Türk tiyatrosunun köklü ailelerinden gelen usta sanatçı Naşit Özcan, sadece sahnede değil, ekranlarda ve mikrofon başında da iz bıraktı. Tiyatro oyunculuğu, yönetmenlik ve seslendirme sanatçılığı gibi pek çok alanda emek veren Özcan, sanat hayatına çocuk yaşta adım attı ve yarım asrı aşan kariyeriyle Türkiye’nin en tanınan tiyatro insanlarından biri oldu.
Sanatla Yoğrulan Bir Çocukluk
1957 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Naşit Özcan, adeta tiyatronun kalbinde büyüdü. Dedesi Komik-i Şehir Naşit Bey, babası Selim Naşit Özcan ve halası Adile Naşit gibi isimlerle Türkiye tiyatro tarihine adını yazdırmış bir ailenin parçasıydı. Tiyatro sahnesine ilk kez 1971 yılında, henüz 14 yaşındayken Gönül Ülkü – Gazanfer Özcan Tiyatrosu’nda sahnelenen “Ben Çalmadım” adlı çocuk oyunuyla adım attı. Bu ilk sahne deneyimi, onun sanatla dolu yolculuğunun habercisi oldu.
Tiyatronun Her Alanında Yer Aldı
Profesyonel tiyatro kariyerine 1977 yılında Akbank Çocuk Tiyatrosu’nda başlayan Özcan, burada oyunculuk becerilerini geliştirme fırsatı buldu. Aynı yıllarda babası Selim Naşit’in yönlendirmesiyle Nejat Uygur Tiyatrosu’na katılan sanatçı, usta tiyatroculardan sahne pratiği ve disiplin konusunda önemli deneyimler kazandı.
Sanat yolculuğunu 1979-1980 yılları arasında Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nun kurslarında aldığı eğitimle zenginleştiren Özcan, 1983-1984 döneminde Şan Müzikholü sahnesinde performans sergileyerek yetkinliğini perçinledi. 1988 yılında ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları kadrosuna dahil olarak tiyatro sahnesindeki yerini kalıcı hale getirdi.
Televizyondan Sinemaya, Mikrofon Başından Sette
Naşit Özcan yalnızca tiyatroda değil, aynı zamanda televizyon dizileri, sinema filmleri ve seslendirme projelerinde de izleyicinin karşısına çıktı. Derin sesi ve sahne deneyimiyle pek çok reklam filminde ve dublaj çalışmasında karakterlere hayat verdi. Özcan’ın sanat hayatındaki çok yönlülüğü, onu sadece bir oyuncu değil, aynı zamanda bir anlatıcı ve aktarıcı haline getirdi.
Usta sanatçının sahneye ve sanata olan katkıları, 2010 yılında aldığı 30. İsmail Dümbüllü Ödülü ile onurlandırıldı. Bu ödül, hem gelenekten gelen sanat anlayışını hem de kendi emeğiyle ortaya koyduğu başarısını taçlandırdı.
Naşit Özcan, Türk tiyatrosunun geleneğini taşıyan, aynı zamanda her kuşağa seslenebilen nadir sanatçılardan biri olarak anılmaya devam ediyor.
Haberler.com