Kılıçdaroğlu’ndan İzmir’de “vefa” ziyaretleri Kılıçdaroğlu’ndan İzmir’de “vefa” ziyaretleri

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM'deki haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Dervişoğlu, konuşmasına helikopter kazasında hayatını kaybeden İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindeki heyete rahmet dileyerek başladı. 28 Şubat davasından Sinan Ateş soruşturmasına pek çok karar ve sürece atıfta bulunan Dervişoğlu, iktidarı yargı üzerinden eleştirdi.

"HİÇBİR ŞEY OLMASA BİLE BELLİ Kİ BİR ŞEYLER OLUYOR..."

Ankara Emniyeti'nde yaşananlara ve Ayhan Bora Kaplan soruşturmasına da değinen Dervişoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Kendisine yapılan haksızlığa karşı güvenle ve inançla Ankara’da hakimler var diyerek kim kendi kendini teskin edebiliyor? Hangimiz karakoldan arandığında gönül rahatlığıyla yaptığından ya da yapmadığından emin olarak oralara gidebiliyor ki? Ankara organize suçlar müdürü savcılığa gidip ifade vermek istiyor. Savcı ifade vermeye gelene gözaltı kararı çıkartılıyor. Emniyete güvenmeyip Jandarma’ya aldırıyor. Jandarma alıp istihbarat teşkilatına götürüyor. İl emniyet müdür yardımcısı ve beraberindekiler tutuklanıyor. Hiçbir şey olmasa bile belli ki bir şeyler oluyor."

Geçen hafta karara bağlanan Kobani davasına da değinen Dervişoğlu, “Mahkemenin gerekçeli kararını merakla bekliyoruz. Ülkemizi ateşe çevirmek isteyenlere verilen cezaları ayrıca değerlendireceğiz. Ama onlarla Dolmabahçe’de pazarlık edenleri de asla unutmayacağız” ifadelerini kullandı.

HÜKÜMETE EMEKLİ MAAŞI ÇAĞRISI

Öte yandan Dervişoğlu, hükümete emekli maaşlarına ilişkin çağrıda bulundu.

“Bugün milyonlarca emekli vatandaşımızın asgari ücretin altında emekli maaşı almasının tek sebebi, AKP iktidarının 2008 yılında yapmış olduğu düzenlemelerdir” diyen İYİ Parti lideri, emekli maaşının asgari ücretin üzerine çıkarılmasını önerdi.

Dervişoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

*105 yıl sonra içinde bulunduğumuz şartların 1919 şartlarına ne kadar benzer olduğunu, nasıl bir çaresizlik içinde olduğumuzu bir kere daha sıralamayacağım; bunun hamasetine de yaslanmayacağım. Buradan milletimizin kırık kalbine, incinen gururuna, çiğnenen onuruna, zedelenen ruhuna bir vesvese daha vermeyeceğim.

*Bizler 'İYİ' ve cesur insanlar; çarşıdan, pazardan, hastaneden, mahkemeden, okuldan, karakoldan habersiz, şuursuz ve duyarsızlardan, yani milleti maraba sayanlardan değiliz. Çocukluğunda bağdaş kurup oturduğu yer sofralarını, yere düşen ekmeği öpüp alnına koymayı, yatarken dua ettiği Yaradan'a sadece kendisi için değil; vatanı ve milleti için de kalpten dua edenlerdeniz.

"MİLLİ DEVLETTEKİ İNADIMIZ MUSTAFA KEMAL'İN İNADIDIR"

* Bizler bu toprakların değerlerine yabancılaşmış aymaz atanmışlardan hiç değiliz. Bugün burada 105 yıl sonra tekrarlanması ve hatırlanması gereken şey; Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün tüm sorunları çözmek için ortaya koyduğu milli hakimiyete dayanan kayıtsız şartsız müstakil bir Türk devleti tesis etme ülküsüdür. Aslına bakarsanız parlamenter sistemdeki ısrarımız Mustafa Kemal Atatürk'ün ısrarıdır. Milli devletteki inadımız da yine Mustafa Kemal'in inadıdır. İşte biz o yüzden 'milli hakimiyet' diyoruz, 'milli Meclis' diyoruz, 'milli devlet' diyoruz!

Kaynak: Cumhuriyet