Dünyanın en yaygın toplumsal sorunlarından biri olan kadına şiddet ne yazık ki birçok hayatı karartmaya devam ediyor. Her yıl on binlerce kadın şiddete maruz bırakılırken maalesef ki birçok kişi de şiddet nedeniyle hayatını kaybediyor. İzmir’de yaşayan G.E uzun süre şiddete maruz kalmış ve en sonunda kendi hayatının iplerini eline almayı başarmış ‘şanslı’ kişilerden… İki çocuk annesi olan G.E şiddete karşı mücadelesini ve yaşadıklarını Ege Telgraf’a anlattı. “Ben şanslıydım çünkü gücümü iki çocuğumdan aldım” diyen G. E., kadınlara da çağrı yaptı. 19 yaşında erken bir evlilik yaptığını ve sonrasında ise hayatının adeta kabusa döndüğünü aktaran G.E., “Şu anda 25 yaşındayım. Ömrümün son altı senesini hep acılarla geçirdim. Ailem 50 sene önce Afganistan’dan Türkiye’ye geldi. Bir süre Hatay’da yaşadık. Biz sekiz kardeşiz. Babam vefat etmişti, amcalarımız tarafından dışlanıyorduk. Çocukluğum adeta elimden alındı. Üçüncü sınıftayken amcam ‘Kız çocukları okumaz’ diye okuldan aldı. Çalışmaya, eve bakmaya başladım. Daha sonra ablam Gaziantep’e gelin gitti, tabi biz de peşinden… İki sene Gaziantep’te yaşadık. Tekstil sektöründe çalışıyordum. O sıralarda biriyle tanıştım ve evlenmeye karar verdik. Yaşım küçük, üzerimde deli cesareti var… Ailem bu evliliğe karşı çıksa da her şeyi göze alıp evlendim. Bir süre sonra İzmir’e yerleştik. İlk sene her şey çok güzeldi, beraber çalışıyorduk. Daha sonra hamile olduğumu öğrendim ve şiddet başladı… Çocuğum doğarsa çalışamayacağım için doğurmamı istemedi. Çünkü tek başına çalışmak istemiyordu. Hamilelik sürecinde sürekli hem eşim hem de ailesi çocuğumu aldırmam için baskı yaptı. Çocuğum düşsün diye tekmeler atıyor, sürekli şiddet uyguluyordu. Annemle konuşup dayanamadığımı söylediğimde bu sefer onlar ‘Gel ama çocuğunu aldır’ dedi. Yine kabul etmedim. Mecburiyetten beş aylık hamileyken yeniden eşimin yanına döndüm. Önce şiddet uygulamayacağını söyledi ama sonra yeniden şiddetler başladı. Çocuğumu kucağıma aldığımda biraz büyüsün diye sabretmeye karar verdim. Ama öyle çok şiddet görüyordum ki… Yanımda kimse yoktu. Korkuyordum…” dedi.

‘HAZMEDEMİYORDUM’

“Sahipsiz olmak gerçekten çok zor” diyerek sözlerine devam eden G.E., “Böyle diyorum ama ben kendime sahip çıktım. Çocuğumu kucağıma aldım. Her ne pahasına olursa olsun onu büyütecektim… Oğlum bir yaşındayken onu bakıcıya bıraktım ve yeniden işe başladım. Ondan sonra ayaklarım üstünde durabildiğimi görünce boşanmak istedim. Sonrasında yine hamile olduğumu öğrendim. Ailemin yanına gitsem ailem kabul etmeyecek, o eve dönsem şiddet devam edecek… Mecbur kaldım, yine döndüm… Çok şiddet gördüm; kafam kırıldı, bir keresinde komşumuz yetişti gelip beni kurtardı. Tabi bu sürede kimim kimsem yok ya şikayetçi de olamıyorum. Şikayet etsem ailesi beni rahat bırakmayacak diye korkuyordum. Hep korkularla yaşadım, çocuklarımın büyümesini bekledim. İkinci çocuğum doğdu, beş aylıkken yine işe başladım. İşe giderken bile en eski kıyafetlerimi giyiyordum çünkü beni çok kısıtlıyordu. Bana çoğu kez ‘Sahibin yok seni öldürsem kimse hakkını aramaz’ dedi. Düşündüğümde ‘Doğru söylüyor’ diyordum. Ancak o yaşadıklarımı bir türlü hazmedemiyordum” diye konuştu.

