AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya İzmir'e yönelik projeleri anlattı, yerel yönetimlere yönelik eleştirilerde bulundu. İnciraltı planlarından, Hilton Oteli’ne yönelik soruları Ege Telgraf için yanıtlayan Kaya, “İnciraltı’nı planladığımızda, İzmir'in Türkiye'nin, hatta Avrupa'nın sayılı sağlık turizmi merkezlerinden biri haline gelmesini diledik. Biliyorsunuz turizmde bugün Antalya 20 milyonlu rakamları geçti. Ama İzmir neredeyse hala 1/10 rakamlarda” dedi. YK: Şimdi meclis tatilde. Ama oldukça da yoğun bir tempoda çalışıyorsunuz. Öncelikle, İzmir'de gördüğünüz eksiklikler nelerdir? Hem yerel yönetimler anlamında hem de genel yönetim anlamında? MAK: Tabi şimdi sonuna geldik. Yani 1 Ekim'de artık meclis çalışmaları başlayacak. Bu yaz dönemi çalışmaları doğrultusunda, yani bizim İzmir'de özellikle hemşerilerimiz ile yaptığımız programlarda, esnaf gezilerinde gördüğümüz yerel yönetimlere ilişkin çok ciddi şikayetler söz konusu. Yani bu şikayetlerde de temel problemler altyapı. Hala İzmir'in bu sorunlarının Cumhuriyet Halk Partili başkanların yönetimindeki yıllarda çözülmemesi, hatta bu altyapı eksikliklerinin özellikle kanalizasyon noktasında, artık kanalizasyonun İzmir'in belirli yerlerinde açıktan akması ve bu açıktan akmanın etkisi ile bir kısmının körfeze doğru boşaltılması ile koku sorunu ana gündem olarak bizim önümüzde oldu. Çünkü bu kokudan dolayı maskeli yaşam artık İzmir'de olmazsa olmaz bir noktaya gelecek. Ve bu noktada baktığımız zaman da hala İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bir çözüm noktasında bir çalışma yapmadığını görüyoruz. Yani Sayın Soyer diyor ki, “Ben Körfez’e gireceğim, yüzerim ederim. Yani körfezde yüzmekte sorun yok. Şimdi de yüzebilirsiniz. Ama körfezin temizliğinin halledilmesi, bilimsel raporlara da bu noktada yansımış vaziyette. En az 7-8 senelik bir çalışma gerektiriyor. Bu noktada da bilimin dışında işte kendince, iki yılda bu konunun çözülebileceği noktasında akıl dışı, bilim dışı, bilime danışmadan bir maalesef küçük, hani bir beldenin belediye başkanı yaklaşımı ile söylemleri var. Yani İzmir Büyükşehir Belediyesi 4,5 milyona yaklaşmış nüfusuyla Türkiye'nin hatta Avrupa'nın en önemli merkezlerinden biri ama işte neredeyse küçük bir belde belediye başkanının yapamayacağı siyasi açıklamaları gündem değiştirmek adına Sayın Soyer yapıyor. Bilime, akla, mantığa yakışmayan açıklamalar bunlar. Ve bu noktada Büyükşehir Belediyesi'nin bütçesine baktığımız zaman biliyorsunuz bu körfezin temizlenmesi noktasında bu yıl para ayırmadılar. “Çalışma yapacağım” dedi, 1 lira dahi ödenek ayrılmadı. Yine bu konuda çeşitli bahaneler üretiyor, sorunun çözümü noktasında bakıyoruz bir yaklaşımı yok. Bu noktada bir proje yok. Burada, tabi bu sorunla İzmirli hemşerilerimiz maalesef uzun süre yüzleşmek zorunda kalacaklar. Yine baktığımız zaman ulaşım noktasında hiçbir çalışmanın yapılmadığının ve İzmir'deki trafik sorununun günden güne üzerine katlanarak devam ettiğini görüyoruz. Yine bir yerel yönetimin, yani istihdamı açıcı noktada, özellikle turizm noktasında yaklaşımlar olması gerekirken görüyoruz ki Sayın Soyer, işte bu salgından önceki süreçte yine küçük bir beldenin belediye başkanı gibi fuar fuar dolaşıp 300-500 turist İzmir'e getirme noktasında bir çalışma yapıyor. Yani ne kadar aslında İzmir'i yönetemeyecek vizyonda olduğunu ortaya koyuyor.”

