Seçim ne zaman olursa olsun sonuç açısından fark olmayacaktır. Neden? Çünkü Seçim Kanunu herkese aynı avantaj veya dezavantajda olacak. Sen oyunu al, o kadar! 2002 yılından itibaren iktidar partisi ge...

Seçim ne zaman olursa olsun sonuç açısından fark olmayacaktır. Neden? Çünkü Seçim Kanunu herkese aynı avantaj veya dezavantajda olacak. Sen oyunu al, o kadar! 2002 yılından itibaren iktidar partisi genel başkanı aralıksız konuşuyor. Bazı kimseler çok konuşmasından şikayetçi. Şikayetçiler ama öngörüleri yok. Sayın Cumhurbaşkanı ilk seçimde alınan oydan çok mutlu oldu çünkü süpriz bir oy almıştı. Alınan oyun geçmişteki partisinden miras, kendi klasik oyları olmadığını biliyor. Şimdi bu oyları kendi partisinin oyları yapması gerekiyordu. Bunu da iyi biliyordu. İşte devamlı olarak konuşmasındaki maksat, diğer partilerden, bağımsızlardan, kararsızlardan gelen oyları kendi partisinin oyu yapmaktı. Öyle de yaptı. Konuşmalarında yeni bir strateji, sistem yok. Ekonomi yok, gerginlik var. Planlı bir konuşma. Eskinin, yani geçmişin her konudaki noksanlıkları söylenirken, eskiye ait iyi olan bir tek laf yok. Geçmişi unutturmaya çalışmak; son derece akıllıca ve planlanmış söylemler. Basın bu konuda yardımcı oluyor, hatta harikalar yaratıyor. Çok önemli bir konuda parti teşkilatının ağzında ‘hayır’ kelimesi yok. Teşkilat hiçbir işe eğilmiyor, kendini yormuyor. Hatta aynı partili olanlar dahi homurdanıyor, kimse de duymuyor. İki AK Parti var; Biri AK Partililer, ikincisi AK Partiliyim diye geçinenler. AK Partili’nin alaycı tavırlarından AK Partili geçinenler, kendilerine zulüm edildiğini düşünüyor. Bu durum oyların çoğalmasını uzatıyor. AK Partili oylar erezyona uğrasa dahi önemli miktarı bal gibi yerinde duruyor. Olumlu-olumsuz her şeye rağmen iktidarda akıllı işi bilen kadro bir türlü oluşmuyor. Harcanan partililer oluyor. Yerine devşirme partililer ile avantacıların yerleşmesine mani olunamıyor. AK Partililer’de bir rahatsızlık da, kamu düzeninden sorumlu olanların ilçe, il başkanı, genel merkez mensubu gibi davranmaları. İşte seçim bu durumda olacak. Oyların nasıl çıkacağı konusunda tüm partiler yanılacak gibi. Dün DEVA’nın İzmir İl Kongresi’ne gittim. Halk yok gibi. Davul zurnası, ilçe başkanı ile Bayındır tek başına ordu gibi, o kadar. Kongrede müzik, görseller, gereksiz uzatmalar ve son derece acemice. Genç-yaşlı lafı ağızlara pelesenk olmuş da salonlar hep orta yaş ve üzeri. Bu siyasi ortamdan kimse yenilik beklememeli. Siyasi parti temsilcileri çoğunluk tek olarak gelmiş, bazı il başkanları ise gelmemiş. Siz nasıl bir ciddi oluşumsunuz acaba! İzmir DEVA Kongresi’nde en güzel şey Ali Babacan’ın konuşma metni idi. Mükemmeldi. Her şeye rağmen sahip çıkılması gereken yeni ve güzel bir lider. Yolu açık olsun ama geçmiştekiler gibi halk salonda kaldı, o iş insanları ile yemeğe kaldı.Yani bu konuda değişen bir şey yok. Rahmetli Teoman Erel’in dediği gibi halk önce oy vereceği yeri belirliyor, sonra da mazeret buluyor. Oylar belirlenmiş ve çok sürprizli. Yazalım da kim kızarsa kızsın. HDP oylarına dikkat edin öyle yüzde dokuz, on, onbir değil, kaç çıkacak iyi bakın! Bu yazımı da saklayın ki sonra birlikte bakarız. Aklınızı başınıza alın. Gazeteciler öngörüleri ile insanların mevcut durumlarını gözden geçirmelerini sağlar. Selam saygıyla...