Elektronik cihazlarla bilgisayarların internet üzerinden haberleşmesini sağlayan Endüstri 4.0 teknolojisini zararlılara karşı kullanan Seçkiner, internet aracılığıyla ortalama 200 algılayıcıdan gelen bilgileri bilgisayarda işleyerek haşere sorunlarını çözüyor. İlaçlama sektörüne yönelik yatırım ve start-up’larla yaklaşık 12 yıldır iş hayatında olduğunu kaydeden 34 yaşındaki Seçkiner, 2019 yılından itibaren yazılım projelerine yönelik yoğun çalışmalar yaptığını ve endüstri 4.0 uygulamalarına yönelik ar-ge çalışmalarına ağır verdiklerini söyledi. Yılmaz Seçkiner iş fikrinin ortaya çıkmasından, teknolojinin nimetlerine ve girişimciliğin püf noktalarına kadar merak edilen birçok konuyu Ege Telgraf okuyucuları için anlattı.

TEKNOLOJİYLE BULUŞTURDU

Yaşamım liseye kadar Bergama’da geçti. Üniversite için ise Elazığ’a gittim. Fırat Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü’nde okudum. Bu süreçte de birçok staj deneyimim oldu. 2009’da mezun olduktan sonra kariyerime profesyonel olarak devam ettim. Fırat Üniversitesi Kimya Bölümü’nü tamamladıktan sonra Ege Üniversitesi’nde kimya alanında yüksek lisansımı yaptım. Yüksek lisansım süresinde özel sektörde çalışıyordum. İzmir’de kimyagerlik üzerine çalışılacak çok fazla alternatif yok. Bir süre sonra Bergama’da bir şirket kurdum. İlk kez büyük bir firmanın ilaçlama işini aldıktan sonra teknoloji, web tasarımı ve programlamayla da ilgilenen biri olarak kimya sektörünü teknolojiyle buluşturma fikri oluştu. Böylece ilaclat.com markamız doğdu ve Türkiye’nin her yerine hizmet verir hale geldik.

1500 TL’DEN 3.5 MİLYONA

Türkiye’nin çok yakından tanıdığı telekomünikasyon şirketleri, kişisel bakım malzemelerinde ülkemizin en büyük şirketi, AVM’ler, ambarlar gibi büyük firmalara hizmet veriyoruz. İnsan gücünü azaltıp maksimum verime odaklandık. Zaten Endüstri 4.0’ın da amacı ne yazık ki bu. Şu anda Türkiye’de bir ayda 15 bin işletmeye hizmet verebilir bir konumdayız. Bugün için çözüm ortaklarımız dahil yaklaşık 250 kişilik bir aileyiz. Bin 500 lira ile kurduğum şirketimin 2021 ciro hedefi ise 3.5 milyon lira. Ciromuzu her yıl 2’ye katlayarak büyümenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bir diğer hedefimiz ise global bir oyuncu olmak. Şu an Belçika ve Amerika ile görüşmelerimiz sürüyor. Bir diğer planımız ise bu sistemi tarım sektörüne de uyarlamak. Böylece daha az kimyasalla çevreye olan zararı en asgari düzeye indirebiliriz.

400 SENSÖR AV PEŞİNDE

İlaçlama sektörünü yüzde 100 olarak dijitale taşıdık. Zaten hem hizmeti hem de teknolojik kısmını iyi bilince bu hiç zor olmadı. Bizden destek isteyen firmaları önce ziyaret ediyor ve haşerelerin girebileceği yerlere tuzaklar, algılayıcılar yerleştiriyoruz. İşletmenin büyüklüğüne göre algılayıcıyı yerleştiriyoruz ama bugüne kadar tek bir işletmeye 400’e yakın algılayıcı yerleştirdiğimiz oldu. Müşterilerimiz bilgisayar başından bu algılayıcıların hangi noktada ne tür haşere algıladığını dijital krokiden anlık olarak takip edebiliyor. Bilgisayar yazılımı sayesinde harekete duyarlı algılayıcılar çalışıyor ve haşerenin ısı haritasını oluşturuyor. Algılayıcıların hassasiyeti, belirttiğiniz canlılardan daha büyüğünü, örneğin bir insanı algılamasını önlüyor. Elde edilen bu sonuçlar, rapor haline getirilerek ilgili birimlere ve hizmet alan şirkete anlık e-posta ile bildiriliyor.

