‘Denizini kontrol altında tutan, ihtiyacı olan bir şeyi, ihtiyacı olduğu zaman, istediği konuma ulaştırabilen kazanır.’ Ulu önder Atatürk’ün bu sözü denizciliğin önemini ne de güzel özet...

 ‘Denizini kontrol altında tutan, ihtiyacı olan bir şeyi, ihtiyacı olduğu zaman, istediği konuma ulaştırabilen kazanır.’ Ulu önder Atatürk’ün bu sözü denizciliğin önemini ne de güzel özetliyor. Norveç balıkçılıkla kalkındı, daha sonra sanayileşti. Oysa bizim üç tarafımız denizlerle çevrili olmasına rağmen “Hak ettiğimiz yerde miyiz?” sorusunun cevabı hâlâ muğlak… Deniz taşımacılığının önemi büyük. Salgın döneminde dünya kargo hareketinin yüzde 90’ı deniz taşımacılığı ile sağlandı. Ancak biz dünyanın neresindeyiz? Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı 2019 Raporu’na göre Türk deniz filosunda bin 522 Türk gemisi bulunuyor. 7 milyon 164 bin dedveyt tonu Türk bayraklı olmak üzere gemi filomuzun büyüklüğü 27 milyon 609 bin dedveyt ton. Küresel deniz filosundaki toplam payımız yüzde 1.41 ve dünyada 16. sıradayız. Türkiye, 177 limanı ile Akdeniz’de dördüncü sırada. Konteyner limanlarında 11 milyon TEU, tüm limanlarda ise toplam 500 milyon tona yakın yük elleçleniyor. Dış ticarette denizyolunun kullanım oranı yüzde 63 seviyesinde. Gelelim İzmir’e… İzmir limanları yaklaşık 1.6 milyon TEU elleçlemeye sahip. Bu rakam Türkiye’nin konteyner taşımacılığında yüzde 15 paya sahip olduğunun göstergesi aslında… Korona virüs salgını öncesinde kruvaziyer turizmi çok popülerdi. Dünyada yılda 27 milyon kişinin seyahat ettiği 35 milyar dolarlık bir pazara tekabül ediyordu. Bu kadar çok sayıda limanımızla bundan pay alamamamız akıl alır gibi değil… Salgın öncesi sadece 5 gemi Kuşadası’na geldi. Şimdilerde tüm kruvaziyer şirketleri, gemilerini bağlayacak yer aradı. Yolcular uzun süre gemiden inemedi. Kruvaziyer belirli bir süre için önemini yitirdi. İnsanlar kitlesel turizminden hayli korkuyor. Ne yazık ki İzmir olarak bundan biz de payımızı aldık. Gelecek yıllarda yeniden kruvaziyer hatları dünya çevresinde dolaşacak. Dolaşacak dolaşmasına ancak bu kruvaziyerlerin ülkemize gelişi 2021’den sonra olacak… Sonuçta; üç tarafı denizle çevrili bir ülke olarak en ucuz ve çevreci taşıma modu olan denizyolunu, diğer taşıma modları ile entegre şekilde çalıştırmalıyız. Limanları sanayi merkezlerine bağlayıp lojistik performansımızı artırırsak ülke ekonomisinin rekabet gücü de yükselmiş olur. Alsancak Limanı ve bu limanla birlikte değerlendirilecek ‘Kuzey Ege Çandarlı Limanı Projesi’, Aliağa’daki limanlar ile Kuşak ve Yol Projesi’nde aktarma merkezi olarak konumlanabiliriz. Çin’in Avrupa’daki lojistik üssü haline gelen Pire Limanı’na alternatif olabiliriz. Adeta kangrene dönen İzmir Körfezi ve Limanı Rehabilitasyon Projesi’ni tamamlayarak İzmir Limanı’nın ekonomik, Körfez’in ekolojik kalkınmasını sağlayabiliriz. İzmir Denizcilik Kültür Merkezi ve İzmir Deniz Festivali projeleri ile kentimizi denizci bir şehre dönüştürebiliriz. İlk 10 denizci ülke arasında yer alma hedefimiz için daha fazla denizci bir memleket olmaya ihtiyacımız var…