Son dönemde çalışmak üzere yurt dışına giden eğitimli ve meslek sahibi bireylerin sayısında artış gözleniyor. Özellikle Almanya, İngiltere, Hollanda gibi Batı ülkeleri revaçta. Bu ülkelerin yanı sıra, çalışmak için Kanada, Avustralya gibi uzak rotaları tercih edenler de çoğalıyor. Öğretmen komşularımız Merve ve İbrahim Arslan da küçük oğulları Kerem'le böyle bir karar aldı ve yaşama geçirdi geçtiğimiz yıl. Onların çalışmak için seçtikleri yer, belki de adını hiç duymadığınız, Türkiye'ye 8 bin kilometre uzaklıkta; Güney Kore'nin Jeju Adası...

Merve Arslan Boğaziçi Üniversitesi Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Bölümü'nden, İbrahim de Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nden mezun, yabancı dil bilen, İzmirli iki çalışkan öğretmen. Her ikisi de evlerine birkaç yüz metre uzaklıktaki özel okulda görev yapıyordu. Sevilen, başarılı öğretmenlerdi, güzel bir düzenleri vardı. Okul çağına gelen oğulları Kerem'i de çalıştıkları okulun ilköğretim bölümüne yazdırmışlardı. Sabahları oğullarıyla birlikte okula gidiyor, keyifle dönüyorlardı. 

Geçen yıl bayram ziyaretine geldiklerinde yurt dışında, hangi ülkede çalışabileceklerini araştırdıklarını söylemişlerdi, üzülmüş, şaşırmıştık. Pandemi sonrası yaşanan ekonomik koşullardaki ani ve sert değişim onları da endişelendirmişti. Görev yaptıkları özel okuldan ayrıldıktan sonra araştırmaları, girişimleri sonuçlanmış ve bir karara varmışlardı. Gidecekleri yeni ülkeyi belirlemiş, kısa sürede gidişlerine ilişkin tüm formaliteleri tamamlamışlardı.

Bizi bir sonraki ziyaretleri veda zamanını ve gidecekleri ülkeyi bildirmek içindi. Daha önce İngiltere ve Almanya seçeneğinden söz etmişlerdi. Ancak onlar daha önce konuştuğumuz gibi ne İngiltere'ye ne de Almanya'ya gidecekti. "Nereye gidiyorsunuz?" diye sorduğumuzda yanıtları "Güney Kore, Jeju" oldu...

Güney Kore'nin saklı cenneti 

Gidecekleri yeri araştıran ve epey bilgi sahibi Merve ve İbrahim bizi de bilgilendirdi. Jeju, Güney Kore'ye üç saat uzaklıkta volkanik bir ada. "Güney Kore'nin saklı cenneti" olarak da tanımlanan Jeju'ya üç aktarmayla gidiliyor. İzmir'den adaya ulaşmak yaklaşık 24 saatlik yolculuk gerektiriyor. İstanbul - Jeju arasındaki mesafe 8 bin 192 kilometre. Güney Kore'nin başkenti Seul'e 451 kilometre uzaklıktaki adaya üç saat süren bir gemi yolculuğuyla ya da uçakla gidilebiliyor. 

"İzmir'e benzerliği gönlümüzü fethetti"

Merve Arslan, uluslararası nitelikte özel bir İngiliz okuluna matematik öğretmeni olarak kabul edilmişti. Arslan ailesine Jeju yolu görünmüştü. 

Çevrim içi söyleşimizde Merve öğretmene yurt dışına yönelme nedenlerini sordum, "Yurt dışına taşınmada temel motivasyonumuz çocuğumuzun eğitimi oldu aslında. Türkiye'de özel okul ücretlerinin korkunç artışı, eğitim sistemindeki çarpıklıklar ve son olarak öğretmene verilen maddi, manevi değerin düşüşü bu kararı almamızı kolaylaştırdı" yanıtını verdi. 

