Nihat AK-ÖZEL HABER- Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası çok sayıda insan evinden barkından oldu. İktidar çareyi depremzedeleri öğrenci yurtlarına yerleştirmekte buldu. Yurtların afetzedelere tahsis edilecek olması nedeniyle tüm Türkiye’de üniversitelerde uzaktan eğitime geçilmesine karar verildi. İktidarın kararı başta yurtlarda kalanlar olmak üzere üniversitelilerde şok etkisine yol açtı. Her geçen gün tepkiler büyüyerek devam ediyor. Eğitim Sen İzmir Üniversiteler Şube Başkanı Ümit Akıncı bugün ilk fırsatta feda edilen eğitim nedeniyle gelecekte daha büyük sıtıntılar yaşanabileceğine vurgu yaptı. Kendilerini derinden yaralayan depremin yaralarını sarmak için üzerlerine düşeni yapma çabasında olduklarını belirten Eğitim Sen İzmir Üniversiteler Şube Başkanı Ümit Akıncı, “Kahramanmaraş merkezli olan ve bölgedeki 10 ili etkileyen büyük deprem felaketinin yaraları sarılmaya devam ediliyor. Hayatını kaybedenlerin yakınları başta olmak üzere herkese bir kez daha başsağlığı diliyor, yaralıların bir an önce sağlıklarına kavuşmasını temenni ediyoruz. Elbette bu çok büyük bir deprem. Buna rağmen, gerek arama kurtarma çalışmalarında gerekse bölgede yaşamın devam etmesi için sürdürülen diğer çalışmalardaki organizasyon eksikliğini defalarca gördük. Yine de seferber olan tüm kurumların, demokratik kitle örgütleri ve halkın çabaları umut vericidir. Depremin yaralarının bir an önce sarılması için hepimiz üzerimize düşeni yapmaya devam ediyoruz” dedi.

KABUL EDİLEMEZ’

Ülkenin önceliğinin afetzedelerin sürdürülebilir bir yaşama kavuşturulması olduğunu vurgulayan Başkan Akıncı, “Elbette öncelikli olan bu depremi olabildiğince az can kaybıyla atlatmak için çalışmaların sürmesidir. Öncelikli olan hayat kurtarma çalışmaları ilerledikçe, ikinci planda olan kimi çalışmalar ve tedbirler de gündeme geldi. Bölgeye yardım malzemelerinin gönderilmesi ve dağıtılmasının yanında, deprem bölgesindekilerin sağlıklı koşullarda yaşamlarını sürdürebilmeleri için güvenli bölgelere yerleştirilmesi şu an gündemimize girmiş olan başlıklardan birisidir. Bu doğrultuda Cumhurbaşkanlığı, Kredi Yurtlar Kurumu’na bağlı yükseöğretim yurtlarının boşaltılarak depremzedelere tahsis edileceğini duyurdu. Hemen ardından YÖK de 2022-2023 dönemi bahar yarıyılında tüm üniversitelerin uzaktan öğretime geçeceğini duyurdu. Toplumsal yaşamı bir bütün olarak düşündüğümüzde bu kararın oldukça sağlıksız bir karar olduğunu belirtmeliyiz. Pandemi de de uzun bir dönem boyunca süren uzaktan öğretime dair yapılan tüm gözlemler ve değerlendirmeler bu sistemin olanaksızlığını defalarca göstermiştir. Dolayısıyla, depremzedelerin yerleştirilebilecekleri başkaca barınma yerleri mevcut iken, ilk akla gelenin kredi yurtlar kurumu yurtları olması ve bu sebep ile üniversitelerin yüz yüze öğretimden vazgeçirilmesi kabul edilemez” diye konuştu.

GELECEK TEHLİKEDE’

Alanın kararın ülkenin yakın geleceğini tehlikeye soktuğuna dikkat çeken Eğitim Sen İzmir Üniversiteler Şube Başkanı Ümit Akıncı, “ Yükseköğretimin toplumun geleceğinde ne kadar hayati bir yerde durduğu ortadadır. Uzaktan öğretim ile yükseköğretim bünyesindeki disiplinlerin çok küçük bir kısmı gerçekleştirilebilecek durumdadır. Bunu zaten, halihazırda işleyen açık öğretim, uzaktan öğüretim sistemlerinden de görmekteyiz. Ancak Türkiye'nin yakın geleceğinin mühendisleri, bilim insanları, hekimleri, savcıları, avukatları ve diğer tüm meslek gruplarına, bu dönem uzaktan öğretimi dayatmak, toplumun yakın geleceğini ciddi bir şekilde tehlikeye atmak demektir” diye konuştu.

UZAKLAŞTIRILIYOR MU?’

Uzaktan eğitimin amacını algılanmakta zorlanıldığını bunda yaklaşan seçimlerin etkili olup olmadığını merak ettiklerini belirten Başkan Akıncı, “İşin bir diğer yanı da, başta deprem bölgesinden sağ olarak çıkmış öğrenciler ile ilgilidir. Öğrencilerin bir an önce üniversitelerine kavuşması, arkadaşları ile bir araya gelmesinin psikolojik durumları üzerindeki olumlu etkisi, uzmanlarca da dile getirilmektedir. Bu gerçeklik, görmezden gelinemez. İşin öğretim boyutu düşünüldüğünde de karşımıza, uzaktan öğretim de olsa bölgedeki öğrencilerin uzaktan öğretim alt yapısına sahip olmadığı gözden kaçırılmamalıdır. "Normal" zamanlarda dahi bir çok öğrencinin bu alt yapıdan mahrum olduğu hepimizin malumu. Yukarıda sayılan disiplinlerdeki öğretim faaliyetlerinin uzaktan öğretim yolu ile sürdürülemeyeceği gerçeği ile birleştirildiğinde karşımıza, durdurulan bir yükseköğretim sistemi çıkıyor yine. Bunların yanında yaklaşan seçimler öncesi, gelişlemelere dair tepkili olan üniversite gençliğinin de bir şekilde bir araya gelmesinin ve tepkilerini daha güçlü dile getirmesinin de engellenmeye çalışılması da akla gelen bir diğer önemli nokta” diye konuştu.

ORTAK AKIL’

Devlet olanaklarının sorunları çözebilecek güçte olmasına rağmen ortak akılla hareket edilmediğine dikkat çeken Eğitim Sen İzmir Üniversiteler Şube Başkanı Ümit Akıncı, “Bu süreçte en sağlıklı çözümün, ilgili tüm kesimlerin görüşü alınarak üretilebileceğini bir kez daha hatırlatmak isteriz. Yükseköğretimin bir iki hafta geç başlaması büyük bir problem değildir. Yükseköğretime dair karar ilgili tüm bileşenlerinn de görüşü alınarak yeniden değrelendirilmelidir. Devletin olanakları başkaca çözümleri gündeme almaya ve uygulamaya yetecek büyüklüktedir. Buradaki sorun yönetenlerin tercihi meselesidir. İlk akla gelen çözümden çok, depremzedelerin yaşamlarının sağlıklı koşullarda devamı ile toplumun geleceğini hesaba katan, demokratik mekanizmalarla oluşturulan çözümler bir an önce oluşturulmalı ve hayata geçirilmelidir” diye konuştu.