz 3 yaşındayken kucağına aldığı Can’a (10) yuvalarının yanı sıra kalplerinin kapılarını da açtı. Erdinç, daha önce yuvalarda gönüllü çalıştığını ve çocukların her türlü faaliyetlerine katılıp destek olarak onlarla güzel ve eğlenceli zaman geçirdiğini söyledi.

“Kucağıma aldığımda 'hadi gidelim' dedi”

Gülsün Erdinç, yuvaları ziyaret ederken orada koruyucu aile çocuk sistemini duyup çok etkilendiğini belirterek, “Can ile tanıştık. Biz zaten ailece hazırdık. Tanıştıktan sonra birkaç ziyarette bulunduk. Sonra zaten kucağımıza geldi ve ‘arabamız nerede, hadi eve gidelim’ dedi. Ondan sonra süreç başlamış oldu. Benim çocuklarım her şeyi kabullenen ve seven çocuklar. O yüzden hiç zorlanmadan Can’a adapte oldular” diye konuştu.

“Çocuklar ellerini uzatıp kalbimize dokunuyor”

Koruyucu aile sisteminin çok etkileyici olduğunu belirten Gülsün Erdinç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Koruma altındaki çocuğa elinizi uzatmak için yola çıkıyorsunuz. Aslında o çocuk size daha çok elini uzatıyor, kalbinize dokunuyor. Sistemin tamamı etkileyici. Şu anda halihazırda kurum bakımında çocuklarımız koruyucu ailesi olsun diye bekliyor. Herkesi sisteme dahil olmaya davet ediyoruz. Gerçekten biyolojik çocuğu olsun olmasın, evli veya bekar herkes koruyucu aile olabilir.”

“İzmir’de 366 ailede 412 çocuğumuz koruma altında”

Erdinç, koruyucu aileliğini üstlendiği Can için şunları söyledi: “Büyüyünce çok başarılı olmasını istiyoruz ayakları üzerinde dursun istiyoruz. Zaten şu an hedeflerini koymuş. ‘Veteriner olacağım anne, sana şuradan ev alacağım’ gibi birçok hayali ve hedefi var. Bunların hepsinin gerçekleştirilmesini diliyoruz. Bizi en çok etkileyen iyi bir kalpli çocuk olması. Kendi biyolojik çocuklarımdan daha çok iltifat ediyor bana. İşe gönderirken öper koklar, öyle uğurlar. Bunların tamamı zaten çok etkileyici. Şu anda İzmir’de 366 ailede 412 çocuğumuz koruyucu aile bakımından faydalanıyor."

“O bizim kalbimizden doğdu, hangisi biyolojik çocuğunuz unutuyorsunuz”

Koruyucu aile olmak isteyenlere ‘korkmasınlar’ diye çağrıda bulunan Gülsün Erdinç, “Koruyucu aile olmak isteyenler korkmasınlar. Sağlıklı olan herkes bir şekilde ebeveyn olabiliyor. Genellikle insanların cesareti olmuyor. Özellikle biyolojik çocuğunu büyütmemiş olan insanlar ‘yapabilir miyim, iyi bir ebeveyn olabilir miyim’ diye sorgulayabiliyor. Korkmalarına gerek yok. Gerçekten içine girdiğinizde çok da güzel yapılabiliyor. Genellikle ‘bağlanabilir miyim’ ve ‘sevebilir miyim’ gibi sorular geliyor. İnsan emek verdiği her şeyi seviyor. Emek verdiğin şeye bağlanıyorsun. Özellikle de koruyucu aileler arasında kardiyolojik doğum diye bir şey var. O bizim kalbimizden doğdu. O yüzden de emek verdiğimiz zaman bağlanıyoruz. Daha sonra hangisinin biyolojik olarak doğurduğunuzu unutuyorsunuz" ifadelerini kullandı.

“Erkek çocukların da korunmaya ihtiyacı var”

Erdinç, koruyucu aile olmak isteyen bazı ailelerin genellikle 0-6 yaş kız çocuğu istediğini söyleyerek, "Bunu anlatmaya çalışıyoruz. Erkek çocukların da bakıma ihtiyacı var. Korunmaya ihtiyacı var. Kızların daha çok korunmaya ihtiyacı varmış diye güdüsel bir şey var. Aslında tüm çocukların korunmaya ihtiyacı var. Biz de bunu anlatmaya çalışıyoruz. Genelde biz anlattığımızda insanlar daha kolay ikna oluyor. Çocuğun milliyeti yok, cinsiyeti yok. O yüzden herhangi bir şekilde çocuklar arasında ayrım yapmadan korumak için uğraşıyoruz" dedi.

“Öz kardeşiniz gibi”

Gülsün Erdinç’in biyolojik çocuğu İdil Zehra Erdinç (13) ise, “Koruyucu ailelik çok güzel bir şey. Kendi öz kardeşiniz olmasa bile kendinize çok yakın hissediyorsunuz. Öz kardeşiniz gibi. Günlerimiz çok güzel geçiyor ama arada bir kavga edebiliyoruz. O da herkeste oluyor. Normalde abim ve ablamla da kavga ediyoruz, kardeşimle de kavga ediyoruz ama bunlar her kardeşlikte olan şeyler. Tüm aileleri koruyucu aile olmaya davet ediyorum. Koruyucu ailelik çok güzel” diye konuştu.