İzmir'deki okulda kendisinin on, tarih öğretmeni eşi İbrahim Arslan'ın ise 16 yıldır çalıştığını söyleyen Merve Arslan, "Aslında oğlumuz Kerem dahil aile gibi olduğumuz okuldan ayrılmak kolay olmadı. Çocuğumuzu o kampüste dünyaya getirdik ve onu da güvendiğimiz bu kuruma emanet ettik. Türkiye'deki ekonomik ve siyasi durumu da göz önünde bulundurarak ona daha iyi şartlarda bir eğitim sunacağımızı düşündüğümüz için bu kararı aldık" diyor. Avrupa'da bir ülke yerine neden Güney Kore'yi neden tercih ettiklerine ilişkin sorumu da şöyle yanıtlıyor:

"Güney Kore gitmeyi düşündüğümüz ülkeler arasında ilk sırada değildi. Son dönemde çalıştığımız kurumdan ayrılan öğretmen arkadaşlarımız arasında Portekiz'e, Ekvator'a, İngiltere'ye ve Çin’e gidenler oldu. Avrupa ve Asya öğretmen avantaj paketleri açısından çok farklı. Çin’deki arkadaşımızın tecrübeleri bize o anlamda biraz daha iyi referans oldu. Asya’daki okulların öğretmene verdiği değerden dolayı, biz Avrupa'dan ziyade Asya'yı görmeyi daha çok istedik."

Aslında, matematik eğitiminde öncü okulların olduğu Singapur’a gitmeyi çok istediğini ancak başvuru sürecinde kendilerine uygun bir okula denk gelemediklerini söyleyen Merve öğretmen, "Jeju bu anlamda cok kafamızda olan bir yer değildi ancak Seul, Şangay, Pekin gibi çok kalabalık ve büyük şehirlerde yaşamayı hiç bir zaman istemedik. Bu anlamda Jeju İzmir'e benzerliği ile gönlümüzü çok kolay fethetti" diyor.

Ekonomik gelişmeler ve teknoloji alanında yaptığı sıçramayla örnek gösterilen Güney Kore'ye ilişkin duyduklarıyla karşılaştıkları arasında bir fark olmadığını belirtiyor Merve öğretmen. Ülkeye ilişkin izlenimlerini paylaşırken biraz da şaşkınlığını dile getiriyor:

"Güvenilirlik açısından bu kadarını beklemiyorduk. Türkiye'de çok alışkın olmadığımız şeyler çünkü. Burada herkesin kargosu evinin önüne bırakılıyor. Haftalarca dursa kimse almaz. Herkes bisikletlerini, arabalarını kilitlemeden bırakıyor. Evlerde anahtar sistemi yok genelde. Trafik kurallarına herkes uyuyor. Alkole sıfır tolerans olduğu için kimse alkollu araç kullanmıyor. Hız sınırları çok sıkı takip ediliyor. Kural ihlali olduğunda direkt fotoğraflı ceza eve geliyor. Hastane sistemleri de çok başarılı, sağlığa ulaşım pratik ve uygun fiyatlı."

Yaklaşık bir yıldır Jeju Adası'nda yaşayan Arslan ailesi, oradaki yaşam standardını Türkiye'de yaratmanın çok da kolay olmadığını dile getiriyor. Merve öğretmen, şimdilik okulda kendisinin çalıştığını, eşi İbrahim'in ise kütüphanede çalışırken ikinci kitabını kaleme aldığını belirtiyor. "İbrahim Korece dil kursuna da gidiyor. Youtube videoları çekip ailenin çıkacağı gezileri planlıyor. Kerem'in okul sürecinde ise ilk günden itibaren aktif olarak İbrahim ilgilendi. Tüm bunları gelmeden planlamıştık. Buradaki standartlar oldukça iyi, Türkiye'de ikimiz çalıştığımız halde her ay yurt dışına gezmeye çıkmayı düşünemezdik. Burada ise mümkün. Şimdiye kadar Japonya, Singapur, Seul, Hong Kong'u görebildik" diye ekliyor. 

