Güzel ülkemde hep böyle oldu, dünyada da örnekleri vardır. Sap ile saman her daim birbirine karıştırılır. Kıyamet alameti dedikleri bu olsa gerek. Ayaklar baş, başlar ayak olur,...

Güzel ülkemde hep böyle oldu, dünyada da örnekleri vardır. Sap ile saman her daim birbirine karıştırılır. Kıyamet alameti dedikleri bu olsa gerek. Ayaklar baş, başlar ayak olur, alim zalimleşir zalim de alim geçinir. Hak etmeyen başkasının hakkını yer, yedirirler göz göre göre. Liyakat diyorlar ya ondan. Kibarcası ahbap-çavuş ilişkisidir adı bunun. Kabaca da torpil, adamına göre muameledir. Yemekten anlamayandan lokantaya müdür, toptan anlamayandan, insanı sevmeyenden hakem, burnunun ucunu görmeyenden gözlemci, bilimden uzaktan antrenör, sadece para kazansın diye topu dürtükleyenden ısrarla futbolcu yapmaya çalışırlar. Başarısızdır, arada kaynar giderler. Ekip iyi olursa, başarılı sanılırlar. Asında başarısızdırlar. Gerçek hak edenler ise, yani işin ehilleri, işi bilenler öylece bekler. Başka uğraşlara yönelirler. Ne zaman düzelecek bu bozuk düzen. Göremeyeceğim. SERKAN AKARCA'DAN VEDA 1994'de hakemliğe başladı, ilk günlerini bilirim. Güzel çocuktur, bir gözleri var maşallah, bakmaya doyamazsınız. Cüneyt Arkın mübarek. Çok iyi yardımcı hakemlik yaptı, hem de en üst düzey liglerde, hakkıyla, alın teriyle. Her zaman torpil yetmez, bilek gücü yener, bozuk düzeni. Sağlık sorunları yaşadı, hakemliğe veda etti. 2016'da gözlemciliğe başladı. 27 yıl Türk futboluna hizmet verdi. Geçen haftaya dek. MHK'ler böyledir. Maç oynanırken kuralı değiştirirler. Kafalarına göre statü, talimat değiştirirler. Birilerine, yakınlarına, eşe dotsa yer açmaktır emelleri. Serkan Akarca'ya amiyane tabirle 'attan in eşeğe bin' dediler. 'Ne var ki bunda' demeyin. Yaşayan siz değilsiniz, empati yapın. O da mesajı aldı 'tamam benden buraya kadar' dedi. Vee onurlu bir şekilde, dilekçesini verdi. Veda etti. Hem de daha çok genç olduğu halde. Senin canın sağolsun Serkan kardeşim. Dik duruşun yeter. AÇIKLAMASI DA ŞÖYLE 'Uzun yıllar Türk futboluna katkı sağlamış, Süper Lig'de uzun yıllar hakemlik yapmış birisi olarak C klasman gözlemcisi yapılmam doğru değildi. MHK'nın yanlış uygulamalarından biri bu. Sık sık değiştirilen talimatlar ile sürekli birileri haksızlığa uğruyor. Aramızda çok daha kariyerli, donanımlı insanlar varken keyfi olarak birileri sizin üstünüzde tutuluyor ise bu büyük haksızlık. Ben ve benim gibi bu işi ciddiye alan, fikir üreten daha iyi hale gelmesi için çalışan insanlar dolayısıyla küstürülüyor. Oysa ki insanların emeklerine değer verilmeli ve en azından bir plaket ile onurlandırılmalıdır' İmza; Serkan Akarca İSMET ARZUMAN İSTİFA ETTİ Bir hakem kıyımı ve de kaybı daha yaşadık. 1,5 yıldır spor danışmanı olarak görev yapıyordu İzmir Belediyesi'nde. Devremdir, delikanlı adamdır, dürüsttür, namusludur. Biliyorum, tanıyorum da öyle yazıyorum. Akçeli işlerle işi olmaz. Ne üne ne de çeşitli varyasyonlara ihtiyacı yoktur. Doymuş adamdır vesselam. FİFA Hakemi İsmet Arzuman'dır O'nun adı. Hakem camiası, TFF kıymetini bilemedi, bilmiyor. Spordan pek anlamayanlar da onu anlamıyor. Çok da iyi futbolcudur, komple sporcudur. Para için şöhret için yapmadı. İstifa etti. Ne diyelim her yer tutulmuş, orası burası fark etmiyor. Oysa bilseler, nesli tükenmekte olan insanlardır onlar. Serkan Akarca ile İsmet Arzuman. Bir gün hakem bulamayacaksınız, robotlara mum olacaksınız. Yazın bunu bir kenara. En azından onların programı, yazılımı var. Ya işi bilmeyen