İNCİRALTI ÖNEMLİ DEĞER

“Biz ne yapıyoruz, biz hem icraat planlama çalışmaları, bir yandan hızlı bir şekilde devam ediyoruz. İnciraltı’nda sağlık turizm temalı ve İzmir'in en büyük yeşil alanını ortaya koyacağız. Az katlı bir planlama ile orada çalışmalar ve çok açık, şeffaf şekilde bütün Balçova Belediyesi de başta olmak üzere, işte Büyükşehir Belediyesi'nin de içine katılacağı bir çalışma yürütülecek. Yine Ege Turizm Planı’nda biliyorsunuz 100 bin yatak orada söz konusu ve İzmir'i biz çok kısa süre içerisinde, 5-6 yıllık bir zaman zarfında, yerel yönetimleri yapmadığı işi, yine biz her zaman ki olduğu gibi genel iktidar yaparak, İzmir turizminin de Antalya'ya geçecek rakamlara doğru bir yol alacağız. Biliyorsunuz yani bugün Antalya 20 milyonlu rakamları geçti. Ama İzmir neredeyse 1/10 rakamlarda. Yani bu kadar avantajı olan bir şehir bu sırtındaki CHP belediye kamburundan dolayı. Ben inanıyorum ki sağlık turizmde Türkiye zaten bu salgın döneminde gösterdiği güçlü altyapısı ile dünyanın örnek ülkesi oldu ve yoğun bir şekilde İstanbul'da sağlık turizmi noktasında çok yukarı doğru giden bir rakamlar var. Biz kısa sürede İnciraltı’nı planladığımızda Türkiye'nin, hatta Avrupa'nın sayılı bu sağlık turizminin merkezlerinden biri haline gelecek İzmir. Ve benim inancım, yani İzmir Avrupa'nın sağlık turizminde üst bölgesi olacak. Bu noktada biz kendimiz çalışmaları yürütüyoruz ve bu tabi İzmirli hemşerilerimizin de şunu görmesi lazım tabi, maalesef işte Cumhuriyet Halk Partili belediye başkan adaylarını çok irdelemiyorlar, değerlendirmiyorlar. Bu noktada işte bu tercihler de İzmir'in yıllarını kaybettiriyor, zamanını kaybettiriyor. Ve yine öyle bir zaman içerisindeyiz. Aşağı yukarı 2 yıllık bir sürece yaklaştık ama somut, elle tutulur Büyükşehir Belediyesinin, ne de ilçe belediyelerinin ortaya koymuş olduğu bir proje yok. Yani bir yaklaşım da yok. Planlama çalışması da yok. Yani bunlar hep İzmir'in ve İzmirlilerin vaktinden giden hadiseler. Yani İzmir gibi ciddi potansiyeli olan bir ilin maalesef görüyoruz ki süreç içerisinde aşağı doğru iten faktörler.”