‘YUVAYA VEREMEZDİM’

İkinci bebeğinin 1.5 yaşını doldurmasının ardından tekrardan ailesinin kapısını çaldığını belirten G.E., “Onlara yaşadığım her şeyi anlattım. Maddi bir destek istemediğimi sadece manevi olarak yanımda durmalarına ihtiyacım olduğunu söyledim. Tüm bunlara rağmen çocuklarımı istemediler ve ‘Yuvaya ver’ dediler. Ben bir anneyim, çocuklarımdan nasıl vazgeçebilirim? Tekrar Gaziantep’ten İzmir’e dönmek zorunda kaldım. 3 ay beraber kaldık. İşten eve geldiğimde kendimi odaya kilitliyordum. Bir gün alkol almış ve odanın kapısını kırmaya kalktı. Ondan sonra polis eşliğinde uzaklaştırma kararı aldırdım. Tabi bu süre içinde beni borç batağına sürükledi. Kredi kartlarımı elimden aldı, daha sonra üstüme kredi çektirip parayı da aldı. Gözüm hiçbir şeyi görmedi, bütün eşyaları ona verdim. Üç hafta iki çocuğum ve ben bomboş evin içinde oturduk. Ekmek alacak dahi param yoktu. Borç harç aldığım ekmekle çocuklarımı büyüttüm. Yeniden çalışmaya başladım” ifadelerini kullandı.

‘DOKTOR OLMA HAYALİ’

“Kadının derdinden kadın anlar” diyerek sözlerine devam eden G.E., “Çamaşır makinemi, eşyalarımı hep kadın arkadaşlarım verdi. Sobam yoktu, geçtiğimiz günlerde bir abla bana soba getirdi. Zordu ama ayakta durdum. Artık korkmuyorum. ‘Ben güçlüyüm, çocuklarım için savaşıyorsam her şeyin üstesinden gelirim’ dedim. Tam o sırada korona virüs salgını çıktı ve çalıştığım yerde bir kişinin virüs kaptığını öğrendim. Çok sıkıntılar atlattım ama bu sıkıntıların hiçbirini evlatlarıma yansıtmadım. Onlara örnek olacağımı bilerek adımlarımı attım. Şimdi pandemiden dolayı işsizim ve iş arıyorum. Etraftan bana gelen desteklerle ayakta kalıyorum. Ancak sanılmasın ki ben güçsüzüm. Boşandığım eşim nafaka istersem boşanmayacağını söylemişti. O zaman kabul etmiştim şimdi yeni nafaka davası açtım. O da büyük çocuğum için velayet davası açtı ama asla pes etmeyeceğim, evladımı kimseye vermeyeceğim. Çok büyük savaştan çıktım. Bu savaşı da atlatacağıma inancım tam. Şu anda evin bir eksiği oluyor, alamıyorum. Çocuklarım, ‘Anne üzülme paramız olunca alırız’ diyor. O kadar anlayışlılar ki… Hayalim doktor olmaktı. Şimdi oğlum polis olmak istiyor, ‘Anne ben seni tüm kötülüklerden koruyacağım’ diyor” dedi.

‘KADINLAR OKUSUN’

Gelecekle ilgili tek hedefinin evlatlarının en iyi yerlere gelmesi için çalışmak olduğunu söyleyen G.E, “Çocuklarımı okutmanın, onlara iyi bir hayat vermenin derdindeyim. Ben çok şey yaşadım, gençliğimin verdiği hatalar da oldu. Benim gibi zor hayatlar yaşayan insanlar da var, biliyorum. Ben hem şiddete maruz kaldım hem genç yaşımda zor bir hayat yaşadım hem de hala yaşam mücadelem devam ediyor. Kadınlarımıza hiçbir zaman pes etmemelerini öneriyorum. Ailenizde görmediğiniz hayatı bir başka erkekte sakın aramayın. Okuyun. Okuyunca, kendi mesleğinizi elinize aldığınızda gerçekten sizi kimse ezemez. Ben kandım, kötü şeyler yaşadım. Siz asla kanmayın çok güçlü olun” diye konuştu. Yağmur Gülü / Özel Haber