ÖNCE TESPİT SONRA İMHA

Gelen verilere göre hangi tür haşerelerin nerelerden giriş yaptığını öğrenip o alanları bir daha haşere girmemesi için güvenli hale getiriyoruz. İçerideki mevcut haşerelere karşı da uygun şekilde ilaçlama yapıyoruz. Bu ilaçlamaları periyodik olarak tekrarlıyoruz. Böylece koruma düzeyi korunmuş oluyor. Tarımsal ilaçlama ile halk sağlığı için yapılan ilaçlama arasında çok fark var. Tarımsal ilaçlamada amaç ürünün sağlığını korumak üzerine ve Tarım Bakanlığı ruhsatlı ilaçlar kullanılıyor. Halk sağlığı alanında ürünle değil, halkın sağlığını korumaya yönelik ilaçlama yapılıyor. Burada kullanılan ekipman ve ürünler Sağlık Bakanlığı ruhsatlı oluyor. Uygulanan dozun oranı sadece o zararlıyı ortadan kaldıracak düzeyde olması gerekir. Halk sağlığı için yapılan ilaçlamalarda 5-6 saatlik bir kapanma yeterli oluyor.

‘GÖRÜNTÜLÜ TARAMA’

Kurumların veri güvenlik merkezleri, büyük elektrik panoları, gıda işletmeleri gibi yerlerde kemirgenler büyük zararlara neden olabiliyor. Yaptığımız ‘entegre pest kontrol sistemi’ ile hem bu işletmeleri korumak hem de dijitalleşme ile işletmenin aldığı hizmeti anlık ve görünür hale getirmiş olduk. Elimizdeki elektronik cihazları da geliştiriyoruz. Şimdi görüntü tarama teknolojisini kullanarak güvelere karşı önemli bir avantaj sağlamayı hedefliyoruz. Sensörleri yerin fiziki durumuna göre aralarında 5-10 metre mesafe olacak şekilde yerleştiriyoruz. Sensörlerde oluşulabilecek bir arızayı da anında sistem üzerinden görebiliyoruz. Piyasada ultrasonic haşere kovucular satılıyor fakat bu cihazlar, dairesel dalgalar yayarak çalışıyor. Eğer bu cihazın önünde bir engel varsa o zaman bir işe yaramaz ama işletme dışında açık arazide kullanılabilir.

“İNSAN KAYNAĞI ZAYIF”

İnsan kaynağı konusunda ülkemiz ne yazık ki zayıf. Üniversitelerimizde piyasaların istediği eğitimlerin verildiğini düşünmüyorum. Benim dönemimdeki eğitim ile iş görüşmesi için gelenlerin eğitim kalitesini karşılaştırdığımda ciddi farklar olduğunu gördüm. Korona sürecini değerlendirecek olursak da, bizim sektörü olumlu etkilediği gibi yanlış bir düşünce var. Çünkü bu süreçte AVM’ler, işletmeler gibi birçok yer kapandı. Bakanlık mevzuatına göre kim isterse dezenfeksiyon şirketi kurabiliyor. Bugüne kadar şirketlerin dezenfeksiyonla ilgili bütçeleri de yoktu. İşletmeler bugüne kadar dezenfeksiyon, dezenfektan, maske, eldiven gibi malzemelere bütçe ayırmak zorunda kalacak. Ayrıca bu işler için de ya personel istihdam edecek ya da dışarıdan hizmet alacak. Dolayısıyla bu giderler maliyetlere eklenecek. Bu tür işletmeler, açılıştan 5-6 saat öncesi ilaçlatırlarsa bu süre yeterli oluyor. Murat Ervin / Özel Haber