AK Parti büyük bir hızla iktidara gelmişti. Ben de aday olmuş, kendime seçim müziği olarak Sezen Aksu’nun ‘Ben sende tutuklu kaldım’ parçasını seçmiştim. Sloganım da; ‘Tünelin ucunda ışık görüldü.’ id...

AK Parti büyük bir hızla iktidara gelmişti. Ben de aday olmuş, kendime seçim müziği olarak Sezen Aksu’nun ‘Ben sende tutuklu kaldım’ parçasını seçmiştim. Sloganım da; ‘Tünelin ucunda ışık görüldü.’ idi. Baktım halk kendi idare edeceği kişiyi seçiyor. Genelde miskin kişilikler oluyor. Bu günden sonra halk miskin bir topluluk olmanın katiyen dışına çıkmayacak. Yani ışık görülmedi. Görülen, Anayasa Mahkemesi’nin ışığı! Işıklar yanıyor diye tweet atan zat ‘Hukuk olarak ölmedik yaşıyoruz demek istedim’ gibi savunmalar yapıyor. Olabilir tabii. Kendi kendine yapmış olabilir. Başka şey de olabilir. Mesela birileri böyle bir tweete ‘At bakalım’ da diyebilir. Karşı tweet ile herkese devletin gücünü gösteren bir algı yaratalım şeklinde de olabilir. Bu düşünce kendiliğinden de olabilir. Bir başka düşünce de tweetin sahibi aklı sıra ‘İhtilal olabilir devir değişebilir’ düşüncesinde de olabilir. Aklının içini görmek zor. İnanmak gerek. Çünkü konumu inanmayı gerektiriyor. Sonuçta fasarya iş bunlar... Bu arada ‘İçişleri Bakanlığı’nda da ışıklar yanıyor’ mesajı atıyor. Devlete bak muhataba bak, komik! Bakanlığın mesajında bir özellik var; herkese ‘Hop!’ diyor, zımnen meydan okuyor gibi… O da ‘Bi dakika, burada devlet var, dikkat et kulağını çeker!’ demek istiyor herhalde. Güzel. Bakanlığın mesajında bir mesaj daha var; sindirme algısını akla getiriyor sanki. Genel olarak gerçekten sindirme algısı düşündü mü, belli değil ama insan rahatsız oluyor ve konunun siyaset dışına taştığını hissediyor üzülüyor. Devlet ciddiyetini bilenler ‘Ne oluyoruz kardeşim, niye bir sürü zırva ile devleti meşgul ediyorsunuz!’ diyemiyor. Çünkü onlar da uzun zamandır yersiz konulardan alışkanlık kazandılar. Esasen Anayasa kararının yerel mahkemece sallanması ipin koptuğu yer. Anayasa kararını hangi gerekçe ile yok sayarsan say ülkede demokrasinin kırılma noktası oldu. Herkes biliyor, bu durumun adı ne. Herkes benden daha çok korktuğu için adını koyamıyor. Ben söyleyeyim bari. Ay içimden gülmek geliyor. Şöyle “Yar saçların lüle lüle, hadi sana güle güle” deniliyor. Devam edeyim, bundan böyle milletçe politikamız; homini gırtlak, pufidi kandil, tumba yatak! Tam da benim beğendiğim hayat. Peki neydi yanlış olan yazayım; “Efendim ondan bundan böyle söylemlerden korkmamak gerek. Başka? İrtica, ihtilal şarkıları, bakan başbakanların şerefine dokunan yayın, mafyaya derin devlet deme anlayışı, yalan bir dünya düzeni, ibadet etmenin gereğini söylemek yerine dini hikayeler anlatan yarım Müslümanların dersleri, tarikatları meşrulaştıran yuvarlak lafları en okumuş adamlardan dinletmek, liyakatsiz şahsiyetsiz atamalar, beğenilmeyen anayasalar, gudubet siyasi partiler kanunu ve perdeee! Parti demokrasi hürriyet konuları nanay. Sadece yiyip içip köpekle fotoğraf çekiliyorlar. Hadi o zaman piknik bitince herkes evine tumba yatak, sonra biz de yatacağız. Ülkeye bak, yazacak bir şey yok. İlim bilim yok ama yazdık. Sanki Rusya’da Tolstoy’um. Kendimi seviyorum yaaa…