Adaya uyum sağlamalarını kolaylaştıran nedenlerden birinin, Jeju'ya yerleşmiş iki Türk aile olduğunu vurguluyor Merve Arslan:

"Onlar, bizim için Türklerin de bu coğrafya da yaşayabileceği konusunda referans oldular. Okulumuzda çoğunlukla İngiltere'den gelen öğretmenler var. Bu yıl benimle başlayan Mısır’dan, İran’dan, Nijerya’dan, Bulgaristan’dan, Hindistan’dan öğretmenler de oldu. Okulda üçüncü yabancı dili öğreten İspanyol ve Fransız öğretmenler de var. Korece ve İngilizce herkese zorunlu. Üçüncü dil olarak Çince, Fransızca, Latince, İspanyolca gibi alternatifler var."
 
Merve Arslan, okulla iki yıllık sözleşme yaptıklarını, görev süresi tamamlandığında "Tamam mı, devam mı?" diyeceklerini, henüz karar vermediklerini belirtiyor. Yaşadıkları ortamı, "Burada kaos yok, herkes sakin ve huzurlu, insanlar doğa yürüyüşleri, dağ tırmanışları, koşular yapıyor. Görünüşe ve sağlığa önem veriyorlar" sözleriyle anlatıyor. Henüz ilkokul çağındaki oğulları Kerem'in girişkenliğiyle dil bariyerini aşabildiğini anlatan Merve öğretmen yaşadığı ortamdan yorgunluklarına karşın keyif aldıklarını dile getirirken şunları söylüyor: 

"Buradaki sekiz aylık süreçte Kerem'in dil ve okul gelişimini izlemek şahane. Hem İngilizce hem Korece kendini ifade edebiliyor. Farklı kültürlerden, ülkelerden çok sayıda arkadaşı oldu burada. Öte yandan uluslarası eğitim veren bir okulda, uluslararası etkileşimde çalışmak çok keyifli bir şey. Bizim bölümde Kazakistan'dan, Nikaragua’dan, İskoçya’dan, İran’dan, İngiltere'den, Türkiye’den arkadaşlarımız var. Matematiğin evrenselliği hepimizi bir araya getiriyor. Farklı kültür, yemekler bir araya geliyor. Matematik eğitiminde farklı ülke yaklaşımları bir araya geliyor. Kesinlikle çok geliştiren bir ortam burası."

Jeju'da dil anlamında kendisinin de eşi İbrahim'in de çok geliştiğini anlatan Merve öğretmen, "Her gün İngilizce ders anlatmakla gün boyu sadece İngilizce konuşmak asla aynı şey değil. Böyle bir deneyimi herkese öneriyorum elbette" diyor. Merve Arslan, sözlerini "Ancak şunu da eklemek isterim, dünyanın en güzel ülkesinde de olsanız Türkiye, ülkemizin güzellikleri bambaşka. İnsanın kendisini her açıdan en mutlu ve konforlu hissettiği yer kendi ülkesi" diye tamamlıyor.
 
Adayı çektiği birbirinden güzel fotoğraflar ve videolarla adeta bir elçi gibi tanıtan İbrahim Arslan ise Jeju'da gezilecek çok yer bulunduğunu söylüyor. Adanın doğal güzelliklerin yanı sıra birbirinden farklı temalarla oluşturulmuş bir müze cenneti olduğunu anlatan İbrahim, rotayı Jeju'ya çevirecekler için şu bilgileri paylaşıyor:

"Tatile gelmek isteyenler bir hafta ayırabilir buraya. Doğal güzellikler açısından harika bir yer. İlk kez geleceklere ise önce Seul'u görmelerini öneririz. Nisan ayında sakura çiçeklerinin görüntüsü gerçekten çok etkili. Yaşam burada pahalı, Türkiye'deki fiyatların 1.5 katı diyebiliriz. Mesela ekmek 4000 won, yani 80 kusur lira civarında. Burada bizdeki gibi fırın ve ekmek kültürü yok. Pet su ise 1000 won, yani 20 lira dolayında. Jeju’dan geleneksel tatlı olarak 'rice cake' ya da mandalinalı ürünler alınabilir. Kadınlar cilt bakım ürünlerini tercih edebilir." 

Merve ve İbrahim Instagram hesaplarından o kadar çok fotoğraf paylaşıp, adayı öyle güzel anlatıyor ki, onları "www.youtube.com/@IbrahimArslan-tf6cn" ya da "jeju_island_only" hesaplarından izleyenler tatil rotalarına Jeju'yu da dahil edebilir.