İSTANBUL’U İZMİR’E BAĞLADIK

“Biz İstanbul'u İzmir'e bağladık biliyorsunuz. 3 saatlik bir zamanda İstanbul'dan İzmir'e ulaşım sağlanıyor. Buradaki amaç şu, yani İzmir'din bir turizm potansiyeli var, işlenmemiş, işte hep konuşuyorlar, çok ciddi bir tarım potansiyeli var, ama büyükşehir belediyesinin koyun keçi dağıtmalarıyla yürüyen bir süreç. Ama biz ne yapıyoruz, şimdi İzmir'de üreten üreticimizin malı 3 saat içerisinde İstanbul'a ulaşır noktaya geldi. Şimdi Ankara - İzmir hızlı treni bu noktadaki çalışmalar süratle devam ediyor. Bu çözülecek. Antalya - İzmir otoyolu bitecek. Bütün bunları bitmesi ile birlikte İzmir o hak ettiği yere, gerçekte olması gereken yere doğru yol alacak. Çünkü İzmir bu gün içinden Aliağa ile Torbalı'yı çıkarırsak pek çok Anadolu ilinin altında, yani hem ihracatı, hem üretimi, yani ortaya koymuş olduğu rakamlar açısından baktığımız zaman bu çok acı. Yani biz bu noktada İzmir'in gençlerinin İzmir'i terk ederek başka vilayetlere doğru gittiğini görüyoruz yani. Dibimizdeki Manisa bu noktadaki örneklerden bir tanesi. İşte bu yerel yönetimlerdeki vizyonsuzluk, yerel yönetimlerin bu basit belediye hizmetlerini dahi yerine getiremeyen ekipsiz, kadrosuz anlayışları İzmir'i bu hale doğru getiriyor. İzmir emek istiyor.” YK: Peki, turizm dediniz ama bir taraftan da mesela Hilton Oteli kapatıldı ve onun ile ilgili çeşitli tartışmalar var ve belediyenin zarara uğratıldığı yönünde. Bu konuyu değerlendirdiniz mi? Bu konu ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? MAK: Bu aslında İzmir'in işte bu yerel yönetimler eliyle nereye gideceği noktasındaki örneklerden bir tanesi. Bu gün burada bu tip bir markanın, yani önemli bir tesisin İzmir'den ayrılması yerel yönetimlerin sözde turizm konusunda çok büyük işler yapacağını edeceğini söylemişti ama işte sonuç ortada. Fakat biz değil, yani bugün bizim İzmir'e kazandıracağımız bu planlama, yani buradaki biliyorsunuz bir yatırım yapmak için önce yatırımcının önünü açmak lazım bu noktada. İşte bizim bu yapmış olduğumuz planlamalar, bu kullanma dengesi içerisinde hem İzmir'e ekstra yeşil alanlar kazandırırken hem de İzmir'deki yatırım yapmak isteyen insanların önünü açan sadece Türkiye'de değil, dünyada göreceksiniz, İzmir bir cazibe bölgesi haline gelecek. Hak ettiği noktaya gelecek. Bundan 100 yıl önce İzmir ne ise, işte Anadolu'nun, Türkiye'nin Avrupa'ya açılan kapısıydı İzmir. Şimdi biz bu hüviyeti kazandırmak için, bu zaten planlamaları ve bu noktadaki ortaya yaklaşımları koyuyoruz. Ama bu arkadaşlar ne yapıyor, bu arkadaşlar ufak günlük sorunlar ile uğraşıyorlar; günlük sorunları çözmeye, bakıyorsunuz gayret gösteriyorlar onları da çözemiyorlar, yani vatandaşın kaynaklanan. Yani açık ifade edeyim biz hem İnciraltı planlanması hem de Ege Turizm planlamasını yaptığımız noktada maksimum 5 yıl içerisinde Antalya'nın turist sayısını da geçer, Türkiye'nin en çok turist alan bir ili noktasına geliriz. Avrupa'daki sayılı merkezlerden birisi haline dönüşürüz. YK: Peki, İnciraltı’nda tıkanan nokta nedir? Yıllardan beri İnciraltı, İnciraltı... İnciraltı ile ilgili toplantılar da yapılıyor. MAK: CHP! Yani işte CHP. Kırılan nokta nedir CHP'ydi. CHP'li büyükşehir belediyesi başta olmak üzere itirazlarıydı. Çünkü daha önce biliyorsunuz 90'lı yıllarda bir plan yapıldı. Ardından 2014'lü yıllarda bir plan yapıldı. 2012'de yapıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin açtığı davalar sebebi ile iptal edildi. Yani şimdi burada iki hadisenin temelinde bu arkadaşların vizyonsuzluğu yatıyor. Neyin ne olduğunu göremiyorlar. Şimdi siz düşünebiliyor musunuz, yaklaşık 7 hektarlık bir alanın içerisinde, yani bir Balçova, Narlıdere ilçe büyüklüğünde bir alan İzmir'in göbeğinde atıl vaziyette, kullanılmaz noktada duruyor. Bu olabilir mi dünyanın başka bir şehrinde. İzmir için İnciraltı lazım. İzmir'in geleceği için İnciraltı lazım. Ve bir çare yaptık. Buna Ticaret Odası, Sanayi Odası, İzmir Borsası, hepsi bütün bu noktada baktığımız zaman, sivil toplum örgütleri muazzam bir destek verdiler. Yani artık buranın İzmir'e kazandırılması lazım noktasında CHP'li Balçova Belediyesi de olumlu bir yaklaşım gösterdi. Hatta ben de kendilerini gittim ziyaret ettim. Sürecin içinde olacaklarını da orada kendilerine ifade ettim. Çünkü ortak akılla bunu çözmemiz lazım. Yani bizim İnciraltı’nda yapacağımız plan bu şehrin geleceği. 50 yılını, 100 yılını belirleyecek bu şehrin, akacağı istikameti belirleyecek.

ORTAK AKIL DEDİK SES YOK

Ortak akılla beraber birlikte çözüm noktasında hareket edelim dedik, tek ses çıkmayan yer Büyükşehir Belediyesi. Umurunda değil. Yani İzmir Büyükşehir Belediye Başkanının böyle bir gündemi yok. Çünkü işte kendi gündemini çiçekle, böcekle, bisikletle, şununla bununla uğraşırken, yani İzmir'de koku var, geçen haberlerde gördüm karbon salınımından bahsediyor. Sen şimdi karbon salınımından bahsedeceğine öncelikle, yani şunu bir hallet. İzmir'de alt yapı sorunu var. Biz oraya kadar gelemedik ki. onu biz zaten uyguladığımız, biliyorsunuz çevre projeleri ile çözüyoruz. Senin o konuda yapacağın çok bir şey de yok. Yani bu noktada zaten çevre duyarlılığı en yüksek olan şehirlerden bir tanesindeyiz. Ama sen önce asıl yani Türkiye'nin hiç bir şehrinde olmayan; Hakkari'de yok koku sorunu. Altyapı sorununu çözmüş çünkü. Diyarbakır'da yok biliyorsunuz. Oradaki kayyum belediyeler bu noktadaki görevli insanlar, oradaki yönetim kadrosu çözmüş işlerini. Ama sen gel bugün Türkiye'nin en güzel şehrinde dünyanın incisi şehirde koku sorunu ile yaşıyor insanlar. Yani sen buna bakmıyorsun, karbon salınımı bilmem ne, yani göstermelik işler.” Rana Beyza Öztürk / Özel Haber