insanların, anlamadıkları halde hüküm vermelerine, sporu yönetmelerine ne demeli. Neydi o laf, 'hayat devam ediyor', işte ondan. NELER OLUYOR 'Bazı işler benim kafama yatmadığı için ayrıldım' diyor İsmet Arzuman. Sahada ona buna göre karar vermedi, vermez. Kural ne diyorsa o. Hakem iken böyleydi. Eminim. Yaşadıklarının çoğunu bilirim. Bir hakem dışarıda ne ise sahada da odur. Sahada ne ise sokakta da masada da odur. Sureti yansır. Ne oluyor biliyor musunuz ? Böyle güzel özellikli insanlar ayrılınca, halk spordan soğuyor. Zira spora başka şeyleri bulaştırmamak gerek. Siyasete sporu bulaştırın iyi olur ama spora siyaseti değil. Allayıp pullamaya, ön plana çıkma gayretine hiç gerek yok. Hepimiz insanız yahu, ölümlü dünya. Neyin mücadelesini veriyorsunuz. İyi düşünün. Karşıya geçerken lamba yoksa önce sola, sonra sağa, bir kez daha sola bakacaksınız. Zira iki ve dört tekerleklinin nerden geleceği belli olmaz, aman ha. Sporda da bu böyledir. GÜREŞTE ÇELİŞKİ 73 yıl öncesine dönelim. 1947'daki Londra Yaz Olimpiyatları. Ata sporumuz güreşte 11 madalya kazanmışız. Üst sıralarda yerimiz. Gelelim devam etmekte olan Tokyo Olimpiyatları'na. 13 madalya aldık ama, derece olarak 9.sıradadayız. Şimdi biz başarılı mıyız değil miyiz, neredeyiz. Benim de hassas konum güreş ile atletizmdir. Bu iki dalda başarılı olursak da gerisi gelir. YÜREĞİNİZE SAĞLIK Rengi önemli değil. En çok madalya kazandığımız olimpiyatlar deniyor. Bu pandemi ortamında bundan iyisi Şam'da kayısı. Teşekkürler gençler, yüreğinize, emeğinize sağlık. İyi ki varsınız. Madalya alamayanlar da dahil. Hepiniz, başımızın tacısınız. Bu yolda devam durmak yok. Mete Gazoz, Busenaz Sürmeneli, Eray Şamdan, Buse Naz Çakıroğlu, Hakan Reçber, Hatice Kübra İlgün, Rıza Kayaalp, Yasemin Adar, Ferhat Arıcan, Taha Akgül, Ali Sofuoğlu, Merve Çoban, Uğur Aktaş ve daha niceleri. Çok yaşayın emi evlatlar. Şu kara, kapkara günlerimizde içimizi aydınlattınız. Sevgiler, saygılar, şükranlarımızla. ŞEREF KURTDEMİR YOĞUN BAKIMDA 40 yıldır avucumun içi gibi bilirim, futbol hakem camiasını. Çok kaliteli insanlar tanıdım. Olgun, aydın, kültürlü, sağduyulu, kaliteli, karakterli, iyi insan, iyi vatandaş. Her yerde, her camiada çıkar bir iki numunelik. Ee olacak o kadar. Nazar değer yoksa. Şeref Kurtdemir hocam, tabiri caiz ise 10 numara, 5 yıldız insan evladıdır. Süper Lig'de layıkıyla düdük çaldı. Kendisine yardımcı hakemlik yapmaktan onur duydum. Çok şey öğrendim. Hakemliği basamak olarak kullanmayanlardandır. Adalet için yapanlardandır. Öğretmendir, öğretendir ne de olsa. Anacığım Nimet Aydınoğlu gibi, yoğun bakımda tedavisine devam ediliyor. Adının hakkını veren Şeref Kurtdemir hocam şu an Çiğli Bölge Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi'nde. Dualarımızı bekliyor. Haydi hocam, siz idolümsünüz. NİCE YILLARA EGE TELGRAF'IM İlkokula adım attığımda yayın hayatına başlamış. Okumaya, yazmaya başladım. Hem okuyorum hem yazıyorum. 62 yıldır gururla, onurla dimdik ayakta Ege Telgraf Gazetesi. Dile kolay. O kadar çok kişinin emeği var. Yaşama veda edenlere rahmet diliyorum, nurlar ışıklar içinde kalsınlar. Emek vermeye devam eden büyüklerimin, kardeşlerimin emeklerine, yüreklerine sağlık. İyi ki varsınız, iyi ki varız. Bugün 61 yıl bitiyor, 62'den saatler almaya başladık bile. 77 bin futbol sahası büyüklüğündeki yanan ciğerimizin tekrar yeşillenmesi umuduyla, yapraklara dallara nice nice yıllara canım gazetem, güzel ailem, doğum günün kutlu olsun Ege Telgraf'ım. Varsan varım...